SİYASET VE SİYASETÇİ

Önce bir hikaye anlatayım: Bir mahallede imam vaaz veriyormuş. İmam, ipek gömlek giymenin günah olduğunu, hele...

Önce bir hikaye anlatayım:

Bir mahallede imam vaaz veriyormuş. İmam, ipek gömlek giymenin günah olduğunu, hele kısa kollu olursa daha da günah olduğunu söylüyormuş. İmama göre bunu giyen kadınların Allah katında asla yeri yokmuş. Ahiret ömürlerini cehennem ateşinde yanarak geçireceklermiş. Kısa kollu ipek gömlek giyenler hafif meşrep, ahlaksız kadınlarmış. Kadınları ve kızları bu gibi davranışlardan mutlaka alıkoymak gerekirmiş. Aksi takdirde kocalara ve babalara da aynı ceza uygulanırmış.

O anda, cemaatten bir ses yükselir:

-Hocam, bir şey söylemek istiyorum.

-Buyrun.

-Hocam bu söyledikleriniz sadece bizim kadınlarımız ve kızlarımız için mi geçerli?

-Hayır, bütün kadınlar ve kızlar için geçerlidir.

-Hocam sizin kızlarınız her gün kısa kollu ipek gömlekle dolaşıyorlar. Ona ne dersiniz?

Hoca bu soru karşılığında şaşırır. Ne diyeceğini bilemez. Sadece;

-Onlara yakışıyor ama, der.

***

Bu hikayeyi niye anlattım?

Geçen hafta AKP İlçe Başkanımız Sayın Halil Demir'in talihsiz beyanatını yerel gazetelerimizden okudum. Demir, Eğitim-Sen'in okullardaki panolarında asılı bulunan 'Hayır' afişleriyle ilgili eleştirilerde bulunmuş. Bu 'Hayır' afişlerini asanların ahlaksızlığından dem vurarak haklarında soruşturma açılmasını istemiş. Ayrıca bir okul müdürünü de açıkça hedef göstermiş.

Okul müdürünü tanımam ama Eğitim-Sen'i bilirim.

Eski bir Eğitim-Sen üyesi emekli öğretmen olarak bu sözler beni de yaraladı. Yasal bir öğretmen sendikasını bu şekilde suçlamayı ben Halil Bey'e yakıştıramadım. Seversin, sevmezsin bu sendikanın onca üyesi ve sempatizanı var. Bunların da kırılabileceğini düşünerek beyanatta bulunsaydı daha iyi olurdu.

Öğrendiğimiz kadarı ile bu panolarda sadece Eğitim-Sen'in 'Hayır' afişi yok. Kendilerine yakın sendikanın 'Evet' afişi de var. Halil Bey onlara da aynı sözleri söylüyor mu? Yoksa onlara 'yakışıyor' mu diyecek!

Keşke Halil Bey bu beyanatı verirken biraz düşünseydi. Eleştiriye kendi tarafından başlayarak diğerlerine doğru gitseydi. Durup dururken hem kendisini hem de partisini zor duruma soktu. Bir parti ilçe başkanı, karşısındakini eleştirirken önce dönüp kendine bakmalıdır. Önce kendi gözündeki merteği görmeli, sonra karşısındakinin gözündeki çepeli eleştirmelidir.

Bir Belçika atasözü vardır: 'Gırtlak dokuz boğumdur, sekizinde düşünmeli dokuzunda söylemeli insan.' Keşke Halil Bey de aynısını yapsaydı. Ağızdan çıkan sözler geri alınamıyor. İnanıyorum, Halil Bey de pişman olmuştur.

Halil Bey'i yakından tanırım, alışverişlerimiz oldu. Temiz adamdır. Severim kendisini. AKP Ödemiş İlçe Başkanı olduğunda 'iyi oldu' dedim. Temiz adamların siyasette olması her zaman iyi olur diye düşünürüm. Her partinin ilçe başkanları temiz olmalıdır. Partililer, ilçe başkanlarını seçerken çok dikkatli olmalıdır.

Siyaseti, devlet işlerini amaç, yöntem ve içerik olarak düzenleme ve yürütme sanatı olarak tanımlarsak, bu işlerle uğraşanlara siyasetçi deriz. Aslına bakarsak doğamız gereği hepimiz siyasetin içindeyiz ve birer siyasetçiyiz.

Siyasetçinin yalanla, dolanla, iftirayla işi olmamalıdır. Siyasetçi erdemli olmalıdır.

Ne yazık ki, ülkemizde siyaset hep yalanla, dolanla yapılmaktadır.

Şu fıkra, içinde bulunduğumuz siyasetin durumunu çok güzel özetlemektedir;

Bir baba, Bektaşi'ye oğlunun çok yalan söylediğinden şikayet eder. Bektaşi, 'Üzülme, onu siyasetçi yap, çabuk yükselir, bakan bile olur' der.

Sevgi, saygı ve mutluluklar.

Bakmadan Geçme