SİLAHLI KAVGALARDAKİ ARTIŞ SİLAHLI BASKINLARA DÖNÜŞTÜ

İZMİR GENELİNDE 2015 YILININ İLK DÖRT AYINA, SİLAHLI SALDIRILAR DAMGASINI VURDU. İzmir´de 2015 yılının ilk dört...

İZMİR GENELİNDE 2015 YILININ İLK DÖRT AYINA, SİLAHLI SALDIRILAR DAMGASINI VURDU.

İzmir´de 2015 yılının ilk dört ayına, silahlı saldırılar damgasını vurdu. 3 Mayıs akşamı yaşanan ev ve kahvehane baskınlarında 1 kişi öldü, 12 kişi yaralandı. Tire ilçesinde bir kahvehaneye, kimliği belirsiz 3 kişi tarafından av tüfekleri ve tabancayla açılan ateş sonucu 1 kişi öldü, 10 kişi yaralandı. Karabağlar ilçesindeki kahvehane saldırısında 1 kişi öldü, 1 kişi yaralandı. Konak ilçesinde ise bir eğlence yerine alınmadığı gerekçesiyle pompalı tüfekle ateş açan şahıs, 10 kişiyi yaraladı. Konu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Ercan Tatlıdil, Türkiye'de son yıllarda şiddet olaylarının sınırı aştığını belirtti. Tatlıdil, 'Toplumsal şiddetin kökenine baktığınızda genellikle hoşgörü kalıplarının daraldığı, devletin hukuk sistemi konusundaki duyarlılığının azaldığı zamandır. Kentin değerler sistemiyle birlikte yaşayabilme alışkanlığını kurumlaştırmak gerekiyor.' dedi.
      Son zamanlarda toplumsal şiddet olaylarının artması ile ilgili görüşlerini aktaran Prof. Dr. Tatlıdil, 'Toplumsal şiddetin kökenine baktığınızda genellikle hoşgörü kalıplarının daraldığı, devletin hukuk sistemi konusundaki duyarlılığının azaldığı zamandır. Aslında son yıllarda Türkiye'de şiddetin artması, hem sokakta hem mahallede insanların öfkelerinin şiddeti, ateşli silaha kadar dayanıyor. Bu koşullarda kent kültürünün yaratmış olduğu hoşgörü kalıpları acaba zedeleniyor mu? Özellikle büyük kentler çok fazla göç alıyor. Kırla kent arasındaki farklılıklar sadece yaşam tarzlarında değişme değil, aynı zamanda toplumsal ilişkileri de farklı bir boyuta yükseltilmesi gerekiyor. Yani kentsel yaşam koşullarında, toplumsal kurumların birlikte yaşayabilmek için zihinsel dönüşümü sağlaması gerekiyor.' dedi.

BİREYLERDE DEVLETE GÜVENSİZLİK ŞİDDET DOĞURUYOR´

Kurumlara güvenin azaldığını söyleyen Tatlıdil, şöyle devam etti: 'Türkiye'deki şiddet olaylarına baktığınızda kurumlara duyulan saygının azaldığı, güvenin yok olduğu ortamlarda bireyler kendilerini, toplumsal ilişkileri düzenleyecek güçlü etken olarak görüyor. Yani işlemesi gereken mekanizmaların aksadığı, toplum adına devletin onun haklarını koruyacağı konusunda bir güven olmadığı anda bireysel ve ulusal şiddetler ortaya çıkıyor. Ekonomik sıkıntılar yüzünden insanların, birbirini ötekileştirme yönünde eylem gerçekleştirdiğini görüyoruz. Burada özellikle büyük kentlerde, yeni gelenlerin yoğun olduğu yerlerde bu tip olaylar daha çok oluyor. Toplumsal şiddeti, göçün fazla olduğu yerlerde görüyoruz. Toplumsal kurumlar, özellikle kente yeni gelenlerin kentin hem ekonomik hem sosyal hem de kültür yaşamıyla bütünleşebilmeleri için önlemleri alabilmede politikalar üretmesi gerekiyor. Toplumsal şiddet, yalnız kolluk güçleriyle bastırılabilecek bir şey değil. Hukuk sistemi işleten mahkemelerin kısa sürede sonuç vermesi gerekiyor.'

´BİRLİKTE YAŞAYABİLME ANLAYIŞINI KURUMLAŞTIRMAK GEREKİR´

Tatlıdil, 'Özellikle Türkiye'de son yıllarda şiddet olayları sınırı aşmıştır. Bu konuda etkin önlemlerin alınması gerekiyor. Bu sadece kolluk güçleriyle olacak bir şey değil. Kentin değerler sistemiyle birlikte yaşayabilme alışkanlığını kurumlaştırmak gerekiyor. Burada yerel yönetimlerin yanında merkezi hükümetle pek çok kurumun eşgüdüm içinde, kente yeni gelenlerin yaşamış olduğu o dokuda barışı sağlayabilecek halk eğitim hizmetleri verilebilir. Bu konuda cuma hutbeleri bile kullanılabilir. Sokakta birbirleriyle aynı mekanı kullanan insanların şiddet uygulamaları, çağdaş toplum anlayışına uygun davranış değildir.' diye konuştu.

Bakmadan Geçme