Şehri birlikte yönetmek…
2019 Mart sonunda yapılacak yerel seçimler öncesinde siyaset yavaş yavaş ısınıyor. Partiler adaylarını belirlemek için kolları...
2019 Mart sonunda yapılacak yerel seçimler öncesinde siyaset yavaş yavaş ısınıyor. Partiler adaylarını belirlemek için kolları sıvamaya başladılar. Bildiğim kadarı ile her partinin aday belirleme yöntemi ile tarihi birbirinden farklı. Parti adı vermeyelim, kimilerinde aday adayı yarışları başkan seçimi gibi heyecanlı seyrediyor.
Aday belirleme yöntemi nasıl olmalı!
Güzel soru değil mi? Ülkemiz temsili demokrasi ile yönetiliyor. Peki nedir temsili demokrasi? Halkın, seçtiği temsilciler aracılığı ile kendini yönetmesidir? Bu klasik tanım tabii ki demokratik seçimler için geçerlidir.
Demokratik seçim nedir? Özetle ve kısaca; seçim sonucunda hiç kimsenin aklında şaibe kalmamışsa işte o demokratik seçimdir.
Seçimlerde sandık ve oy hırsızlıkları yapılabilir… Seçim öncesinde muhalefetin eli kol bağlanabilir… Ülkedeki basın yayın organları üstünde estirilen baskı politikaları ile adaletsiz bir seçim süreci yaşanabilir…
Demokratik olmayan seçimlerle ilgili başka maddeler de sıralanabilir.
Gelelim parti içi seçimlerine. Özellikle demokratik, halktan ve emekten yana olduğunu söyleyen partiler öncelikle kendi seçmenlerine güvenmeliler ki başka partilerin seçmenlerine de örnek olsunlar.
Peki tüm üyelerin katıldığı bir önseçim doğru bir karar mıdır? Doğru sonuçlar ortaya çıkarmayabilir ama bence doğru yöntemdir.
Belediye seçimleri, genel seçimlerden farklı… Adayların halk arasından tanınır olması önemli. Örnek vermek gerekirse vatandaş, bazen hizmetten çok başkanın kendisi ile tavla oynamasını istiyor…
Öte yandan başkan da her şey demek değildir.
Bence seçim sürecinde demokrasi ve ön seçim diyenler de eğer kendi partilerinde örnek varsa veya daha önce başkanlık deneyimi yaşamışsa, hangi kararı halkla beraber aldıklarını da kendilerine sormalıdırlar. Kenti ilgilendiren önemli kararlar halka sorularak uygulanmalıdır.
Örneğin bir yerde park yenilemesi mi yapacaksınız. Çevredeki sakinler tartışmanın içine sokulmalı, böylelikle orada asıl ihtiyacın ne olduğu tespit edilerek halkın önerilerine kulak verilmelidir.
Peki böyle mi yapılıyor? Doğruyu söylemek gerekirse ben görmedim…
Şöyle düşünün bir kere: Ödemiş'te 'kent meydanı projesi hariç' hangi dönemde yapılan proje halkın onayına sunuldu? Hiç 'Mahalle muhtarları, semt sakinleri, çevredeki esnaf ne diyor!' diye tartışma yaşandı mı? Belki benim de bilmediğim tek tük tartışmalar yaşanmış olabilir, kimsenin hakkını yemeyelim ama ben genel anlamda ülkemizde bu tarz bir yerel yönetim anlayışının kabul görmediğini düşünüyorum.
Benim bir başkandan ve yardımcılarından beklediğim, masasında oturması değil sürekli sokaklarda gezmesi halkla iç içe olması ve halkı bizzat dinlemesidir. Başkan bence karar alıcı değil karar aldırıcı ve yönlendirici olmalıdır.
Seçimle gelen insanlar, yönettiği kentin kararlarını da halkla tartışarak almalıdır.
'Veririm ihaleye yaptırır geçerim' demokratik bir uygulama değildir. Örneğin ihalelerde kesin kabulü mahallenin ya da ilçenin seçtiği temsilciler hatta kent konseyi yapsa nasıl olur!
Şimdi bana kızacaklar belki ama ben ilçemizdeki Kent Konseyi'nin hiçbir ciddi çalışma içinde olduğunu ve gerçekleştirilen projeler hakkında kenti temsilen görüş bildirdiğini duymadım da okumadım da.
Maksadım birilerini veya bir dönemi eleştirmek değil. Üç beş ziyaretle üç beş küçük toplantı, koskoca Kent Konseyi'nin doğru işler yaptığına yanıt olmamalıdır.
Kaç kişi şu anda Ödemiş Kent Konseyi'nin başkan ve yöneticilerinin kimlerden oluştuğunu biliyor!
Ben, dernek ve sendikalarda denetleme kurulunun muhalif listelerden oluşmasını savunurum. Kent Konseyleri de aynı anlayışla muhalif kişilerden oluşmalı ki aktif ve başkanı çalıştırmaya dönük işler peşinde olsunlar.
Peki olur mu? Olmayacağını siz de biliyorsunuz ben de!
Şehre yönetici olarak seçimle gelenler, icraatlarını da halkın görüşlerini alarak gerçekleştirmelidirler. Bu konuda muhtarların, odaların, derneklerin, sendikaların ve benzeri sivil toplum kuruluşlarının onayını almayı hedef olarak almalıdırlar.
Adaylardan, 'beni seçerseniz şehri birlikte yöneteceğiz' vaadi bekliyorum.
5 yıl öyle çabuk geçiyor ki!