Saraçoğlu Stadyumu
7 Mart 2018 tarihli Küçük Menderes Gazetesi için '3. Lig öncesi ve Saraçoğlu Stadyumu' başlıklı bir...
7 Mart 2018 tarihli Küçük Menderes Gazetesi için '3. Lig öncesi ve Saraçoğlu Stadyumu' başlıklı bir yazı yazmışım. O yazının bazı bölümlerini kaldırıp içeriğini değiştirmeden yeniden hatırlatmak istiyorum. İşte alıntı yapacağım bölüm:
'Eskiden takvim yaprakları koparılırdı. Günün ismi, günün yemeği, günün sözü falan yazardı arkasında. Şimdilerde artık takvim yaprakları koparılmıyor ama yine de zaman yönetimi, hayatımızın en önemli parçaları arasında yer alıyor.
Memurların pek iş yapmadığını savunan kimileri için esprili bir sorudur: 'Tembel memurun en sevmediği gün hangisidir?' Yanıtı pazartesi günü, gerekçesi de o gün iki takvim yaprağı koparma zorunluluğu olmasıdır.
Bence Türkiye'deki devlet dairelerinde pazartesi gününün anlamı, o hafta sonu oynanan maçların genel değerlendirme yapıldığı gündür.
Bunun da nedeni artık siyasal konularda görüş alışverişlerinin yapılamamasıdır. Onu konuşma, bunu konuşma! Ne konuşulacak? Tabii ki en riski olmayan futbol konusu…
O top, çizgiyi geçti mi geçmedi mi! Hakem, topun kola çarptığını gördü mü görmedi mi!
Herkes gibi ben de gençliğimde hem oynadım hem de takip ettim. Ama ne zaman ki bu işin bir sektör olduğunu ve takım tutmanın anlamsız bir bağlılık olduğunu anladım, maçları takip etmeyi bıraktım. Çünkü parayı görünce antrenör de futbolcu da takım değiştirebiliyordu ama taraftar, yerinde çakılı kalıyordu.
Çok önemli maçlar dışında TV başında iki saat oturup da maç izlemem. Kimileri var ki maçın ardından kanal kanal dolaşıp saatlerce yorum izler.
Geçtiğimiz hafta sonu yaptığım gibi zamanım varsa Ödemiş'in maçlarını izlerim. Zaman zaman maçı zaman zaman da taraftarları izlerim.
Taraftar, kendini kaybeder kimi zaman: Çık, çık çık! Bas, bas, bas!
Ödemişspor, uzun bir sürenin ardından ilk kez bu yıl 3. Lig'e çok yaklaştı. Süper Amatör, Bölgesel Amatör derken eğer bir aksilik çıkmazsa Ödemiş'te gelecek yıl daha kaliteli maç izleme şansına kavuşacağız.
…
Gelelim şimdi başka bir konuya.
Biliyorsunuz, bir süredir Saraçoğlu Stadyumu'nun yıkılması konusu kimi yerlerde dillendiriliyor. Herkesin kafasında farklı bir proje var. 'Yıkılsın; yerine şu yapılsın' diyen de var karşı çıkan da.
Ben, yıkılmasına karşı olanlardanım. Peki neden karşıyım?
Bir kere burası, sadece bir futbol sahası değil. Şehrin merkezinde etrafı ağaçlarla çevrili bir nefes alma alanı.
Öte yandan çeşitli bayram törenlerinin yapılabileceği merkezdeki en uygun alan. Kültür Merkezi şehrin dışına çıktı, iyi mi oldu?
Ve büyük çaplı doğal felaketlerde insanların toplanabilecekleri alanlar da inşaat aşkı yüzünden her geçen gün daralıyor.
Ayrıca çevresinde sabah akşam yürüyüş yapılabiliyor.
Stadyumun etrafında zaten yeterince yeşil alan da var.
İster stadyum olarak kullanılsın isterse de tören alanı. İnsanlar buraya araç kullanmadan, yürüyerek ulaşabiliyorlar. Hem stadyum veya büyük çaplı törenlerin yapılabileceği alanla ilgili yeni yer önerisi de yok! 'Önce yıkılsın da yeni yeri tartışırız' demek de doğru değil bence.
Peki ne yapılabilir?
Bence kale arkalarındaki duvarlar yıkılabilir. Yerine eski soyunma odalarının bulunduğu yerdeki gibi tel örgülerle çevrilebilir. Duvarları yıkılan alanları belediye, kafeterya haline getirip isteyen taraftarların çay kahve eşliğinde daha sakin bir ortamda maç izlemesi sağlanabilir.
Belediye işletmeyecekse de ihale ile özel firmalara kiralayabilir. Böylece Ödemişspor'a da kaynak yaratılmış olur.
Yıkmak kolaydır asıl olan yapmaktır.'
Geçen hafta İzmir'de idim. Gaziemir'de bir stadyum var. Görenleriniz vardır. Sanıyorum Altay da kullanıyor o stadyumu. Etrafında hiç duvar yoktu.
O duvarsız stadyumu görünce yazdığım üstteki yazı aklıma geldi.
Ödemiş Belediyespor altyapısında güzel şeyler oluyor. Onu da başka bir yazıda ele alalım…
30 Ağustos Zafer Bayramı'mız kutlu olsun.