'Provokasyonlar seçim sonrası da sürebilir'

Yeni İzmir’den Berivan Kaya’nın haberine göre 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerine  günler kaldı. Seçim gününün...

Yeni İzmir'den Berivan Kaya'nın haberine göre; 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerine  günler kaldı. Seçim gününün yaklaşmasıyla birlikte siyasiler çalışmalarına hız verirken, seçime yönelik provokasyonlar artmaya gerginlik artmaya başladı.  

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Erzurum mitinginde yapılan taşlı saldırı ardından Buca'da CHP'nin seçim ofisine saldırı yapıldı.   

Provokasyonlara ilişkin değerlendirmeler yapan Siyaset Bilimci Onur Alp Yılmaz, 'Sertleşme iddiası olduğunu görmemiz mümkün. Olağan koşullarda seçimi kaybeden bu kadar otoriter bir iktidarın, her şeyi olağanüstüleştirmek istediğini söylememiz mümkün. Diğer taraftan çok sağduyulu bir muhalefet seçmeni ve kurumsal muhalefet var. Dolayısıyla bu planlar ters tepiyor. İmamoğlu'na yapılan saldırıda hedeflediklerin tam tersi oldu. Muhalif seçmeni sandıktan korkutmak ve 'bunlar kaybetse de bırakmaz' imajı çizmeye çalışıyorlar. Bunun tam tersinin oluştuğunu gördükçe başka yerlere suç atıyorlar. Yandaş basın bu meselelerin FETÖ organizasyonu olduğunu ileri sürerek 180 derecelik bir dönüş yapmaya başladı' diye konuştu.

Seçim sonrası için uyarılar yapan Yılmaz, 'Bu sertleşme sadece seçim süreciyle sınırlı kalmayacak. Bizim gibi uzun yıllar boyunca aynı iktidarın olduğu rejimlerden çıktıktan sonra da benzer riskler söz konusu. Tunus bunun güzel bir örneğidir. Uzun yıllar süren Zeynel Abidin bin Ali rejiminden çıkıldıktan sonra muhaliflere yönelik ciddi suikastlar oldu. İktidar olmasa da Bin Ali rejimi o rejimden beslenen ve yetkiyi hala elinde tutan bürokratlar yeni rejime suikastlar vasıtasıyla direndi. Bu kesim zorluklar çıkararak yeni rejimin iş yapmasının önüne geçmeye çalıştı. Tunus'un diğer bir özelliği, bize çok benzemesi. Orada da muhalefet bir araya geldi ve demokrasi tesis etmeye çalıştılar ve bunu sağduyulu kalarak başardılar. Seçim sürecinin iyi yönetildiğini düşünüyorum. Ancak seçim sonrasında bu tür olaylara dönük muhalefetin ciddi bir çalışma yapmasına ihtiyaç var. Risk altında olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu tür rejimlerin en karakteristik özelliklerin biridir. O yüzden rejimin bürokratları rejim değişikliğinde ciddi bir direnişi olur. Söz konusu olan bürokratlar başka herhangi bir rejimde gelemeyecekleri koltuklara gelmişlerdir. Liyakatsiz insanlardır ve ne elde ettilerse sadakatleriyle elde etmişlerdir. Bağlı oldukları liderin koltuğundan gitmesi ihtimali onlar için epey yorucu bir ihtimaldir bu da onları agresifleştirir' diye ekledi.  

Cumhurbaşkanlığı seçiminin iki kişi üzerinde yoğunlaştığını ve ilk turda sonuçlanacağını aktaran Siyaset Bilimci Onur Alp Yılmaz, 'Seçmenler cumhurbaşkanı adaylarını ikiye indirgedi. İlk başlarda Türkiye'nin iki tercih arasında sıkışmadığını düşünüyorlardı. O yüzde üçüncü yol iddiaları onlara bir şey ifade ediyordu. Kemal Kılıçdaroğlu'nun pozitif tutumu ve Ekrem İmamoğlu'nun yaşadığı olaylar, iktidarın tehditkar dil kullanması, Türkiye'nin ikili denklem içerisinde yani otoriterlik ve demokrasi arasında sıkıştığını gösterdi. Oğan ve İnce'ye yönelecek olan seçmenlerin ikinci turda oy vereceğim insana ilk turda neden oy vermiyorum diye soru sormasına neden oldu. Bunun sonucunda da ilk turda bu işin bitme ihtimali günden güne yükseliyor' diye konuştu. (M.T.) 

Haber Merkezi 

Bakmadan Geçme