Özdere Günlüğü-2
Tatil bitti! / 17 Ağustos Pazartesi Komşumuzun kızı, damadı ve ikiz torunları tatili bitirdi. Anne, her...
Tatil bitti! / 17 Ağustos Pazartesi Komşumuzun kızı, damadı ve ikiz torunları tatili bitirdi. Anne, her sabah terasta uzaktan çalışıyor. Kulağında kulaklık. Çevreyi izlemeye bile fırsatı yok! Salgın, evden çalışmayı öne çıkardı zorunlu olarak. Bizimkiler de hep evden çalışıyor.
Kırmalık zeytin / 18 Ağustos Salı Ağaçları suladım. Üç günde bir. Çok sıcak geçiyor bu sıralar. Bir buçuk ağaçtan yeşil kırmalık zeytinimiz olacak. Yeter de artar bile.
Dostlarla sahilde / 19 Ağustos Çarşamba Akşam yemeği sonrası masamızı ve sandalyelerimizi alıp sahile indik. Dostlarla fiziksel mesafeyi koruyarak oturduk. Uzun bir sıra oldu. Toplam 12 kişiyiz. Eşlerimizle birlikte. Orta Mahalle'den sırf beni görmeye enişte ile eşi geldi. Sağımız solumuzdakiyle daha yakın söyleştik. Diğerleriyle kadeh kaldırırken göz göze geliyorduk. Rakı, şarap, bira, çay masalarda. Her şey adabına göre. Muhabbetimiz, dalgaların çırpınışları arasında kaybolup gitti. Sevgi Yolu'nda yürüyüşe çıkanlar, birlikteliğimize imrenerek bakıyordu. Özçekimler yaptık. Video kaydı oldu. Anı ölümsüzleştirdik kendi çapımızda… Gece yarısına yakın sonlandırdık buluşmamızı.
Ağaçlara bakım / 20 Ağustos Perşembe Kafaya koymuştum. Çapayı aldım. Bir buçuk zeytin ağacının diplerini havuz gibi açarak epeyce genişlettim. Daha güzel sulansın. Rahmetli annem derdi:'Bir çapa iki kez sulamaya bedeldir!' Sakin sakin, dura dinlene! Ankara'daki bahçe eşimden soruluyor. Burası da benden. Sonra eşim uzun kollu gömleği, pantalonu giydi. Çemberi başına bağladı. İncir toplamaya indi. Ben merdiveni tuttum. Dalından, tazecik laplar, kayık görünümlü hayıttan yapılma sepeti doldurmaya başladı. Dört komşuya üleştirdik. Ağızlarımız tatlandı.
'Bir Eğitim Devrimcisi: İsmail Hakkı Tonguç' Oğlu Dr. Engin Tonguç'un babasını anlattığı en kapsamlı eser. 792 sayfa. Kalın bir tuğla gibi. Haziran'da okumaya başlamıştım. Araya başka kitaplar girdi. Bitiremedim. Kaldığım yerden devam. Babasının hayatını yıl yıl anlatıyor. Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği yayımladı. Köy Enstitüsü hakkındaki her şeyi öğrenebileceğiniz TEK ve İLK kaynak. Kendine 'Aydınım' diyen herkesin başucu kitabı.
'Avrupa(lılık) Nedir? Türkiye Ne Kadar Avrupalıdır?' / 21 Ağustos Cuma 2015 Mayıs'ında yayımlandı. Prof. Dr. Onur Bilge Kula'nın bu dev eseri. Haziran'da hemen almıştım. Özdere'de kalmıştı. Okumaya başladım. Toplam 740 sayfa. Bu da bir tuğla kalınlığında. Kula'yla çok iddialı bir konuya dalıyorsunuz. Onlarca yılın birikimi. Alanında bence TEK eser. Daha aşıl(a)madı. Kula; bir sosyal bilimci, kültürlerarası eğitim ve iletişim uzmanı. Zor soruları yanıtlıyor. Küçük küçük bölümler biçiminde konuları işliyor. Sıkıcı değil. Zevkli. Ufuk açıcı. Yön gösterici. Yeni bilgiler/bulgular taşıyıcı. Özellikle meraklısına öneririm!
Ağaç bakımı bitti / 22 Ağustos Cumartesi Limon, mandalin ve yenidünyanın da diplerini genişçe açtım. Yavaş yavaş doyasıya kadar suladım. Ağaçlar sanki derin derin nefes aldı gibi.
Tire Süt gezici aracı: Görünce öyle mutlu olduk ki! Bu yıl başlamış pazarlara gelmeye. Hemen tereyağı aldık. Eve gelir gelmez birer yumurta kırıp yedik. Ekmeğe sürdük. Mis gibi, gerçek tadında tereyağı yedik. Üretici kazandı. Kooperatifleşmek kalkınma biçimimiz olmalı!
Cumhuriyete düşmanlara inat / 23 Ağustos Pazar 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları yasaklandı ama aynı tarihlerde Malazgirt Zaferi kutlamaları serbestmiş! Toplumun bayram kutlamalarına yasak koymak, AKP ile başladı. Kimi akl-ı evvellerin sözde Cumhurbaşkanı Adayı diye adı ünlenen Abdullah Gül, Anıtkabir'deki hiçbir törene katılmamıştı. AKP'nin 'Çankaya Noteri'ydi! Cumhuriyete düşman bu zihniyet, er geç tarihimizden halkça silinecek.
Sahil yürüyüşleri / 24 Ağustos Pazartesi Sabah sahilde yürüyüşe devam ediyorum. Sabahın serinliği insanı yormuyor. Sağlık için bire bir. Ameliyat sonrası hep önerilir. Doktorum da çok önemli buluyor ve özellikle öneriyordu. Biz de tuttuk tabii.
Yasaklayanı yasaklamalı! / 25 Ağustos Salı Vatanımızın var oluş mücadelesinin zaferle taçlandırıldığı, YEDİ DÜVELİ dize getirdiğimiz, Atamızın deyişiyle 'bizi boğmak isteyen emperyalizm ve kapitalizme karşı' verdiğimiz kurtuluş / kuruluşumuzun bayramı 30 Ağustos'u kutlamayı yasaklayanı yasaklamalı! ADD, dava açıyor. CHP, İYİP coşkuyla kutluyor.
İki yıl sonra İLK kez yüzdüm: Çocuklar gibi şenim, mutluyum. Koskoca iki yıl sonra İLK KEZ YÜZDÜM. Bunun değerini yaşayan bilir! Sırtüstü tuzlu suya bırakıverdim kendimi.
Aşı 41 ay/3.5 yıl sonra / 26 Ağustos Çarşamba Zatürree aşısı vurdurmamız gerek salgına karşı. Risk grubuna girenlerdeniz. Çukuraltı Mahallesi ASM'ye gittik. Tatilcilere bakmıyormuş. Orta Mahalle ASM'ye gittik. Orada kimlik bilgilerimizi, telefon numaramızı, adresimizi yazdırdık. Aşı sırasına kaydolduk. Eylül'ün 10'unda gelecekmiş. Bizi telefonla çağıracaklarmış. Kesin bir süre vermediler. Bununla yetinmedik. Eczacımız Ulaş'a aşı kaydı yaptırdık. 82. sıradaymışız. Ayda iki tane aşı geliyormuş. Bu durumda 41 AY / 3.5 YIL sonra aşı olabileceğiz. Ankara'daki Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü'nde kurulu Aşı Üretim Merkezi'ni AKP, ilaç tekellerinin isteği doğrultusunda kapatmasaydı şimdiye çoktan koronavirüs aşısını bulmuş, tüm insanlarımıza vurmuş ve üstelik yurt dışına satmıştık bile!
Bayraklarımızı astık / 27 Ağustos Perşembe 26 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları dün başladı. Bahçe girişine ve terasa TÜRK BAYRAĞI astık. Alt komşularda yokmuş! Üçüncüyü onlara verdik. Kapılarına astılar. Taa 9 Eylül'e emperyalizmin uşağı Yunanlıları İzmir'den denize döktüğümüz tarihi son güne kadar asılı duracaklar. Her sabah yeni bir kentin kurtuluşunu anacağız / anımsayacağız / yüreğimizde duyacağız…
'İyi ki gitmişsiniz Ankara'dan!' / 28 Ağustos Cuma Batıkentteki komşularımızla çoğunluk görüntülü konuşuyor, birbirimizin hal ve hatırını soruyoruz. Bugün komşumuz öğretmen emeklisi Ahmet Ağabey ile konuştuk. İlk cümleleri, 'İyi ki gitmişsiniz Ankara'dan. Buralar kırılıyor. Normal hastaları Ankara dışındaki illere gönderiyorlar. Bütün hastaneler ağzına kadar dolu. Virüs olanı evine gönderiyorlar, hastanede yatıracak yatak yok!' oldu. Cumhuriyetin Başkentini önlemleri ciddiyetle uygulamayarak Salgının Başkenti yaptı yöneticilerimiz. Sorumsuz, dirayetsiz, halkını gözden çıkarmış kişiler…
Maske-Mesafe-Hijyen pazarda yok! / 29 Ağustos Cumartesi 'Yiin Gri' pazarında müşteriler maskeli. Satıcılarda çok az. Mesafeye uyacak mekan yok! Sokakta kuruluyor. Koca bir belediye nüfusu var ama pazar yeri yok! Çünkü her metrekare yazlıkla doldurulmuş. Gelen giden belediye başkanı 10 kişiyi bulmuştur ama hiçbiri bu sorunu çözememiştir ya da çözmeye yanaşmamıştır. İnsanlar -özellikle 65 ve yukarısındakiler- erkenden alışveriş yapıyor. Evlerine çekiliyor. Hijyen konusu da uygulanmıyor. İnsanlar seçe seçe alıyor. Ekmekleri bile ellemeden, gözle seçip almayı beceremiyorlar. Belediyenin hijyen tüneli kaldırıldı. Bir tek dezenfektan kutusu var. Onu da kullanan çok değil. Beş on kişi kadar. Bulaşın çok sevdiği bir ortamdayız pazarda. Olabildiğince erkenden, kalabalık olmadan alışverişimizi yapıyoruz.
Atamıza bir buket çiçek sunduk / 30 Ağustos Pazar Kaymakam, tören yapanı cezalandıracakmış ama bireysel olarak bir demet çiçekle, saygı duruşu ve İstiklal Marşı okuyarak ve sessizce dağılarak, zinhar tören yapıyormuş izlenimi vermeyerek 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutlayabilirmişiz. Özderelilerin yerlileri dışında biz yazlıkçılar, buradaki demokratik kitle örgütlerinden Çevre Derneği ve ADD -ki bu derneklerin adı bile geçmedi- üyeleri bahçelerinden begonvil, gül, yasemin…ne varsa birer demet yapıp geldi. Tam 10'da günün anlam ve önemini belirten bir cümle ve saygı duruşuyla İstiklal Marşı'na davetim üzerine görevimizi yaptık. ZAFER BAYRAMI'nı kutladık. Herkes, en temiz ve güzel giysilerini giymiş, erkekler tıraş olmuş, kadınlar da saçlarına bakım yapmıştı. İstiklal Marşımızın üçüncü dörtlüğü geliverdi aklıma:
'Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.'
Özdere Çevre Derneği üyesi oldum / 31 Ağustos Pazartesi Aslında 13 yıldır sürmekte olan fahri üyeliği resmiyete döktük. Nedeni var. Menderes Belediyesi, CHP'ye geçince dernekten kira istemiş. Ki kurulduğundan bu yana hiçbir yönetim, dernekten kira istememiştir. Telefon, çay, internet, kırtasiye gibi benzer giderlerin üstüne bir de kira gelip oturuvermiş. Hemen formu doldurdum. Toplam yılda 35 TL. Giderler 350 lirayı buluyor ayda. Önceden dernek geziler düzenliyordu. Oradan gelen azıcık gelirle namerde muhtaç olmadan yaşayıp gidiyordu. Gördünüz mü CHP'li belediyenin yaptığını! Küçücük bir dernekten gelecek kiraya muhtaç! Kınıyorum…
SÜRECEK…