Okuyoruz

Geçen gün arkadaşlardan biri köşesinde yazmış. ' Okumuyoruz' diyor özetle. Oturduğum yerden şöyle karşı duvara bakıyorum....

Geçen gün arkadaşlardan biri köşesinde yazmış. ' Okumuyoruz' diyor özetle.

Oturduğum yerden şöyle karşı duvara bakıyorum. Yere yakın kısımlarında ayakkabı izleri. Penceredeki camlar mı? Ah, onları sormayın. Çoktan takılıp kullanılmış bir eşyanın izi duvarda. Eşyanın kullanıldığı sürede duvarlar farklı bir renge boyanmış.

Camların hemen paralelinde. Alt kısımdaki yuvarlak delikte bir parça duman izi var.

Duvar…

Simsiyah. Kirli mavi, kirli beyaz, kirli sarı mı yeşilimsi mi olduğuna karar vermek zor.

Görenin içi açılır mı? Açılır valla. İyi gününüzde iseniz görmezsiniz bakar geçersiniz. Kötü bir gününüzde iseniz neşeniz yoksa…

Şöyle duvara bakınca çıkan sonuç şu: okuyoruz.

Yaşadığımız meknlara…

Daralınca insan kendini sokağa atmalı. Temiz hava, bir parça güneş, çocuk sesleri, kuş sesleri, çiçek kokuları gibisi var mı? Yok.

Yola bakma. Delik deşik. Henüz buralar kazılıp yapılalı çok zaman geçmiş midir? Bilmiyorum.

Zaman göreceli bir kavram.

Kimine az kimine çok.

Köşeyi dönmeden duyduğum tuhaf bir sesle geriye dönüyorum. Geride kimse yok. Görünmüyor. Yahut zihnim yanıltıyor beni. Sırayla evlere takılıyor gözüm. Küçük bahçeleri, kaldırımları. Hepsi neredeyse aynı. Kişiye özel, şehre özel bir detay yok nerdeyse. Ha Konya'nın bir sokağı ha Mersin ya da başka bir yer.

Birbirine benzer yapılar inşa edilmiş olması yüksek estetiğin bir ürünü değil elbette.

Mimari bir sanattır oysa. Mimar bir sanatçı. Mühendis ölçüp biçip çizip işini yapmış anlaşılan da mimara dair bireyler bulmak yazık ki çok zor.

'Okuyoruz, ' cümleleri birbirini kovalıyor zihnimde.

Köşede oturmuş laflayan iki adam. Sesleri öylesine yüksek ki kulak misafiri olmayı bir kenara bırakın yahut geçerken kulağıma çalındı demeyi meydanın öte ucundan bile duyulacak nerdeyse.

Çevreye saygı mı, dediniz.

Okuyoruz elbette. Konuştuklarını duysanız siz de aynı yargıya varırsınız. Ana dilinin en alt düzeyinden sözcük ve cümleler. Dile okumak da böyle bir şey.

Okuma eylemimizden çevremizdeki her şey bir parça nasibini alıyor.

Okuyoruz ancak,

Ya birbirimizin canına okuyoruz

Ya dilimize

Ya börtü böceğe

Ya ağaca çiçeğe…

Okuyup gidiyoruz vesselam. Okuyup gidiyoruz.

Sevgi, dostluk ve umutla.

Bakmadan Geçme