Oh ne güzel bir düzen!

Hukukçu Profesör Faruk Erem'in 'Suçluyu kazıyın altından toplum çıkar' sözünü duymuşsunuzdur. Yazar Ali Rıza Aydın da...

Hukukçu Profesör Faruk Erem'in 'Suçluyu kazıyın altından toplum çıkar' sözünü duymuşsunuzdur.

Yazar Ali Rıza Aydın da buradan hareketle 'Suçu kazıyın altından düzen çıkar' şeklinde bir başlık atmış. Hani deveye sormuşlar, 'Neren eğri?' diye, o da 'Nerem doğru ki!' şeklinde bir yanıt vermiş ya!

 

İnşaat işlerinden anlayan mühendis bir arkadaşımdan inşaat süreci ile ilgili biraz bilgi aldım.

Sorum şu idi: 'Bir inşaat işinde, kimler imza atar ve kimler yetkili ve sorumludur?'

Özetle yazıyorum: Diyelim ki parası olan bir müteahhit bir bina yapmak istedi. İnşaatın yapılacağı alan belediyeye bildirilip bilgi istenir.

 

Belediye, imar durumu hakkında bilgi verir ve kaç metrekareye kadar imar izni verildiğini bildirir.

Bundan sonrası plan proje işidir: Mimar, inşaat mühendisi, jeoloji mühendisi, harita mühendisi, makine mühendisi projelerini hazırlayıp belediyeye başvurur. Belediyenin imar müdürlüğünde proje incelenip, onay verilir. Bina toplamda 200 metrekare üstünde ise yani en az iki katlı ise Yapı Denetim Firmaları devreye girer. 200 metrekareden küçük ise şantiye şefliği takip eder.

Belediyenin ruhsat onayından sonra inşaat başlar.

 

Yapı Denetim şirketi, temelden en üst kata kadar her aşamada kontrol eder. Yasaya göre etmelidir.

Bu denetim temel demirlerinden başlayıp kolon dikme ve beton atma aşamalarında devam eder. Etmelidir. Hatta her katta beton örnekleri alınıp laboratuvar incelemesine gönderilmelidir.

Bina yapımı bittiğinde denetim raporları ile birlikte yeniden belediyeye başvurulur. Belediye imar müdürlüğü ilgilileri de yapılan incelemenin ardından 'Yapı Kulanım İzni' verir. Yani artık daire sahibi oturma izni almış olur.

 

Görüleceği gibi burada hangi partiden olursa olsun belediye başkanının bir müdahalesi ve onayı yoktur.

Her felaketten sonra ders alırız ya!

Şimdi, yaşadığımız felaketin ardından da tabii ki en aşağıdan tepeye, yapılan yanlışlar ve eksiklikler konuşuluyor. Bu en doğal haldir. Bu en doğal hale bağırıp çağırmak ya da hakaretlerle karşılık vermek en hafif deyimi ile 'suç bastırmaktır.'

 

'Yahu, bu Allah'ın bir felaketidir' deyip de geçemezsiniz.

Yukarıda özet geçtiğim kişi ve kurumları toptan mahkum etmek yanlış tabii ki…

Ama özellikle Yapı Denetim Şirketlerini burada en çok eleştirmemiz gereken kurumlar arasında görüyorum. Edindiğim izlenim, çoğunlukla yapıyı görmeden imza atma eğiliminin yaygınlaştığı…

Bu tür işler şirketleştiği ve hesap sorulmadığı sürece ders mers almıyoruz.

Asansörümüz için hem İzmir'den gelen bir şirketin denetimine para ödüyoruz hem de Ödemiş'te her ay gelip inceleme ve onarım yapan firmaya ödüyoruz. 4 katlı bir binada toplamda yıllık 5 bin lira gibi bir para ediyor. Biliyorsunuz bu asansör denetleme işi de makine mühendislerinden alınıp özel firmalara verilmişti.

 

Burada şu soruyu sorabiliriz: Asansörler her yıl denetleniyor da binalar neden denetlenmiyor?

Her şey masa üstünde ve raporlarda mükemmel.

Denetimler on numara… Tatbikatlar on numara… Raporlar on numara… Yetkililer koltuklarında ve maaşları on numara…

Ve kimsenin sorumluluğu yok… Hiç kimse de istifa etmiyor ya da görevinden affedilmiyor…

Oh ne güzel bir düzen!

 

Bakmadan Geçme