ÖDEMİŞTE İLKLER
Yazı dizimizin ilk söyleşi konuğu M. Kemal Kılcı. Kemal Kılcı ismi Ödemiş&rsquote medyanın varlığıyla birlikte anılıyor....
Yazı dizimizin ilk söyleşi konuğu M. Kemal Kılcı. Kemal Kılcı ismi Ödemiş'te medyanın varlığıyla birlikte anılıyor. Kılcı Ödemiş Radyo Televizyonu'nun (ÖRT) kurucusu.
Büşra Boyar: Eğitim hayatınızdan başlarsak, ÖRT'ye kadar nasıl deneyim kazandınız?
M. Kemal Kılcı: Ben tahsil hayatıma lisede devam ederken 2. sınıfta okuldan ayrıldım. Radyo televizyon elektroniği o günün şartlarında önde yer alıyordu. Ben de tercihimi o yönde yaptım. İzmir Mithat Paşa Erkek Sanat Enstitüsünde Elektronik bölümüne başladım. Yıllar geçti o okuldan mezun oldum ama bölümün yükseği yok. Hocalarımın tavsiyesiyle Almanya'ya müracaatta bulundum. Üniversiteden olumlu cevap geldi. Bunların hazırlığını yaparken tabi pasaportumu falan çıkardım. Her şeyim hazır. 27 Mayıs İhtilali gerçekleşti. İhtilal olunca bizi doğrudan doğruya askere aldılar. 'Bu durumumuz eğitim seferberliğine uygundur' şeklinde Milli Birlik Komitesi'nden şahsıma ait özel bir evrak geldi önüme. Bu belgeyi İzmir Emniyet 4. Şubede almış oldum. Orada o anda dünyalar başıma yıkıldı. Tüm pasaport ve gidiş işlemlerim iptal edildi. O anda kendimi Kemeraltı ucunda bulunan çınar ağacının altında bağıra bağıra ağlayarak buldum.
Anladım ki bir karar vermek zorundayım. İhtilalin ne lehinde ne aleyhinde bir tek kelime etmeyeceksin Kemal dedim kendime ve yolumu çizdim. Sonra beni Malatya'ya sevk ettiler. Malatya'da yedek subay öğretmen olarak görev yaptım. Ödemiş'ten Hüseyin Son, İbrahim Kasap, Adnan Düvencioğlu, Necati Ekicioğlu falan 16 kişiyiz. Merhum Özal'ımızın annesi Hafise Özal bizim kurs hocamız oldu. Bizim öğretmenliğin ö harfinden haberimiz olmamasına rağmen öğretmen olarak tayin ediliyoruz. Böyle bir kurs alıyoruz, 15 günlük bir kurs. Derken askerlik de bitti. 2 sene öğretmenlik yaptım. Bize öğretmenlik diploması da verdiler. Şu anda öğretmenlik diplomam da var. Diğer arkadaşlarım yine devam ettiler öğretmenliğe. Sonrasında ayrıldılar, Mastaş'ı kurdular. Onlarla birlik oldum. Yine Mastaş'ın kuruluşunda da varım. O günkü şartlar bizi zorladı, devam etmekte güç bulamadım. Arkadaşlar devam etti, ben özel sektörü seçtim. Bir süre baba mesleği zeytinyağı sabunculuğunda devam ettim.
Mesleğim üzerine devam etmek o dönemde ancak devletle olacaktı. Kendi imkanlarımla zor. Basın Yayın Turizm Bakanlığı'na müracaat ettim. Bakanlık da Basın Yayın Turizm Genel Müdürlüğü'ne sevk etti başvurumu. Bizi sınava tabii tuttular. O sınavı 2. olarak geçtim. Türkiye Radyo Televizyonlarında teknik eleman olarak görev almaya başladım. Sene 1963. 1965 senesine kadar görevde kaldım. Ankara Radyosu stüdyo mühendisliğinde görev aldım. Ankara'daki maaşla geçim zorluğu baş gösterince tekrar müracaatta bulundum. Mümkünse İzmir'e tayinimi istedim. Kabul görüldü ve İzmir Radyosu'na atandım. 1965 yılına kadar burada görev aldım. 65 seçimleri yapıldı ihtilal sonrası. Bu seçimlerde bugünkü gibi yerine anında bağlanma gibi imkanlar ya da bugünkü gibi imkanlar yoktu. Başımızda da Kemal Kalfaoğlu isminde İzmir Radyosu müdürü var. Bu yayınların Türkiye genelinde yapılması için interconnect sistem için bir imkan aranıyor. İzmir Radyosunun teknik heyeti Ankara Radyosunun bu isteğini yerine getiremeyeceğini söyledi. Kemal Bey de 27 Mayıs ihtilalinde haksız olarak ceza alarak Ankara radyosundaki görevinden alınmış, işler biraz daha rayına oturunca İzmir radyosuna tayin edilmiş. O da Ankara'ya şirin görünmek için elimden geleni yapıyor. Yapamayız tezi karşısında da üzgün tabi. İzmir Radyosu o zaman fuarın içindeydi, bahçesinde de bir kamelya vardı. Kamelyada müdür beyimiz oturuyor. Ben de o sırada elimde kasetler, dosyalar, bantlarla- o zamanlar bantlarla yayın yapıyoruz.- B stüdyosuna geçiyorum. Ben geçerken müdür bey seslendi. Bu yayını biz yapamaz mıyız buradan dedi. Yaparız müdür bey dedim ve malzemeleri söyledim. Hemen İstanbul'a telefon etti, uçakla ertesi gün malzemeler elimize ulaştı. 2 gün 3 gece çalıştım ve cihazları yaptım, yayına soktum. Bunun üzerine Ankara'dan teletext üzerinden -daktilo sistemi- bu işi başaranın kim olduğunu öğrenmek istiyorlar. Müdürümüz de hemen benim ismimi veriyor ve TRT'nin ilk teknik takdirnamesini ben alıyorum. Tabi biz görevimize devam ediyoruz. O günlerde Fransa'nın başında bulunan Şar Degol Cavilam diye bir kuruluş kuruyor. Clermont Ferrand üniversitesine bağlı bir kuruluş. Buraya Türkiye'den teknik eleman istiyorlar. O günkü TRT Genel Müdürlüğü oy birliğiyle benim ismimi veriyorlar ve 1966 yılının Ağustos ayında Fransa'ya gittim. Orada radyo televizyon yayınları üzerine bilgilendiriliyoruz, tabi bu Fransa'nın kendi propagandası çerçevesinde oluyor. Benim TRT'deki görevim asıl bundan sonra başlıyor. İzmir radyosunu kurduk. Montajına da biz Fransa'dan yardım ettik. Marsilya'dan verici istasyonu getirdik. Sonrasında Fransızlarla çalışmaya başladım. Onlara teknik tercümanlık yaptım. 7 sene görevim bu şekilde devam etti.
7 senenin sonunda Fuat Kılcı, benim ağabeyim. Ödemiş'te Belediye Başkanı seçildi. Sağ görüşlü olduğum öğrenilince bana ya solcu olacaksın ya solcu olacaksın denildi, bende iki buçuk ay öncesinden istifa dilekçemi verdim. Çocuklarımın okulu kapanır kapanmaz 28 Mayıs günü TRT'den ayrıldım.
Sonrasında Ödemiş'e yerleştik. O gün için televizyon yayıncılığı Türkiye'ye yeni yeni yerleşmeye başlıyor. Ben de Ödemiş'te hemen televizyon yükselticilerinin imalatına başladım. Ödemiş'te arkadaşlarla bir şirket kurduk ve şirketimizle imalata başladık. Bu şekilde özel sektöre atılmış oldum.
Büşra Boyar: Özel medyaya olan ilginiz nasıl başladı?
M. Kemal Kılcı: Elektroniğe olan merakım diyebiliriz. 1946 senesinde evimize ilk defa radyo girdi. Ondan sonra arkadaşlarla bahçelerde oynarken şeker kasalarından radyo yapar incir kozalarından düğme yapardık. Ben kasanın içine girerdim, arkadaşlar kozaları düğme niyetine çevirirdi, ben de Türkçe Arapça bir şeyler mırıldanırdım, radyo yayını yapardım. Yani çocukluktan beri elektroniğe medyaya ilgim ve merakım vardı.
Büşra Boyar: ÖRT'yi kurrma fikri nasıl ortaya çıktı? İlham kaynağınız ya da sizi bu yola iten neydi?
M. Kemal Kılcı: Tabii, meslek içimizde, alev yanıyor. Televizyon üzerine yükselticiler yapıyorum. Yayıncılıktan geliyoruz. Stüdyo mühendisliğinde teknik elemandım ben. Meslek aşkı denilebilir kısaca. Ayriyeten özel radyo televizyonlar açılmaya başlandığı zaman bilinçli olarak bu işi yapacak bizler vardık. O yüzden başladık. Habercilik içimizde var. Mesleğim olmasından dolayı buralara geldik.
Büşra Boyar: ÖRT'nin kuruluş amacı neydi?
M. Kemal Kılcı: Kuruluş amacı Küçükmenderes Gazetesi'nin ilk sayısında da yazmış olduğum Açık Köşe metninde de belirtiliyor. Amaç; halkı doğru bilgilendirmek ve eğitmekti. Çünkü o devirde radyo televizyon çok büyük etken. Kuvvetler ayrılığında en sonda olması gerekirken ilk sıralarda yer alıyor ve yasamayı yönlendirme durumuna gelmiş. Bu demokrasinin gelişimi açısından çok tehlikeli bir durumdur.
'Özlemi duyulan geleceğin ülkemiz medyası bu kadar etkili olan bu gücünü; halkın menfaatlerini her unsurun üstünde tutarak, içinde bulunduğu toplumun değer yargılarına, inanç ve kültürüne sahip olmalı. Genel ahlaka basın ilkelerine özgür yayın, tarafsız haber anlayışına uygun; saptırılmış ve şartlandırılmış haber yayınlamaktan uzak milli menfaatleri önde tutan kişisel çıkarlara alet olmayan ve toplum eğitimine katkıda bulunan bir yapılanmanın içine girilmeli.'
Büşra Boyar: 22 yıldır ört yerel radyo televizyonu olarak ayakta. Bu başarınızı neye borçlusunuz?
M. Kemal Kılcı: Özveri diyebiliriz. Çoğu şeyi kendimiz yaptık. Kurum ve kuruluşlardan pek destek görmedik. Bunu söylerken Belediyemizi bunun dışında tutmalıyım. Belediyemizden epey destekler aldık. Ancak yeterli değil. Bunu özveriyle bizler destekliyoruz. Bizler ayakta tutuyoruz.
Büşra Boyar: ÖRT finansal anlamda hangi şahıs ya da kurumlardan nasıl destekler aldı?
M. Kemal Kılcı: İtiraf etmeliyim yayınlarımızın vericilerini alıp bunların elektrik faturası masraflarına hiç sokmadılar bizi. Onun için teşekkür ediyorum. Üzerlerine düşen görevleri ancak bu kadar yapabildiler. Gerek MHP'li gerek CHP'li gerekse AKP'li belediyeler olsun hepsi bize destek oldular. Fakat şu dönemde AKP belediyesi desteklerini çekmiş durumda ama yayınlarımıza devam etmemiz için vericilerimize sahip çıkıyor. Bu tabi ki Ödemiş'in, halkın isteğiydi. İmkanlarımız çok dar olduğu için, bir gelirimiz olmadığı için yapamıyoruz çoğu şeyi. Çünkü bizim gelirimizin hepsi reklam. Bağış gibi bir şey yapılamadığı için, yani bağış yapıldığında o resmi kuruluşlar direk suçlu duruma düşüyorlar, pek imkanımız olmuyor yeniliğe.
Büşra Boyar: Devletin sizler gibi yerel televizyonlara bir katkısı oluyor mu?
M. Kemal Kılcı: RTÜK kanununda da böyle kuruluşların yerel radyo ve televizyonlara ortaklık ya da bağış gibi resmi olarak bir katkı sağlamalarına yetkileri yok. Aslında yasak da ama Milliyetçilik diyelim basının da o dönemde etkili olmasından dolayı siyasi partiler olsun Belediyemiz olsun değer verdiler. Ne amaçla böyle bir şey yapılıyor bilmiyorum, kontrolü el altında tutmaya mı çalışıyorlar, ama bunun sonucunda kötü neticelere ulaşıyoruz. ÖRT bugüne kadar gelirinden dolayı müessese, anonim şirketi olarak devlete vergi veremiyor. Her sene zarardayız, 22 yıldır zarardayız. Devletin bir desteği yok. Hatta hatta olmadığı gibi bu elektrik faturalarından alınan TRT katkı payını bizim gibi kurumlardan dahi alıyorlar. Cüzi bir miktardır, olsun. En azından buralardan bir destek görebilirdik.
Büşra Boyar: ÖRT'Yİ değerlendirmeniz gerekirse nasıl değerlendirirsiniz?
M. Kemal Kılcı: Şu an geldiğimiz aşamada yeni çıkacak kanunlara göre nasıl bir karar alacaklar bilmiyorum. Eğer önümüzü açacak bazı yenilikler yapılmazsa ya da destekler alamazsak ne vergi verecek halimiz var ne de cihazlarımızı yenilecek bir durumumuz. Bu hızla gelişen tekno