Ödemiş’in First Lady'si!

Öncelikle dün ülkece kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramımız, hepimize tekrar kutlu olsun. Gazi Mustafa Kemal Atatürk...

Öncelikle dün ülkece kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramımız, hepimize tekrar kutlu olsun. Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki Büyük Zafer'in mimarları olan tüm şehitlerimizi şükran ve minnetle anıyor, önlerinde saygıyla eğiliyorum. Ruhları şad olsun inşallah.

30 Ağustos 1922'de kazanılan büyük zafer, şanlı milletimizin eşsiz destanlarından biri olarak tarihteki yerini almıştır. Gazi Mustafa Kemal'in önderliğinde kazanılan ve Kurtuluş Savaşımızın başarıya ulaşmasında en önemli etken olan bu 'büyük zaferin' ardında milletimizin istiklal ve hürriyet aşkı ile kahraman ordumuzun cesaret ve fedakarlığı vardır.

Ben de bu mutlu günü anmak adına şehrimizde düzenlenen resmi törenlere hem şahsım, hem kurumlarım, hem de törende görev alan çalışma arkadaşlarımı yalnız bırakmamak adına onlarla birlikte yerimi aldım. Şehrimizin mülki amirlerinin saat 10.00'da Hükümet Konağı önündeki Atatürk Anıtı'na çelenk koyma töreninden sonra konuşmalar ve şiirler derken tören, Kaymakamlık makamında şehrin mülki amirlerinin kutlamaları kabul etmeleriyle son buldu.

Ve ben yine; her zamanki gibi görüneni değil, görünmeyeni, fark edilmeyeni ya da aşikar bilineni ama konuşulmayan kısmını sizinle paylaşacağım. Biraz latife olmalı ki yazımda, 'erkek tarafı' üzerine çok alınmamalı (!)

Bu günlerde bendenizin aklına takılan ancak 'bugünle' birlikte artık 'konu etmeliyim' dediğim kişi bakın kim?

Eğitimli, naif, güler yüzlü, her kimle konuşsa ya da bir yere baktığında daima yeni bir şeyler öğreniyor mütevaziliğine sahip, bilmediği ya da düşünemediği bazı durumlarda ehli olarak düşündüğü kişilerin sözlerine kıymet veren, bulunduğu konumu ciğerlerine kadar hazmetmiş hanımefendiliği ve kendine ayrı bir kıymet verişinin dışa vurumu güzelliğine sahip, güçlü, hatırnaz, özünü de yaşayan, emekli bankacı. Hani şu eşi Ödemiş Belediye Başkanı olan kıymetli insan sevgili Selma Eriş,

Elinden geldiğince ve başarıyla protokolün gereklerini yerine getirdiği gibi bir anne oluşu, zor günlerde eşinin yanında dik duruşu, sevgi ve ilgisinde hatta bazen de stres topu oluşundan dolayı şikayet etmeyen, şehrin en birinci bayanından bahsediyorum.

İşte bu bayanın protokoldeki yeri; 'eğer eşli katılım sağlanmışsa', eşiyle el ele yan yana kapıda tebrikleri kabul etmek ve hatta 'mülki amirlerin makamlarında dahi otururken eşinin yanı olmalıdır'. Sadece bulunduğu konum için düşünülmemeli ve sadece kendisi için de düşünülmemeli, o protokolde kim eşleriyle tebriklere ya da organizasyonlara katılmışsa eşinin elinden tutmalı, yanına oturtmalıdır.

Valla bunu 'Ödemiş Protokolü'nde sadece bir kişinin yaptığına tanık oldum. Askeri erkandan olan bu rütbeli kardeşimin eşinin elini bir an bile bırakmadığı ve hatta topluluk içinde arada bir eşinin elini öptüğüne tanıklık ettiğim bu askeri görevlimizi, yürekten ve sevgiyle kutluyorum.

O an için yanına aldığın, yeri geldiğinde elinden tuttuğun ya da sırt-bel hizasından arada varlığını hissettirdiğin kadın. Bir anlık değil bir ömürlük 'güçtür' sana, UNUTMAYIN! (Bence)

Biz, bir bütün olarak sevgi ve saygıyla dirsek dirseğe yaşamaya layık topluluklarız. Ve 'aile kavramı', giderek yok edilmeye çalışılan ahir zamanın bu evresinde insanların gözüne, beynine, ruhunu 'kadına saygıyla' birlikte bu olgu tekrar nakşedilmelidir. Büyükler önden efendim (!)

Benim de derdim bu işte: Siz protokol, eğlence, organizasyonun yüzünü görürsünüz bense o durumu kırk farklı şekle bağlarım. O yüzden ne beynim ne de çenem durmaz (!)

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün çok güzel iki fotoğrafı var, yazımın sonunda bunlara rica edeceğim çok dikkatle bakınız! Ve Paşamın biz kadınlar için (öhö öhö (!)) söylediği birkaç kelamı da aşağıya yazıyorum. Lütfedip okur ve de sadece şehrin protokolü değil, eline şu gazeteyi alan herkes bir göz gezdirirse sanırım ortak paydada buluşabileceğiz.

'Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.'

'Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin!'

Kadınınız; edepliyse, anneyse, sizin huzurunuz için çabalıyorsa, stresinize ortak, başarılarınıza destekse, 'evde ya da işte çalışarak' sizin bazı hallerinizi rahatlatıyor ve üstelik her şeye rağmen sizin yanınızda sevgi ve ilgiyle duruyorsa hem Tanrı'ya şükür edin hem de aynaya bakmayı ihmal etmeyin (!).

Zira böyle bir kadına da sahipseniz bir yerlere sıkıca bağlamayı da unutmayın! Yok, kalmadı bunlardan! (emin olun bu konu da kanayan bir yara). İnanın senin ne olduğun hiç önemli değil, kadının sana baktığında sende ne gördüğü önemli!

Hayatımızda bizim fark etmediğimiz, hatta hiç aklımızın ucundan geçmeyen bir durum ortaya koyulduğunda aslında bu, bizim hayatımızın önceliğini yansıtır. Ve bana soracak olursanız her ne olursa olsun eş ve aile; hiçbir arkadaşın, hiçbir işin ve protokolün gerisinde kalamaz/kalmamalıdır!

Hafta başı tekrar görüşene değin, şimdilik sevgi ve şansla kalınız efendim.

Sevgiler…

Bakmadan Geçme