'Madene değil, vahşi madenciliğe karşıyız'

Ödemiş Kent Konseyi Başkanı Mehmet Taşlı, yer altı zenginliklerinin ekonomiye kazandırılmasını ülkesini seven herkesin kabul edip...

Ödemiş Kent Konseyi Başkanı Mehmet Taşlı, yer altı zenginliklerinin ekonomiye kazandırılmasını ülkesini seven herkesin kabul edip destekleyeceğini ancak vahşi madenciliğe karşı olduklarını belirtti. Başkan Taşlı, ' 'Nedir bu maden-enerji karşıtlığı hatta düşmanlığı?' diyeceksiniz. Bu kadar çok ihtiyaç duyulan şeylere neden ısrarla karşı çıkılıyor? Çevreci direnişler haksız mı!!! Neden binlerce milyonlarca duyarlı ve toplumun en bilinçli kültürlü kesimi meydanlarda 'Madene hayır, 'Temiz enerji istiyoruz', 'Doğayı madene-enerjiye kurban etme', 'Yerin üstü, altından daha değerlidir', 'Suyuna, havana, toprağına sahip çık, koru', 'Doğayı ranta feda etme', 'Yaşanacak başka dünya yok', 'Madenci lobisi defol' vb. sloganlarla bu enerji ve maden faaliyetlerine işletmelerine ve projelerine karşı direniyor? Hatta sık sık devleti temsil eden ve görevi ülke halkının güvenliğini sağlamak olan güvenlik güçlerimizle karşı karşıya gelerek direnç gösterip fiziki şiddete maruz kalıyorlar?

Bu işte bir yanlışlık yok mu sizce? 'Evet var ama nerede?' diye düşünmüyor musunuz? Bu halk yığınları, işini gücünü bırakıp bir sürü fedakarlık ve risk alarak çevre duyarlığı direncini neden gösteriyorlar? Bugünün dünyasında ve belki de gelmiş geçmiş en çok direniş toplantılarının yapıldığı yer, ülkemiz ve çok büyük bir kısmı çevresel duyarlılık için yapılıyor. Ayrıca binlerce itiraz dilekçesi, bu proje ve işletmelere karşı açılan davalarla ilgili kamu kurumları ve adalet mekanizmamız yoğunluk yaşıyor. Belki de bıkılmış, tıkanmış durumda. Siyasetçilerin de devamlı olarak gündeminde bu konular' dedi.

'Enerji-maden politikamız doğru mu?'

Başkan Taşlı, 'Velhasıl son dönemlerde uygulanan enerji ve maden politikaları, en hafif deyişle toplumun çok büyük bir bölümü tarafından kabul edilmiyor. İnsanları, kurumları ve gündemi işgal edip sorunlar yumağı oluşturuyor. Açılan tesisler ise yanlış, taraflı, tutarsız, torpilli, ayrıcalıklı izinler sonucunda insanı, hayvanı, bitkiyi, suyu, toprağı, havayı kirletmeye, bunlara zarar verip dünyamızı cehenneme çevirmeye devam ediyor. Gün geçmiyor ki ülkemizin herhangi bir yerinden çevre felaketi haberi, direnişi projesi haberi gelmesin. Sanki her şeyden bağımsız, ayrıcalıklı bir maden-enerji lobisi var ve bu lobi; hiçbir ülkede, kurumda, şahısta olmayan ayrıcalıklarla yetki ve gücün verdiği bir şımarıklıkla ülkemizin altını üstüne getirip talan ediyor. Sanki birbirlerine söz vermişler de 'Biz bu ülkeyi çok kısa bir sürede yaşanmaz hale getireceğiz' diye canla başla çalışıyorlar.

Aslında kanunumuz çok açık. ÇED Kanunu'na göre; su havzalarına, tarım havzalarına, ormanlara, yerleşim alanlarına, koruma alanlarına, kültür ve tabiat alanlarına ve yakınlarına çevreye zarar verecek tesisler kurulamaz çalışamaz izin verilemez. Bir de anayasamızın 56. maddesine göre herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevrenin kirlenmesini önlemek, hem devletin hem de her vatandaşın hakkı ve görevidir. Kanunlar bu kadar açık olmasına rağmen neden onca çevreye zarar veren tesis ve uygulama devam etmekte ve bunlara her gün yenileri eklenmektedir?' şeklinde konuştu.

'Neden devlet işletmiyor?'

Taşlı, sözlerini şöyle bitirdi: 'Yakın geçmişte yaşanılan çevresel kıyımların listesi uzar gider. İhtiyaçlarımızı gidermek için neden doğaya dost, zarar vermeyen tesisleri ve üretim modellerini yaygınlaştıramadık? Neden bunları açılırken hassas bir titizlikle seçerek izin vermiyoruz? Neden açılanları denetleyemiyoruz? Neden milli menfaatlerimizi korumuyoruz? Neden enerji maden alanları, adeta bir rant sektörü haline geldi? Neden kamu menfaati diyerek onlarca zararlı tesise izin veriyoruz?

Neden bu tesisleri milli kurumumuz olan Maden İşleri Genel Müdürlüğü işletmiyor? Neden devlet payı olan %2-4 gibi komik rakamlara bu tesislerin kullanımına izin veriyoruz? Daha sorulacak onlarca soru var. Geldiğimiz yer kabul edilemez, sürdürülemez nokta. Ya başıboş, sadece rant odaklı tesislere teslim olup bu dünyada cehennemi yaşayacağız ve milli coğrafi ekolojik değerlerimizin neredeyse hepsini kısa bir süre içinde kaybedeceğiz ya da başka bir yaklaşım başka bir enerji maden politikasına evrileceğiz.'

Özcan Çetin

Bakmadan Geçme