Lübbey yolu

Lübbey'i bilenleriniz vardır. Ödemiş'in kuzeyinde, Keldağ'ın eteklerinde deniz seviyesinden 500 m yükseklikte çam ağaçları arasında terkedilmiş...

Lübbey'i bilenleriniz vardır. Ödemiş'in kuzeyinde, Keldağ'ın eteklerinde deniz seviyesinden 500 m yükseklikte çam ağaçları arasında terkedilmiş bir Türkmen köyüdür. Ödemiş'e 13 km civarındadır. Mimari yapısı, tarihi ve yeşil dokusuyla köye gidenleri etkilemektedir. Köy sakinleri 35-40 yıl önce bir daha dönmemek üzere köyü tek etmişler. Şimdi köyde yaşayan birkaç kişiden başka kimse yoktur. Gidenleriniz olduğu gibi fırsat bulduğunda gitmek isteyenler de vardır. Yıllardır Ödemiş'te yaşayıp da burnunun dibinde bulunan bu garip köyden henüz haberi olmayanlar bile bulunmaktadır. Birkaç yıl önce ben iki kez gittim, gördüm. Sakin, yorgun, virane, kendi halinde sessiz bir yerleşim alanıdır. Özgün yapısı bozulmamış, kaderine terk edilmiş bir köydür. Sahip çıkılmazsa bu güne kadar zorlu doğaya direnip ayakta kalan evler de yıkılıp gidecekler.

Düne kadar köyün camisi dışında hiçbir yapı kültür varlığı sayılarak tescili yapılmamış, resmen koruma altına alınmamış kaderine terk edilmiş durumdaydı. Şimdi kültür varlığı sayılarak tescili yapılıp koruma altına alındı mı, bilemiyorum. Yerel yöneticilere bu konuda çok iş düşmektedir.

Köyü terk eden ve neden terk ettikleri tam olarak bilinmeyen köy sakinleri biraz daha yukarıda yeni bir yerleşim alanı kurmuşlar. Adı Çamyayla köyü, şimdi Ödemiş'in Çamyayla mahallesidir.

Köyü neden terk ettikleri hakkında değişik söylenceler olsa da hangisinin gerçek olduğu bilinmemektedir.

'Satılık köy', 'Terk edilmiş kartal yuvası', 'Efe ve zeybeklerin korunağı', 'Eşkıya yatağı', 'Hikyesi olan köy' gibi başlıklarla zaman zaman yerel ve ulusal medyada yer alarak adını duyurmuştur.

Kuruluşu bir Türkmen aşireti olan Aydınoğulları dönemine dayandırılır. Lüb ve Dap isminde iki bey aralarındaki anlaşmazlık yüzünden topraklarını ayırmışlar. Böylece Lübbey ve Dapbey yerleşim alanları oluşmuş. Uzun süre Aydınoğulları egemenliği altında kaldıktan sonra Osmanlı devleti egemenliği altında yaşamıştır.

Yakın gelecekte Lübbey de Birgi, Bozdağ, Gölcük ve Bademli gibi ödemiş için bir artı değer olacak; Şirinköy ve Safranbolu gibi ülke çapında çekim merkezlerinden biri olacaktır.

Ne var ki, bunu pazarlamak gerekiyor. Bu da yerel yönetimlerimize düşer. Turizm şirketleri Ödemiş'te gezilip görülecek yerler arasına Birgi, bozdağ, Gölcük ve Bademli'den sonra Lübbey'i de listelerine eklemiş ve zaman zaman geziler düzenlemektedirler.

Değişik zamanlarda fotoğraf gönüllüleri bu köye gelerek çektikleri fotoğraflarla köyün tanıtılmasına büyük katkı koymaktadırlar.

İzmir ve çevresinde oturan Edirne Erkek İlk Öğretmen Okulu mezunu arkadaşlarımla zaman zaman buluştuğumuzda sohbet anında bu köyün adı geçtiğinde merak ettiler. Görmek istediler. Kasım ayı içinde bu terkedilmiş köyü görmeye gelecekler. Ben onlara rehberlik ederek gezdireceğim. Bu nedenle 21.11.2018 Pazar günü eşimle birlikte köyü görmek için yola çıktım. Yeniceköy, Üzümlü, Ortaköy, Dere Bebekler ve Dere Uzun köyden sonra Lübbey'e varılacağını biliyorum. Biliyorum da benim gittiğim zamanki yollar değişmiş. Üstten dağların yamaçlarından yeni yollar açılmış. Tam bitmemesine rağmen yeni yol çok güzel olacak. Dere Uzun köyü geçtikten sonra yol ikiye ayrılıyor. Sapaklarda bir levha yok. Ben sola girerek epeyce bir yol aldım. Git, git yol bitmiyor. Kel dağın zirvesine yaklaştığımda yanlış yola girdiğimi fark ettim. Hanım sıkılmaya başladı. Lübbey'e varmadan dönmeye karar verdik. Belki önümüzdeki hafta bir daha gidebilirim. Yolu öğrenmem gerek. Arkadaşlarımla beraber giderken bu yol muydu, şu yol muydu ikilemine düşmemeliyim.

Büyükşehir mi, küçükşehir mi; bu yolları kim yaptıysa yol ayrımlarına lütfen birer levha koysun diyorum. Yoksa dışardan gelen birçok insan Lübbey'i bulmakta zorlanacak. Uzaklardan merak edip gelenlerin bu köyü kolayca bulmaları sağlanmalıdır. Yol ayrımlarına levhalar koymak önemsiz gibi görünse de Ödemiş turizmi için önemlidir.

Dönüş yolunda Üzümlü köyünün terkedilmiş okulunu gördüm. Durup fotoğrafını çektim. Emekli bir ilkokul öğretmeni olarak Türkiye'nin aydınlanmasına ev sahipliği yapmış bu güzelim yapıların içler acısı durumunu gördüğümde yüreğim parçalandı. Üzüldüm.

Sevgi, saygı ve mutluluklar.

Bakmadan Geçme