Kültür Merkezi'nde 18 Mart Çanakkale Zaferi etkinliği

18 Mart Çanakkale Zaferi'nin 107. yılı kapsamında Ödemiş Belediye Kültür Merkezi'nde Ödemiş 50. Yıl Ortaokulu tarafından...

18 Mart Çanakkale Zaferi'nin 107. yılı kapsamında Ödemiş Belediye Kültür Merkezi'nde Ödemiş 50. Yıl Ortaokulu tarafından hazırlanan program gerçekleştirildi.

Yapılan etkinliğe Ödemiş İlçe Kaymakamı Fatih Aksoy, Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş, Ödemiş Cumhuriyet Başsavcısı Tuğan Sarıca, Ödemiş İlçe Jandarma Komutanı Hüsnü Korkmaz, Ödemiş İlçe Emnniyet Müdürü Hasan Özge, Ödemiş İlçe Milli Eğitim Müdürü Bahattin Gengörü olmak üzere çeşitli siyasi parti ilçe başkanları ve kamu kurum ve kuruluş müdürleri ile çeşitli okul müdürleri ve öğretmenleri katıldı.

Törende bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından günün alam ve önemini anlatan konuşmayı Ödemiş 50. Yıl öğretmenlerinden Ayhan Dayan gerçekleştirdi.

Dayan konuşmasında 'Çanakkale… Çanakkale… Ah Çanakkale… İsmi yıllardır dilimizde gururlu bir ezber. Cismi yürekleri dağlayan kor bir ateş… Bugün insanlık tarihine önemli bir ibretlik belgesi olarak geçmiş, şanlı tarihimizin en kanlı savaşı Çanakkale Zaferi'nin yıldönümünü kutlarken gözlerimiz buğulu, yüreklerimiz sızılı… Üstünden tam 107 yıl geçmiş, dile kolay… Öylesine bir savaştı ki bu; şehit kanlarının sel olup aktığı; toprağın ve denizin kırmızıya boyandığı; metrekaresine 6.000 merminin düştüğü; kutsal insan bedeninin parça parça havalarda uçuştuğu; Seyit Onbaşı gibi nice kahramanların yüzlerce kiloluk top mermisini insan üstü güçler göstererek bir hamlede kaldırdığı, zaman zaman oluşan don olayları sonucu yüzlerce Mehmetçik'in siperlerinde bir heykel misali kaskatı kesildiği; kanla, canla, şanla yazılan ve yıllar boyu 'Geçilmez!' haykırışlarıyla semaya yankılanan; bugün bile her ortamda insanı hüzne boğan; gözlerimizi buğulandıran; üstünden bir asır değil bin asır geçse de asla unutulmayacak, nesilden nesile sürdürülen anlatılarıyla bütünleşen yürekli bir destandır Çanakkale… Günlerce, haftalarca, aylarca susmayan top ve tüfek seslerinin kulakları sağır edercesine yankılandığı, barut kokularının toza dumana karıştığı, şairin 'Kimi yamyam, kimi Hindu, kimi bilmem ne bela' şeklinde dizelerine yansımış, eşi benzeri görülmemiş bir insan kalabalığıdır Çanakkale. Tarihimizde, tarihin kaderini kendi ellerimizle nasıl değiştirdiğimizin, vatanın nasıl savunulacağını insanlığa ders verecek şekilde nakış nakış işleyen ve mazlum milletlere her şeyiyle örnek olan Kurtuluş Savaşı'mızın kararlı ilk adımıdır Çanakkale. Savaşın en acımasızca sürdüğü sıralarda, karşılıklı siperlerden birbirlerine yiyecek atan Türk ve Anzak askerlerinin zaman zaman aralarında ateşkes yaparak ölülerini gördükleri, bu bağlamda insanlığın savaşı bile yendiği yerdir Çanakkale. Mustafa Kemal gibi I. Dünya Savaşı sırasında yenilmeyen tek Osmanlı subayı olma gururunu yaşayan, tüm yaşamı boyunca yalnızca yedi kez ağladığı belirtilen ve buradaki topçularımız başlayınca yaşamındaki ilk gözyaşlarını döken Çanakkale gazisi, böylesine askeri deha sahibi büyük bir komutanı, bu millete kazandıran eşsiz bir anlatıdır Çanakkale. En acıklı türküleriyle, sadece Türk askerini değil, sömürgeci İngilizlerin oyunlarıyla bu cephelere sürülen Anzak askerlerini bile duygulandıran ve bugün Çanakkale sırtlarında yatan, çoğu isimsiz ve kefensiz nice kahramanımızın, gelecek nesillere gururla bıraktığı en büyük belgedir Çanakkale. Anadolu'nun dört bir yanından, çarıklı ayaklarıyla sanki bayrama gidercesine, ölümüne cepheye koşan, daha pek çoğunun bıyıkları bile terlememiş nice kahramanların, ölüm tadındaki türküsüdür Çanakkale. Onların geri dönüşlerini umutsuzca bekleşen, bağrı yanık anaların, genç yaştaki bacıların, yetim kalmaya apaçık aday minicik yavrularına derin derin bakıp, yanık yanık döktüğü ağıtlardır Çanakkale. Kurşunların hep evlatları bulduğu, vurulanların ise hep anaların olduğu büyük bir ölümsüzlük destanıdır Çanakkale. Hep derler ki Çanakkale için 'Hesapların bittiği yerde Çanakkale başladı. Ve onu hesaplamaya matematik dahi yetmedi.' O dönem savaşlarında 'Seferberlik var!' sözü duyulunca, emre amade deneyimli askerlerin akıllarına birer şimşek gibi çakan iki sözcük yankılanırmış: Açlık ve ayakkabısızdık… Siz benim 'ayakkabı' dediğime bakmayın, asıl adı çarık… İşte bu yüzdendir ki 'Seferberlik' sözü duyulur duyulmaz analar, bacılar ve kadınlar cepheye göndereceği askerinin ilk önce çarık iğnesini hazır ederlermiş. İşte o çarık iğnesini hazır edenlerden biri de büyük ninemmiş. Esi, büyük dedem İbrahim'i tam yedinci kez seferber ederken yine hazırlamış çarık iğnesini. Ve işte o gün, hazır ettiği son çarık iğnesi olmuş o iğne. Üç erkek bir kız. Toplam dört masum yavrusunu ardında bırakıp da koşmuş cepheye. Gidiş o gidiş, dönüşü olmayanlardan. Pek çok yiğit. Gözü pek şanlı askerimiz gibi Çanakkale'de kalmış büyük dedem. Geride gözü yaslı ana, baba, eş ve dört yetim yavru… Toprağa düşen binlerce vatan evladı gibi olum tadında bir türkü olmuş dillerde. Aile yakınlarımdan Yemen'de, Çanakkale'de ve Kurtuluş Savaşı'nda olmak üzere üç şehidim var. Annemin büyük amcası Yemen şehidi, ninemin kardeşi Kurtuluş Savaşı şehidi, Çanakkale Şehidi büyük dedem Karadanaoğlu İbrahim'in ismi bugün 37 şehit köylüsüyle birlikte Kayaköy Mahallemize 18 Mart 1998 tarihinde dikilen aştırmasını ve projesini bizzat yaptığım Şehitlerimiz Anıtında gururla duruyor. Ve o Çanakkale şehidi büyük dedemin acıklı yaşam hikyesi 2008 yılında İstanbul Yarımada Yayınlarının ülkemiz genelinde düzenlediği 'Çanakkale' konulu hikye yarışmasında şahsıma üçüncülük kazandırmıştı. Ne kitaplara ne de filmlere sığar Çanakkale… Sığmadı da…

'Ölümsüz bir destan'

Çanakkale… İsmini kıyamete kadar taşıyacak ölümsüz bir destan… Çanakkale… Gururlu bir gözyaşı… Çanakkale… Ölüm tadında bir türkü… Tam 107 yıl sonra bile bizlere, almasını bilene her şeyiyle bir ibrettir Çanakkale. Öyle bir gururdur ki Çanakkale; bugün Anadolu'da hangi kapıyı çalarsanız çalın, sizlere mutlaka bir ya da birkaç şehidinin isimlerini sayacaktır gözyaşları içinde. Ve ardından da yıllar yılı kuşaktan kuşağa, kulaktan kulağa aktarla gelen, o duygusal ve ölümsüz türküyü mırıldanacaktır sizlere: 'Çanakkale içinde vurdular beni…' Ve o türküyle birlikte birçok insanın gözünden, Çanakkale şehidi dedelerimizin hiç tanımadığı biz torunları olarak, tıpkı şu anda benim, senin ve de onun yaşadığı gibi tarifi olanaksız, acı ama bir o kadar da gururlu gözyaşlarına boğacaktır bizleri. Ey vatan şehitleri! Yattığınız yerlerde güller bitsin. Ruhlarınız şad olsun!'.

Ayhan Dayan'ın konuşmasının ardından program kapsamında, öğrencilerin hazırladığı Diriliş Destanı'nın gösterimi ve 18 Mart Çanakkale Zaferi kapsamında okullarda düzenlenen şiir kompozisyon dalında dereceye giren öğrencilere protokol tarafından ödüllerinin verilmesi yer aldı.

Samime Sarayköy

Bakmadan Geçme