KONUŞ-MA
İnsan hayatı boyunca nelerle karşılaşıyor, neler yaşıyor. 'Bana uğramaz, benim çok uzağımda bu' dediği durumlara bile...
İnsan hayatı boyunca nelerle karşılaşıyor, neler yaşıyor. 'Bana uğramaz, benim çok uzağımda bu' dediği durumlara bile düşebiliyor. 'Yiyemem kesinlikle' dediğini yiyebiliyor. 'Giymem asla' dediği şeyi giymek durumunda kalabiliyor. 'Ben olsam söyletmem bunu kendime' diye eleştirdiği kişinin durumunda bulabiliyor bir anda kendini. Toplumda 'büyük konuşma' diye adlandırılan kesin, keskin ifadelerden ve bu ifadeleri doğuran durumlardan bahsediyorum. Gerçek anlamda eleştirilen durumun anlamlandırılması pek de kolay değil ve insan bazı şeyleri yaşamadan tam manasıyla empati yapamıyor galiba. Duygudaşlık dediğimiz durum benzer olaylar yaşanmadan gerçek anlamda oluşmuyor. Bizzat işin içinde o şartlara tecrübe etmek gerekiyor durumu kavramak ve anlamlandırabilmek için.
İnsanlar konuşuyor, hep konuşuyor ve çok konuşuyor. Bildiğine de bilmediğine de. Uzaktan değer biçip, yargılayabiliyor, ahkam kesebiliyor. Hep diyoruz ya her zaman görünen, gördüğümüzü zannettiğimiz, gerçeğin kendisi değildir. Gerçek bizim zannettiğimizden çok farklı olabilir. Çıkarım yapmak için aceleci olmamak gerekir. Karar verirken sağduyulu davranmak önceliğimiz olmalıdır. Ve düşüncelerimizi başkalarına aktarırken de gerçekten emin değilsek varsayımlarımızla konuşmamak gerekir. Bizim düşüncemiz, savımız gerçekmiş gibi algılanabililir. Durum gerçekten bizim zannettiğimiz gibi değilse yaptığımız yorumlar karışıklığa sebebiyet verebilir. Bu da yanlış değerlendirmelere yol açıp işi çıkmaza sokabilir. Sözün özü, konuşuyorsan doğruyu konuş, değilse sus.
incitme
terazi hassas
incir çekirdeği
arşa çıkarır kefeyi
yere indirir
söz
ağır
sözcükler ağdalı
uzadıkça muhabbet
artıyor karanlık
kuytularda
baş kaldırıyor
kopmadan iç sularında fırtına
sus…