Kimse Yokken Biraz Gıybet Yapalım! -2

Kaldığımız yerden devam ediyorum. Konumuz neydi, kısaca hatırlayalım mı? Gerçi herkes bayram tatilinden dönmüştür ama olsun...

Kaldığımız yerden devam ediyorum. Konumuz neydi, kısaca hatırlayalım mı? Gerçi herkes bayram tatilinden dönmüştür ama olsun bizlerden rehaveti anca üç günde çıkar biliyorsunuz. O halde yine biz bizeyiz. Gıybete devam (!)

Eskiden kellifelli ağabeyler ya söz vermezler ya lafı doğrudan söylerler ya da söz verirlerse de muhakkak ki yerine getirirlerdi. Ödemişin bu duruma gelişindeki en büyük etken ve de ne gerekiyorsa da hazır kıta bekleyenler arasında olduğunu da söyleme(leri)si beni sevdiğim şehrin tanımadığım insanları hakkında zaman zaman umutlandırıyor(du)

Ve bendeniz, kellifelli ağabeylere diyorum ki; bakınız şu an da, ülkenin gidişatı da, şehrin durumu da puslu görünüyor. Gelin hep birlikte imece usulü şehrimizi tekrar oniki ay paranın döndüğü, insanların refah içinde yaşadığı örnek bir ilçe haline getirelim.

'büyük konuşuyorum'

Ben belediye başkanı olsaydım eğer; bu göreve soyunmuşsam ve ezici farkla insanlar beni bu makama tekrar getirmişlerse, yoruldum demeye, geçmişten gelen sıkıntı büyük diye vahlanmaya, kimse kırılmasın diye kendi beynimden ödün vermez, zaman harcamaz, aylarca gelen geçene tebrik için kendimi öptürmeyi de asla kabul etmezdim.

Zaman icraat zamanı. İlçenin çok mu borcu var? Toplardım ilçenin kalburüstü kellifelli adamlarını, her firma kendine en az beş badi firma bulsun ve şehirce topyekün kampanya ile en önce belediyeyi rahatlatırdım. Çünkü şehrine yatırım yapabilmesi için, gelen projelere cevap verebilmesi için önce kendi geniş bir alanda oynayabilme kabiliyetine sahip olmalı. 'sormuşlar geline niye oynamıyorsun diye, yerim dar demiş'!

Bakınız zaman kötüye gidiyor. Ödemişin, yüzyıllık futbol takımı Fenerbahçe'den eksiği mi var? Durumları finansal yönden o kadar kötüydü ki, çıktılar bir televizyon kanalına iki gece yardım kampanyası düzenlediler. Bellerini ummadıkları şekilde kısa sürede düzelttiler.

Peki biz! Aslında koca bir tarih şehriyiz. (ki bunları söyleyecek belki de son kişiyim ben) Camileri, doğası, yaylaları, köyleri, el emekleri, insanların yerel konuşma dilinden tutun da, pazarlarına kadar. Ama anladığım o ki elimizdeki kıymeti biliyoruz. Ne de bunun için çaba sarf ediyoruz. Duyduğum şu ki; Zaman içinde uğraşanların bile umutları tükenmiş ve maalesef umutlarını tüketmek için ego savaşları bile oynanmış. Yapmayın artık, şehrin enerjisini ruhunu öldürmeyin.

'hiç'ten bütün'e'

Sevgili Ödemişli kardeşlerim; gelin birlikte, üç lira beş lira ne olursa olsun. Herkes elini cebine atsın. Kimi emeği ile kimi parası ile kimi de dostları ile destek olsunlar. Zira şehir bizim, belediye bizim. Ben tekrar söylüyorum. Şahsım ya da kurumum adına zaten projeler verdik. Ama yok sizlerin aklına gelen projeler vardır, onların da takipçisi olun derseniz onu da oluruz. Çünkü şehir kazanırsa hepimiz kazanırız. Şehrin basın medya ekiplerini bir havuzda toplayıp çalışmaları tez zamanda hızlandırmamız gerekiyor. Ama kalkıp da hiçbir emeği geçmeyen insanlara yataklık ne yaptırırım ne de yapılmasına izin veririm. Dış ajanslarla çalışan muhabir arkadaşlarımız var, şehrimizi tanıtmak, bunlarla ilgili belgeseller çekmek, canlı yayınlarla her bir etkinliği duyurmak bizlerin işi. Sizler sadece artık sistemi kurunuz bir disipline olunuz ve topyekün enerji ve inançla birlikte hareket edelim. DERİM!

Ha bu arada yerel basın olarak kimler var? Küçükmenderes Gazetesi ve küçük ölçekli diğer bir gazete ve ulusal ajanslara haber servis eden bir iki arkadaş.

Peki, Ödemişin televizyonu var mı? Artık var. Gelin diyoruz, bu televizyon hepinizin, birlikte yayınlar yapalım, şehrimizi tanıtalım, birlikte kazanalım.

Şehrimize, enerji ve ruh katmaya bizler hazırız ya siz?

Tanrı, beynindekini yüreğinin sevgi odacıklarında güzelleştirip, kelamını şiir tadına dönüştüren insanlarla karşılaştırsın inşallah.

Sevgiler

Bakmadan Geçme