Kimse Yokken Biraz Gıybet Yapalım! -1
Özel firmalarda çalışanların bayramı bitirdiği, Devlet Kurumlarındakilerin bayram tatiline devam ettiği Haziranın yedisinden herkese Merhaba! Bugün...
Özel firmalarda çalışanların bayramı bitirdiği, Devlet Kurumlarındakilerin bayram tatiline devam ettiği Haziranın yedisinden herkese Merhaba! Bugün hazır kimseler yokken şehirdeki bazı kişilerle ilgili biraz gıybet yapalım ne dersiniz? Ha isim verir miyim? onu da bilemem ki, yazının heyecanına kapılıp, kim bilir birilerini deşifre de edebilirim(!)
Eskiden kellifelli (tabiri mazur görün, ne demek istediğimi daha iyi anlatmak adına yazmak istedim) ağabeylerin (!) sözleri çok kıymetliydi. Çünkü ya söz vermezler ya lafı doğrudan söylerler ya da söz verirlerse de muhakkak ki yerine getirirlerdi. Şehrimizin hatırı sayılır tek medyası olarak, şimdilerde bazı iş konuları için böyle şahıslarla birebir görüşme ve iş bitirme adına sohbetlerim oluyor. Aman da aman bir görseniz, o ağabeyler buraların sahipleri, hatta Ödemişin bu duruma gelişindeki en büyük etken ve de ne gerekiyorsa da hazır kıta bekleyenler arasında olduğunu da söyleme(leri)si beni sevdiğim şehrin tanımadığım insanları hakkında zaman zaman umutlandırıyor(du)
Sevgili okuyucu hatta şöyle bir arkadaşa bakıp çıkacağım edasıyla köşeme uğrayıp bir çırpıda arka sayfaya geçen dostlarım, konu ne olabilir? Elbette Ödemişin gelişmesi ve ruhunu koruyarak değişime ayak uydurmasını sağlamaya çalışmamızdır. Bunu yaparken de şehrin dışarıdan para akışını hızlandırmak ve üç günlük dünyada paylaşarak ve yan yana durarak güzellikleri ortaklaşa yaşamaktır.
Bazen yazılarımın satır aralarına sıkıştırıyorum isteklerimizi (bunların nedeni; şehrin gelişmesi ve köy havasından çıkmasından daha çok para girdisini artırmak adına yaptığım manevralardır.).
Her neyse! kaldığım yerden devam edeyim; Bazı kellifelli ağabeylere diyorum ki; bakınız şu an da yerel basın olarak Küçükmenderes Gazetesi ve küçük ölçekli diğer bir gazete var. Ve peki Ödemişin televizyonu var mı? 'Hayır'ken son 6 aydır artık 'Evet'e döndük biliyorsunuz. Ha bunun ilk üç ayını kurulum ve kaynaşma diyelim ama son üç aydır muazzam ekiple (iş çıkarma performansları olarak bahsediyorum) çok güzel işlere imza atmaya başladık. Şükürler olsun!
Kiminle ne konuşuyorsam, bu ister üst düzey insanlar, ister şehri yönetenler ve isterse esnaf olsun, 'sizi ailecenek severek izliyoruz'u (!) daha dedirtemesek de belli ki aralarında, yaptıklarımızdan gurur duyanlar da mevcut. Ama zaman içinde bizimle yol almak isteyenler de hatta biz keşke size daha önce kol kanat gerseydik diyenler de olacak. Eminim. Biliyorum. Çünkü ben Karadenizli inat biriyim.
Başarı ve olumlu değişimi paylaşmak noktasında, inanmadığım hiçbir alanda olmadım. Ve velevki istediğimiz olmadı, sadece vazgeçmeden ısrarla denemiş olmamız bile bütün çalışan arkadaşlarımı yürekli ve mücadeleci biri yapar ki, hayat da zaten böyle değil midir? Mücadele ettiğinde istediğin sonucu alamasan bile, akşamları yatağa yattığında ruhun özgür ve vazgeçmeden denemenin haklı gururunu yaşarsın.
Bencilliğin, egonun ve ataletin insanları ağına aldığı bu zamanda koca bir şehri ve 99 köyünü değişime sokmak adına ondört deli insan sadece biraz kolumuzdan tutulup ayağa kaldırılmak ve de yapılan her yeniliği şehre armağan etmek istiyoruz. Ve kendi hayalini bizlere öyle güzel geçirmiş ki başımızdaki koca bedenli güzel yürekli adam; hepimiz daha fazla ne olabilir, daha fazla ne yapabilirizin peşindeyiz.
İşte bu noktada bizlerin desteğe ve kolumuzun altına girip kaldırılmaya ihtiyacımız var. Çünkü biz tek başımıza 'Hiç'iz. Oysa biri beş, beşi on, onu yüz yaparsak, şehrimizi tanımayan, görmek için can atmayan hiçbir Dünyalı kalmayacak düşüncesindeyim. Bu da önce şehre sistem kurmakla olur. Yönetenlerin sistem ve disiplinli olması. Hatır gönül işlerini bırakması. Kime ayıp olurdan daha çok şehrin dizaynı, gelişimi, tanıtımı için liyakat sahibi insanlarla çalışılması ama bir an önce sistemi kurup topyekün çalışılması gerekmektedir.
Peki, bizim isteğimiz ne ve kimlerin gıybetini yapacağız? Bunu da hafta başındaki yazımda iyice ortaya koyalım (!)
Tanrı, beynindekini yüreğinin sevgi odacıklarında güzelleştirip, kelamını şiir tadına dönüştüren insanlarla karşılaştırsın inşallah.
Sevgiler