Kilisede kılınmayan namaz
Miladi 638 yılında İslam orduları, Kudüs'e ulaştığında Bizans İmparatorluğu'nun siyasi ve dini temsilcisi Patrik (Ortodoks ve...
Miladi 638 yılında İslam orduları, Kudüs'e ulaştığında Bizans İmparatorluğu'nun siyasi ve dini temsilcisi Patrik (Ortodoks ve doğu kiliselerinin başı), İslam ordusunun komutanı Ebu Ubeyde bin Cerrah'a haber yollar: 'Bu kutsal şehri ancak Halife Ömer'e bizzat teslim edebilirim' der.
Mesajı alan Hz. Ömer, sahabenin büyükleriyle istişare eder ve yanına Zübeyr bin Avvam, Ubade bin Samit ve Abbas bin Abdulmuttalib'i de alarak Kudüs'e doğru yola çıkar. Hz. Ömer ve beraberindeki heyet, Şam sınırında Başkomutan Ebu Ubeyde ve askerleri tarafından törenle karşılanır.
Yanındakiler, Kudüs'e girişi sırasında heybetli görünsün diye beyaz elbise giymesini teklif edince Hz. Ömer, bu teklifi kibarca reddeder. Medine'den bu yana dinlendirerek bindiği kırmızı kızıl devesini heybetli ve güzel bir atla değiştirme teklifini kıramaz… Ancak ata biner binmez iner ve yanındakilere: 'Hemen bana kızıl devemi getirin. Bu ata binmek bana değişik bir duygu hissettirdi, nefsimin buna alışmasından korktum!' der.
Şehrin teslim alınmasında Patrik ile Hz. Ömer arasında tarihe 'Ömer Anlaşması' olarak geçen bir anlaşma imzalanır… Halid bin Velid, Abdurrahman bin Avf, Amr bin As ve Muaviye bin Ebu Sufyan'ın hazır bulunduğu anlaşmada şartlar şöyledir:
- Kudüs'teki Hıristiyanların canları, malları, kiliseleri ve haçları güvence altındadır.
- Hıristiyanların mabetleri kamulaştırılıp iskana açılamayacak ve yıkılmayacaktır.
- Hıristiyanlar, dini inançları sebebiyle hor görülmeyecek, dinlerini değiştirmesi için zorlanmayacaktır.
- Kudüs'e Hıristiyanlarla birlikte Yahudiler hiçbir şekilde iskan edilmeyecektir.
- Kudüs halkı, diğer şehirlerdeki zımmiler(İslam devletinin topraklarında ve korumasında olan diğer milletler) gibi cizye vereceklerdir.
- Kudüs'te bulunan Bizanslılar, gitmek istedikleri takdirde diledikleri yere emniyet içinde ulaştırılacaklardır.
- Kudüs halkından Bizanslılarla birlikte gitmek isteyen olursa onlar da istedikleri yere gitmekte özgürdür; emniyet içinde onlar da yerlerine ulaştırılacaktır.
Şehrin anahtarlarının Hz. Ömer tarafından teslim alınmasından sonra Patrik, Hz. Ömer ve beraberindekileri Hıristiyanlar için Kudüs'teki en önemli eser olan Kıyame Kilisesi'ne götürür. Burası, Hıristiyanlarca Hz. İsa'nın çarmıha gerildikten sonra gömülüp gökyüzüne yükseldiğine inanılan yer kabul edilmektedir.
Patrik, Hz. Ömer'i kiliseyi gezdirirken namaz vakti girer… Heyet, halen kilisenin içinde olduğundan Halife namaz kılmak için dışarı çıkmaya yönelince Patrik, Kudüs'ün yeni hakimine bir jestte bulunur: 'Efendim, ibadetinizi kilisemizde yerine getirmenizden onur duyacağız'.
Patriğin sözlerine gülümseyen Hz. Ömer, bu teklifi kabul etmez… Patrik, namaz için gerekenlerden biri olan temizlik şartının kilisede mevcut olup kilisenin temiz olduğunu söyleyince Hz. Ömer, yine tebessümle şu tarihi cevabını verir: 'Eğer ben burada namaz kılarsam benden sonra gelecek olan Müslümanlar, bunu gerekçe göstererek kiliseyi sizin elinizden alıp zorla camiye çevirebilirler.'
Hz. Ömer, müsaade alarak kilisenin bahçesinin dışında bulunan mezarlık yanında vakit namazını eda eder… Tarihin garip bir cilvesidir ki seneler sonra 1193 yılında Selahaddin Eyyubi'nin oğlu tarafından tam da Hz. Ömer'in namaz kıldığı noktaya bir cami inşa edilir… Cami, bugün de aynı noktada yer almaktadır…
Evet, Hz. Ömer'in insaniyeti ve İslamiyet'i… Daha huzurlu bir dünya için gerekenlerden biri olsa gerek… Nur içinde yatsın…