Kazanırken aynı emek, harcarken başka yemek

yeniizmir.com’dan Afranur Şimşek’in haberine göre Türkiye gündemini meşgul eden zam görüşmeleri kaldığı yerden devam ederken tüketicinin...

yeniizmir.com'dan Afranur Şimşek'in haberine göre

Türkiye gündemini meşgul eden zam görüşmeleri kaldığı yerden devam ederken tüketicinin yaşam maliyetleri günden güne artıyor. Genel seçimlerin ardından yükselişe geçen dolar ve euro halkın yaşamsal ihtiyaçları için gerçekleştirmek zorunda olduğu harcamanın miktarını ikiye katlarken, çalışanlar ayın sonuna yetişmeyen maaşlardan, işverenler ise yükselen çalışan maliyetlerinden şikayetçi. Üreticiler artan hammadde fiyatlarına yetişemezken üretimin azalması market raflarından boş buzdolaplarına yansıyor. Peki Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) paylaştığı 2023 Ocak ayına ait verilere göre Türkiye'de faal olarak çalışmakta olan 14 milyon 625 bin 242 kişinin üretmekte olduğu '+' değer nereye gidiyor?

Tüketilen hizmet ve malların satış fiyatı serbest piyasa ekonomisinin tanımış olduğu hak ile bölge bölge değişiklik gösteriyor. Birbirinden birkaç sokak uzak işletmeler ve hatta birine komşu durumdaki ticarethanelerde bile radikal fiyat farkları göze çarpıyor. Üretici ve esnaf gözünden değerlendirilen durumda bunun sebebi, dükkan kiraları, tedarik için ödenen fatura, temel gider kalemleri olarak çeşitlendirilebiliyor.  Aynı şehrin içinde yer alan iki ayrı semtte yaşamın maliyeti kendini ikiye katlayabiliyor. Hatta zincir marketler, holding yönetimi ile idari kararları alınan ve sabit fiyat politikası yürüttüğü yanılgısı toplumda yaygın olan  mağazaların satış fiyatları bölgelere göre değişiklik gösteriyor.

Bununla birlikte yaşam maliyetlerinin hesaplanması ile belirlenen asgari ücret ve maaş zamları, kimi şehirler için nispeten konforlu bir yaşam fırsatı sunarken, diğerlerinde geçimini sağlamaya çalışan kişiler gerçek bir yaşam mücadelesi sergiliyor.

Alırken denk harcarken yer yer değişiyor

Ülke ekonomisinin değerlendirmesinde bir ortalama tutturma düsturu çok sayıda vatandaşı geçim derdine düşürüyor. Nüfus yoğunluğu yüksek olan büyük şehirlerde ya da büyük şehirlere yakınlığı ile şehir merkezinde yaşamayı tercih etmeyen kişilerin yaşadığı İstanbul, İzmir, Ankara, Yalova, Bursa ve benzeri illerde yaşayan vatandaşlar temel barınma, beslenme, ulaşım, giyinme gibi ihtiyaçlarını karşılamak için yüksek bedeller ödemek zorunda kalıyor. Aynı miktarda zam ve maaş alan ve Türkiye'nin çok daha hesaplı illerinde yaşayan insanlar yaşam standartlarını daha yüksek tutma fırsatı bulabiliyor.

Kars şehir merkezinde ev açmanın maliyeti İzmir'de ev açmanın maliyetinden yarı yarıya daha düşük.  Yakıt ve elektrik gibi kalemler şehirler arasında daha az fark etse de tatil beldeleri ile turizmden uzak bölgeler arasında bulunan yaşam koşulları farklılığı ,daha düşük nüfus yoğunluğuna sahip olan kentleri cazip hale getiriyor. Bununla birlikte bu kentlerde istihdam edilebilirlik oranı hala çok düşük.  Yaşamsal ihtiyaçların karşılanması için gereken maddi miktarın ortalama yolu ile hesaplanması bu sebeple çok sayıda kişinin mağduriyet yaşamasına sebep oluyor. 19 meridyen, 81 ilden oluşan ve il başına düşen nüfus dağılımı eşit olmayan bir ülkede ortalamalar hayatta kalabilmenin formülünü vatandaşa sunmuyor.

Bakmadan Geçme