KARARINDA

'Bugünü kontrol altına almak, geleceği kontrol altına almak demektir.' Gerçekten her şey kontrol altına mı alınmalı?...

'Bugünü kontrol altına almak, geleceği kontrol altına almak demektir.' Gerçekten her şey kontrol altına mı alınmalı? Fazlaca kontrol etme mekanizması, denetleme ve yapılandırma gerekli mi? Bu fazla baskıya ve yapılabilecekler üzerinde sınırların oluşmasına neden olmaz mı? Doğal sürecin işleyişine ket vurmaz mı? Elbette işin aşırıya kaçırılması boyutundan bahsediyorum. Her daim her yapılanı kontrol altında tutmaya çalışmak bir an gelip işin çığırından çıkmasına ve yapılanın aksine dönmesine neden olabilir.

Bazen işleri oluruna bırakmak, akışta kalıp olanı yaşamak, deneyimlemek daha güzel, daha anlamlı ve daha rahatlatıcı olabilir.  Sürekli kontrol yasak algısına neden olabileceği gibi yasaklar da yasağın delinmesi dürtüsünü tetikleyebilir. Yani bu konuda da ölçüyü kaçırmamak gerekir. Düşünün sürekli çocuğunu denetleyen, kontrol eden ve sıkça eleştiren -hatta sesini yükselterek kızan- bir anne var. Kendine göre doğruyu yapıyor ancak çocuk üzerinde aşırı derecede baskı oluşturuyor. Annenin bu tavrı nasıl bir sonuç doğurur? Herhalde zamanla duyarsızlaşan ve yapıcı uyarılara bile aldırmayan, sadece tepki için yapılanları dikkate almayıp annesini üzecek davranışlar sergileyen bir çocuk ortaya çıkabilir.

Bu durum günlük yaşantıdaki her alan ve konu için geçerli. Sadece başkalarına karşı değil kendi yaptıklarımız üzerinde, kendimize karşı olan düşünce ve yaklaşımımız da durumumuza etki ediyor ve yaşadıklarımızın sonucu belirliyor. Gereğini yapıp, gerektiğinde müdahale edip, gerisini süreçte anlamlandırmak daha doğal olanı. Aynı zamanda stres ve kaygıyı aza indirgeme açısından da önemli…

 

donmuş nehirler üzerinde
iz sürmek

kırılma
çıtırtıda yaşamak korkuyu

hemhal olmak

hemhal

doğmak yeniden

korkunun içinden

korkmadan yol almak

 

beyazın aydınlığı

körelen gözlerde

gözler yeni izlerde

yitirmek gerçeği

güneşin altında…

Bakmadan Geçme