Kadına Şiddete ve Çocuk İstismarına Hayır
Ödemiş'te Eğitim-Sen ve Eğitim-İş öncülüğünde, 'Kadına Şiddete ve Çocuk İstismarına Hayır' eylemi düzenlendi. Eyleme çok sayıda liseli genç ile ödemişli vatandaşlar katıldı. Ayrıca kitle örgütü temsilcileri ile Ödemiş Belediyesi Başkanı Mustafa Turan da eyleme katılarak destek verdi.
Ulus Meydanı'ndan Hükümet Konağına yapılan yürüyüşün ardından basın açıklaması gerçekleştirildi.
Eğitim-İş adına söz alan Gülçin Gürdal; kadınların ve çocukların yaşam hakkını savunmak, şiddeti durdurmak ve daha eşit bir toplum inşa etmek için hep birlikte mücadele etmeye devam edeceklerini dile getirerek, "Şiddete karşı susmayacağız. Kadınlar özgürleşene, çocuklar güvenle büyüyene kadar mücadelemiz sürecek" dedi.
Çocuklara Yönelik Her Türlü Şiddet Arttı
Eğitim Sen adına söz alan Umut Avcı da; Adalet Bakanlığının Nisan 2024'te yayınladığı Adalet İstatistikleri 2023 raporuna göre 2015-2023 yılları arasında "çocukların cinsel istismarı" suçuna ilişkin açılan dosya endeksinin yüzde 94 arttığını belirterek, "Çocuklar çoğunlukla yakınları, tanıdıkları tarafından istismar ediliyor ve katlediliyor. Ölüm sebepleri ağırlıklı olarak istismar ve aile içi şiddet. Biz medyada görünür olabilenlerden haberdar olabiliyoruz. Sesini duyuramayan daha kaç çocuk istismar edildi, kaçırıldı, satıldı, evlendirildi? Daha kaç çocuğun yaşamı iktidarın iyi halini gördüğü, haksız tahrik indirimi ile ödüllendirdiği faillerin elinde yok olmuş ve olmakta? Narin'in katledilişi ciğerimizi dağlarken kaç çocuğun daha haberine dayanabiliriz?" dedi.
Avcı, "Eğitim Sen ve Eğitim İş olarak çağrıcısı olduğumuz bu eylem ile sesimiz Türkiye'nin dört bir yanında şiddete hayır diyen yüzbinlerin sesine katılsın" diyerek kadın cinayetlerine karşı mücadeleye devam edeceklerini belirtti.
Temsilciler tarafından yapılan açıklamada şunlar yer aldı:
Kadın Cinayetleri Ve Çocuk İstismarına Sessiz Kalmayacağız!
Bedriye Işık, Sonay Öztürk Aslan, Ayşenur Halil, İkbal Uzuner, Zehra Gün, Gülfer Öter, Sibel Aygan... Bu isimler, son bir hafta içinde erkek şiddetiyle aramızdan koparılan kadınlardan yalnızca birkaçı. Kadınlar, her gün sistematik bir şiddet sarmalının içine itiliyor; evde, sokakta, işyerlerinde türlü vahşetle karşı karşıya kalıyorlar. Bu kanlı tabloyu yaratan ise yalnızca şiddet failleri değil; aynı zamanda cezasızlık politikalarını sürdürerek failleri koruyan, kadınları ve çocukları savunmasız bırakan sistemdir.
2024 yılının Eylül ayında 34 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 20 kadın ise şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Yılın ilk dokuz ayında ise 292 kadın cinayeti kayıtlara geçti. Ancak bu sadece buzdağının görünen yüzü. Bir yanda sokakta cinsel saldırıya uğrayan kadınlar varken, diğer yanda faillerin kısa sürede serbest bırakıldığına şahit oluyoruz. Bu acı gerçek, iktidarın yıllardır göz ardı ettiği, hatta zaman zaman körüklediği bir toplumsal yara haline gelmiştir.
Aynı acı tablo, çocuklar için de geçerlidir. Narin Güran… 8 yaşında, cıvıl cıvıl bir çocuktu. Tam 19 gün boyunca kayıp olan Narin'in cansız bedeni, hepimizi kahreden bir sonla bulundu. Peki, bir çocuk nasıl olur da bu kadar savunmasız bırakılır? Cezasızlık politikaları, sistematik ihmal, denetimsizlik; çocuklarımızın güvende olmadığı bir düzeni yarattı. İstismarın, ihmalin kurbanı haline getirilen çocukların acısı, hepimizin vicdanını sızlatmaya devam ediyor. Bu toplum, çocuklarına güvenli bir gelecek sunamaz hale gelmişken, "adalet" kavramı nasıl anlamını yitirmez?
Kadınların ve çocukların her an, her yerde şiddete maruz kalma tehlikesiyle yaşadıkları bir toplumda, hukukun üstünlüğünden, adaletten söz edilemez. Yıllardır süregelen cezasızlık politikaları, failleri cesaretlendirmekte ve bu vahşetin önünü açmaktadır. Kadına ve çocuğa yönelik şiddeti durdurmak için artık güçlü bir sesle "Yeter!" demeliyiz. Şiddete karşı durmak, kadınların ve çocukların hayatlarını karartan bu vahşeti sonlandırmak için herkesin sorumluluğu var. Devletin en üst kademesinden yerel yönetimlere, yargıdan sivil toplum örgütlerine kadar herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Yasal süreçlerin yetersizliği, faillerin serbest bırakılması ve caydırıcı cezaların uygulanmaması kabul edilemez. Kadın katillerine ve çocuk istismarcılarına uygulanan haksız tahrik indirimleri ve diğer hafifletici sebepler ortadan kaldırılmalıdır.
Kadınları ve çocukları korumak yerine onları bir tehdit olarak gören ve İstanbul Sözleşmesi'nden çekilerek bu şiddeti teşvik eden siyasi iktidar, kadına ve çocuğa yönelik saldırıların artışına zemin hazırlamıştır.
Daha kaç kadın ve çocuğu bu şiddete kurban vereceğiz? Kaç hayat daha yarım kalacak? Daha kaç aile, bir evladını, bir kardeşini, bir arkadaşını şiddete kurban verecek? Artık daha fazla bekleyemeyiz! Kadınların ve çocukların güvenle ve huzur içinde yaşadığı bir toplum için harekete geçme zamanı çoktan gelmiştir.
Kadına ve çocuğa yönelik şiddetin kökten sona ermesi için toplumsal bilinci artırmalı, devlet mekanizmalarını etkin şekilde çalıştırmalı ve caydırıcı cezaları ivedilikle uygulamalıyız. Bu mücadele, sadece kadınların ve çocukların değil, insanlık onurunu savunan herkesin mücadelesidir.
Kadınların ve çocukların yaşam hakkını savunmak, şiddeti durdurmak ve daha eşit bir toplum inşa etmek için hep birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.
Şiddete karşı susmayacağız! Kadınlar özgürleşene, çocuklar güvenle büyüyene kadar mücadelemiz sürecek!
Ödemiş Belediye Başkanı Mustafa Turan düzenlenen program sonrası şunları söyledi:
“Şiddeti durdur” demek için seslerini yükselten Ödemişli kadınlarımızla omuz omuza yürüdük. “Yasalar eksiksiz uygulansın artık daha fazla canımız yanmasın” .