JEOFİZİK MÜHENDİSİ ERTUĞRUL BASMA TV9 İZMİR'E KONUŞTU
Ödemiş'te Jeofizik konusunda en yetkin kişilerden biri olan Jeofizik Mühendisi Ertuğrul Basma yaşanan deprem felaketi sonrasında...
Ödemiş'te Jeofizik konusunda en yetkin kişilerden biri olan Jeofizik Mühendisi Ertuğrul Basma yaşanan deprem felaketi sonrasında şunları anlattı:
Jeo yer demek, fizik yer fiziği, mühendislik zaten hesap uzmanlığı demektir, hendeseden geliyor mühendisi . Jeofizik mühendisliği yer altındaki aletsel olarak tüm
ölçülerle uğraşan bir bilim dalı. Bunlar nedir? Örnek olarak sismik cihazlar vardır,
grafiti cihazları vardır, manyetik cihazlar vardır. Bu cihazlarla yer altını görüntülersiniz, örneklersiniz ve daha sonra bunu bir rapor haline getirir,
sunarsınız. jeofizik mühendisliği tamamen bir arama mühendisliğidir, yeraltı arama
mühendisliği.
Uygulamada nerelerde kullanıyoruz?
Şimdi konumuz da deprem olduğuna göre şimdi binalar yapılıyor. Damdır, evdir, fabrikadır, camidir, hastanedir… Bütün bu yapıların tamamında yapılmadan önce zeminin tüm dinamik parametrelerini hesaplayan bir bilim dalı jeofizik mühendisliği. Zemin etütleri yapılır ve inşaat mühendisine sunulur ve inşaat mühendisi oradaki
parametreleri alarak bu binanın depreme daha dayanıklı olması için ona göre bina yapar. Yani zemine göre bina yapılır.
Depreme dayanıklı bina yapmanın ön koşulu zemin etütü yaptırmaktır.
1999 yılındaki depremden sonra 2 Eylül 1999 tarihinde zemin etüt kanunu çıktı. Bunu jeoloji mühendisi ve jeofizik mühendisi ortaklaşa bir çalışma ile yapıyorlar. Şu anda yeni yapılan bütün binaların 99 yılı eylül ayından sonra çıkan bu kanuna göre yapılıyor.
Ödemiş'te ya da Küçük Menderes Havzasında fay hattı var mı?
Ödemiş'te aktif bir fay hattı yok ama fay hattı var mı, evet var. Şimdi bindirme fay dediğimiz faylar var. Bu bindirme fayının bir tanesi bugün Bozdağ Kırk oluk dediğimiz ve Kırk oluktan Çam yayla istikametine doğru bir bindirme fayı var. Bu MTA'nın haritalarında da var AFAD'ın haritalarında da var. Ama aktif bir fay dediğinizde aktif bir fayımız yok. Ama şunu şöyle bilelim. Bir fayın olduğu bölgede oluşacak olan depremin etkisi 400 – 500 kilometreye kadar çıkabiliyor etkisi. Bugün İstanbul'da olan bir depremi veya Ankara'da olan bir depremi siz burada bile hissedebilirsiniz. Balıkesir'de olan bir depremi hissedersiniz, Seferihisar'da olan biri depremi hissedersiniz. Sonuçta bugün İzmir'le aramız 100 kilometre Seferihisar'la aramız 150 km ama depremi burada hissedersiniz. Depremin olduğu noktada dairesel olarak depremin etkisi vardır. Yani şimdi Alaşehir, Salihli arasındaki aktif bir fayda oluşacak
bir depremin Ödemiş'e bir etkisi vardır. Arada dağ olmasının avantajı vardır.
Ödemiş alüvyon zemin üzerine kurulan bir şehrimiz. Gölcük, Bozdağ ve Aydın dağlarının arasında kalan çöküntü ovasıdır Ödemiş. Ödemiş Ovası olarak eğer inşaatları sağlam bir şekilde yaptınız, betonu çimentosunu ona göre kullandınız, usta sulamasını iyi yaptı ise korkulacak hiçbir bir şey yok. Zemin olarak kötüyüz ama her zemine inşaat yapabiliriz. Bugün denizin içine inşaatlar yapılıyor. Deniz kazıkları çakılıyor ve limanlar yapılıyor. Ödemiş'in avantajı şu binaların çoğu 4 katlı. Zeminden
dolayı kuşkulanmayın. Sadece binanızın o zemine uygun yapılıp yapılmadığını
düşünün. İnsanlar bir şey alırken markasına bakıyor, kalitesine bakıyor, araştırıyor. Evi alırken ise betonuna, çimentosuna ve projesine bakmıyor. Fayansına, mobilyasına, laminantına bakıyor.
Deprem yönetmeliğine uygun olarak yapılmıştır
denmesi yeterli değil.
Ödemiş Belediyesi imar müdürlüğüne gidip ben bu projeyi görmek istiyorum deyip oradan daha geniş bilgi alabilirler. Yeni yönetmeliklerde bina kimlik kartı çıktı. Artık kimlik kartında bulunan karekod ile her türlü bilgiye ulaşabiliyorsunuz.
Son zamanlarda halk arasında şu yaygınlaştı yeni betonlarda artık betonu sulamaya gerek yok. Öyle bir şey yok. Beton döküldükten hemen sonra sulamaya başlanır
ve devamlı sulayacaksınız, sulanarak betonlaşacak. Burada bizim kamu kuruluşlarının da bazı yapacağı şeyler vardır. İZSU inşaatlar için abone paralarını çok
yüksek miktarda tutuyor. İnşaatlardan su parası alınmaması lazım alınacaksa da çok cüzi bir miktar alınması lazım. Bu yüksek gelebilecek su parası nedeniyle betonların sulanması ihmal edilebilir. İnşaatlarda çalışacak ustaların kaliteli olması lazım ve bu ustaların dönem dönem eğitilmesi lazım. Her geçen gün İnşaat piyasasında kalite ve teknoloji değişiyor. Mesela benim şu anda şöyle bir düşüncem var. Bugün 11 ilimizi kapsayan iki tane büyük bir deprem, arkasından bir sürü artçı depremler yaşandı ve Ödorada her ilde her ilçede yıkılan binalardan bir tanesinin kaldırılmaması taraftarıyım. Etrafını çevirelim, her inşaat mühendisi ,jeoloji mühendisi , jeofizik mühendisi oraya gidip ben gittim bu yeri gördüm diye sertifika alması lazım. İşte o zaman insan hayatı önem kazanacaktır.
Ödemiş çok büyük bir deprem görmedi. En büyük deprem 1928'de Torbalı'da olan depremdir. 16 ölü 50 yaralı şeklinde kayıtlarda geçiyor. Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözü var. Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır. Şimdi siz bugün eviniz sağlam olsun, iş yeriniz sağlam olsun. Bugün bir berbere gidersiniz berberde yakalanırsınız depreme, terziye gidersiniz terzide yakalanırsınız, hastaneye gidersiniz hastanede yakalanırsınız, camiye gidersiniz camide yakalanırsınız. O yüzden tüm binaların sağlam olması lazım. Benim evim sağlam demek yeterli değil.