İlk ders

Belleğimde iz bırakan eserlerden biridir Çocuk Kalbi. İtalyan yazar Edmondo De Amicis'in kaleme aldığı. Kitapta Enrico'nun...

Belleğimde iz bırakan eserlerden biridir Çocuk Kalbi.

İtalyan yazar Edmondo De Amicis'in kaleme aldığı.

Kitapta Enrico'nun bir yıllık okul yaşamı konu edilir.

Kitabın bir bölümünde Enrico'nun babası, oğluna yazdığı mektupta okul çağının dışına çıkmış yetişkinlerin akşam saatlerinde bin bir zorluğa katlanarak okula gidişlerini anlatır. Yıl henüz 1900'lü yılların başıdır. Ve İtalya'da yaygın eğitim, kitaptan edindiğimiz izlenimlere göre oldukça yaygındır.

Bizde eğitim seferberlikleri, Cumhuriyet dönemi ile başlamıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki bu tarih, 1950 yıllarına yakındır. Sadece okuryazar olan insanlar bile eğitmen olarak görevlendirilmiştir.

Ardından ilkokul mezunu olanlar, ilk öğretmen okulu mezunları, lise mezunları eğitimin bir neferi olarak çalışmışlardır.

Lisans mezunu olan öğretmenlerin tarihi ise oldukça yenidir.

Biraz geç kalmışız yazık ki.

*

On beş günlük tatilin sonuna geldik. 'Sayılı zaman çabuk geçer' derler ya. Geçip gitti. Bu sabah ilk derse başladı milyonlarca çocuk ve genç. İlçemiz merkez ve köylerinde de tatlı bir heyecanla arkadaşlarına ve okullarına duydukları özlemle döndüler çantalarını sırtlayıp okullarına.

Anne ve babalara birkaç şey söylemek isterim bugünkü yazımda.

Çocuğunuz okuma alışkanlığına sahip olsun istiyorsanız yapmanız gereken bir iki şey var.

Bunlardan biri, çocuğunuzla beraber kitap alışverişine çıkın. Kitap seçiminde onu kesinlikle yönlendirmeyin. Bırakın çocuğunuz, hangi kitabı merak etti ise onu alıp okusun. Siz herhangi bir kitabı beğendiniz ise onu kendiniz için alın.

İkincisi ve en önemlisi, elinize ne bir kitap ne bir dergi ne bir gazete almıyor, çılgınlar gibi TV'deki dizileri izliyor iseniz 'Oku oğlum, oku kızım' demekten vazgeçin. Bunun hiçbir yararı olmayacaktır ne size ne de çocuğunuza. O da sizin gibi televizyon izlemek ya da telefonuyla meşgul olmak isteyecektir.

Önce anne baba okuyacak ki çocuk da okusun.

Korku ve tehdit, çoğu zaman eğitimin bir parçası olarak bazı kişiler tarafından kullanılsa da yazık ki sonuçları her zaman olumsuz olmuştur. Çünkü korku, insanı daraltan ve beceriksizleştiren bir duygudur.

Çocuklarınızı korkutmayın. Tehditler savurmayın. Bir süre sonra sözünüzün yerine gelmediğini gören çocuk, bunları kaale bile almayacaktır.

Onlara dürüst davranın. Bol keseden vaatlerde bulunup sonradan vazgeçmeyin.

En önemlisi onlardan ne bekliyor iseniz o kişi olun. Elden geldiğince. Gayret edin buna.

Ha bir de onları değerli bulduğunuzu hissettirecek davranışlar konusunda cimri olmayın. Bir yanlışını görmediğiniz bir konuda olumsuz ön yargılarla yaklaşmayın.

Derler ya 'Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.' Güzel şeylerin yolunun her daim güzelliklerden geçtiğinin farkında olun. Bu bilinci çocuklarınıza yaşatmaya çalışın.

Yeni yarıyılın vatana ve millete, tüm eğitim camiasına sağlık mutluluk ve başarı getirmesi umuduyla.

Sevgi, dostluk ve umutla.

Bakmadan Geçme