İçimizdeki Çocuk
'Öyle istedi ki bir şeyi bu gün içim Dedim kendi kendime bari çocuk olsaydım Yine bir...
'Öyle istedi ki bir şeyi bu gün içim
Dedim kendi kendime bari çocuk olsaydım
Yine bir camdan seyrettirseydi dadım
Yağmurun yağdığını bahçede sicim sicim.'
Ziya Osman Saba'nın dizeleri bunlar. Çocukluğun en tatlı anlarından birine duyulan dayanılmaz bir özlem kokmakta dizeler.
Masalsı bir zaman dilimidir çoğumuz için çocukluk. Oyunun en tatlı yerinde sokakta dilim dilim paylaşılan portakalın tadı, alelacele ekmek arasına sürülen salçanın lezzetine bir daha ulaşılamaz. Hangi teknikle yapılırsa yapılsın o tat gelmez geri.
Düşüp dizinizi de kanatabilirsiniz, ayağınıza cam da batabilir. Uçurtmanız tellere de takılabilir. Balonunuzu da patlatabilir bir arkadaşınız. Her şeye rağmen yine de masalsıdır o zamanlar.
Oyun arkadaşlarınızı gördüğünüzde gözünüz parlar, içinizi bir sevinç doldurur. Yaşam defterini dolduran anıların en güzellerini o yıllara ait sayfalarda buluruz.
Hepimiz çocuk olduk.
Pek çoğumuzun çocukları da var.
Arkadaşlarımızın, akrabalarımızın, komşularımızın ve başkalarının çocukları da.
Çocuk, masumiyetin saflığın, duruluğun ve güzelliğin sembolüdür her zaman. Bir tebessümün, kahkahanın en yakıştığı yerdir bir çocuk yüzü. Bu yüzdendir ki çocuğu sevmek kolaydır. Siz biraz katı da olsanız, çocuk sevdirir kendini. Sizin içinizdeki buzları eritir. Var olduğu yerde güneş gibidir. Kar toplar onun gibi. Her şeyi bir oyuna bir seviye dönüştürüverir.
*
Büyüdük hepimiz. İçimizdeki çocuk da büyüdü hızla.
İçimizdeki çocuğun çocuk yanları budandı, törpülendi zamanla.
O yüzden olsa gerek kolay sevemiyoruz birbirimizi. Kolay affedemiyoruz. Küslükler, kırgınlıklar, dargınlıklar daha uzun yer tutuyor yaşamımızda. Çocukluğunda bir papatyanın taç yapraklarına inanan çocuk, babana bile güvenme diyen insanlara bırakıyor yerini.
Oysa son demimize kadar yaşamalı hepimizin çocukluğu. O saflık, masumiyet ve güzellik hep var olmalı yaşamımızda.
Ustalar 'al değil hep bal satmalı.' Bir şiirle noktalayalım.
'ışıltısını çoktan yitirmiş beyaz
söndürüyor ferini
yavaş yavaş an
siyah kaplıyor her yanı
geçmiş yakın
gelecek uzak
ve
mevsim yaz…
gözlerim kapalı
dalıyorum…
saklambaç oynamakta
mahallenin oğlanları
ustaları ölmüş
al satıyor
bal satıyorlar
pembe tokalı kız çocukları…
gülüşmeler kıkırtılar'
İçinizdeki çocuğa gülümseyin. Tekrar gülümseyin. Yarın sabah tutup o çocuğun elinden sokağa öyle çıkın.
Sevgi, dostluk ve umutla.