Hukukun sigortası Anayasa Mahkemesi

Sabahtan akşama kadar dillerimize pelesenk olsa da ülkemizde hukukun, demokrasinin bizatihi önemini anlatsak da yaşanılan ve...

Sabahtan akşama kadar dillerimize pelesenk olsa da; ülkemizde hukukun, demokrasinin bizatihi önemini anlatsak da yaşanılan ve yaşatılan onlarca vaka bize gösteriyor ki hukukun sigortası, Anayasa Mahkemesi'dir.

'Anayasa Mahkemesi kararları; yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.' (Md. 153)

Anayasamızın 153. maddesinden örnek vererek açıklamak istiyorum Anayasa Mahkemesi'nin önemini. Bu önemi idrak ettiğimiz zaman sıradan vatandaşlar bile hukuk adamı gibi adilce düşünüp adaletle karar verebilecektir. Malum; doğruluğun, vicdanın, aklın yolu birdir değil mi, haksız mıyım?

'Ülkemiz, gerçek anlamda hukuk devleti midir?' sorusuna verilebilecek en kaliteli cevap, bahsetmiş olduğum anayasanın 153. maddesidir. Bir yerel mahkeme düşünün ki anayasanın maddesine ters karar alsın. Anayasa Mahkemesi'nin varlığını görmezden gelsin, sonrasında bu hatadan hata olduğu gerekçesiyle geri adım atılmasın. Ne düşünürsünüz sevgili okurum?

Pek doğal olarak hukukun, demokrasinin varlığı üzerine tekrardan derinlemesine düşünmeye odaklanırız. 'Bugün sana yarın bana', 'Birilerine oh olsun, kendi canımız yandığında veryansın edelim', olacak iş mi?

Daha önce yine gazeteci yazar Mehmet Altan ve Şahin Alpay hakkında da yerel mahkemelerce Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına karşı tavır takınılmıştı. Severiz sevmeyiz bu ayrı bir şey fakat adilce karar vermek için objektif davranmak zorundayız.

Malumunuzdur, yıllar önce Şahin Alpay Zaman Gazetesi'nde, Mehmet Altan da Star Gazetesi'nde siyasi yazılar kaleme alan yazarlardı. 2013 yılı itibariyle iktidar ile F. Gülen Cemaati, dolayısıyla Zaman Gazetesi arasında yaşanılan polemik sonrası pek çok kişi ve haliyle gazeteci yazarların bazıları, FETÖ kapsamında tutuklu yargılandı. Kimi serbest bırakıldı, kimi kendini aklamak için çırpınıyor. Suçlamanın temeli ve ölçüsü nedir? Maalesef hukukçular arasında bir tutarlılık yok. 'Tutarlılık olmadığını nereden biliyoruz?' diye sorabilirsin, ben de cevaplayabilirim: Anayasa Mahkemesi farklı şey söylüyor, yerel mahkeme apayrı şeyler fısıldıyor da oradan biliyoruz. Özellikle de FETÖ kapsamında çoğu konu sulandırıldı. Yüz verince ne yazık ki astar diye de tutturan oluyormuş demek, bu yaşımda da bunu anlamış oluyorum.

FETÖ meselesi, bugün öyle bir hal aldı ki neredeyse maazallah dilimi ısırayım koca, karısını ya da kadın, kocasını en ufak bir anlaşmazlıklarında, 'Seni gidi seni, kanında var bir bozukluk. FETÖ'cüsün galiba' diyerek suç duyurusunda bulunacak.

Sapla saman, şapla şeker birbirine öylesine karışmış ki ferasetle, basiretle, arifane bir şekilde problemlerin çözümü için kafa yormalıyız ama! Ama neden hukukun bile tıkanıp kaldığı adalet dağıtmakla görevli hukuk insanlarının neredeyse bile bile kanunsuzca karar alabildiği ilginç zamanlardayız? Ama ile, fakat ile çözümleyebiliyor muyuz sorunları?

Şimdi bazı değerli okurlarımız, 'Aaaa yazar hanım, sen galiba FETÖ'yü savunuyorsun' diyebilir de canım benim söylemek istiyorsan ne yapabilirim ki; halbukiiii, oysakiiii diye kendimi paralamamın, saçlarımı yolmamın kendimi aklamaya yetmeyeceğini biliyorum.

'Aklanmak istiyorsan buyur gel AK Parti'ye, safını belirle' diyen iyi kalpli arkadaşlarımızı da anlıyorum. Daha doğrusu anlamaya çabalıyorum. Ayıptır söylemesi tel tel açılacak bir yufka yüreğe sahibim, elimde değil. Hiçbir zaman bir partinin yandaşı, üyesi olmadığım için her partiden arkadaşlıklar kurdum şükür ancak kahir ekseriyet olayların merkezine adaleti, hakkı, hukuku değil de partilerini koyuyor. Doğal olarak gidişata partisinin çıkarı açısından bakıyor, birilerini eleştiriyor, suçluyor. Nasıl mı? Çünkü taktik, aynı taktik…

Cumhuriyet Halk Partisi'ndensen Atatürkçüsün. Peki değilsen? Maazallah düşünmesi bile kötü… Kürtlerin yanında onları desteklemeye gör, hemen PKK'lı şablonunu yapıştırırlar. Bir iki başörtülü hanımla fotoğraf çektir, dincilikle yaftalanırsın. Ateistlerin haklarını savun, ateist ilan edilirsin. Transseksüel, LGBT'li arkadaşlarınla bir bardak çay içmeye gör, 'Acaba o da onlardan mı?' derler. Dedim ya, artık her şeye şerbetliyiz.

Şöyle akl-ı selim, kalb-i selim, güzel yürekli, insancıl şahsiyet sahibi biriyle tanışsam nazar değmesin babından sadaka dağıtabilirim. 'Essahtan mı?' diyenler için açıklayayım. Hafta sonu bir iki vakıf başkanı arkadaşımla hasbıhal eyledim. Saygın toplumda mevki sahibi kişiler bu bahsettiğim şahıslar. Laf döndü dolaştı, anlarsınız nereye geldi. Bir zamanların mübarek şahsiyeti, hocaefendisi, şimdilerin FETÖ elebaşına…

Öyle isimler göz altına alınmış ki inanamadım. Sadece Bank Asya'ya para yatırdıkları gerekçesiyle FETÖ'cülükten hapiste onlarca kişinin varlığı beni kaygılandırıyor. 'Daha da acısı ne olabilir?' derken aaaaa iyi saatte olsunlar arkadaşlar, iktidar partisi AK Parti'yi yere göğe sığdıramadılar. El hak, şahsi fikirleridir, saygılı olmak elzemdir lakin hiç mi kritik edilecek yanları yok savundukları mevzubahsin?

'Bank Asya kendi kendine mi kurulduuuu? Kurucuları kimlerdendiii? Açılış töreninde sarmaş dolaş kimler poz vermiştiiii?' diye soruları sorabiliriz de cevapları bir çocuğun saflığında cesaretle kim verecek diye kahırlanmaktayım. Yallah cinler yallah. 'Kral çıplak' diyebilen, meğer küçücük bir çocukmuş!

Toplum olarak ahlaki, vicdani erdemlerimizi yitirmeye başladığımız gibi galiba akl-i melekelerimizi de yavaştan kaybediyoruz. Nisyan, unutmak demek. Dünün nisyanındayız, bugünü savsaklıyoruz, yarınlar için adaletten, hukuktan, vicdandan dem vurmaya kaçımızın yüzü kaldı ki? Boş versene tövbe ederiz, çıkarız işin içinden. Nasıl olsa ha bire kandırılıp 'Allah affeder' diyen reis-i cumhurumuz var öyle değil mi? Edep yahu! İnandığınız Allah sizi affediyor da içeriye tıktığınız onlarca mazlumu affetmiyor mu?

Tövbe etmeyi sayesinde ciklet çiğnemeye benzetti bazıları… Derviş Yunus Emre'nin dediği üzere, 'Yar yüreğim yar gör ki neler var…' Yaşadıkça daha göreceğimiz çok şey var elbette lakin Hak; bize kendi aleyhimize de olsa, çıkarlarımıza ters gelse de, kısacası her ne pahasına olursa olsun doğruluktan ayrılmayacak imanlı bir yürek ve vicdanının sesini susturmayacak akıl nasip eylesin. Özellikle de göz göre göre adaletsizlik yapan hukuk insanlarına!

Bakmadan Geçme