Havva’nın Ali!

E-sosyal medya, yeni bir rahatlama alanı… Okumuyor, araştırmıyor, öğrenmiyor… Yazıp geçiyor… Küfrediyor… Hakaret ediyor… Kimileri de...

E-sosyal medya, yeni bir rahatlama alanı…

Okumuyor, araştırmıyor, öğrenmiyor… Yazıp geçiyor… Küfrediyor… Hakaret ediyor…

Kimileri de yangına ateşle veya körükle yaklaşıyor… Kışkırtıyor…

Ortak özelliklerinden birisi, oraya buraya girip yorumlar yazmak… Yorum yazanları aşağılamak…

Yazım kurallarını bilmedikleri gibi düzgün cümle de kuramıyorlar…

Kent Konseyi'nin Facebook sayfasının altına yazmış:

'Ödemisin önemli sorunlari varsa neden bir sorunda siz çıkarıyorsunuz. Birde akil veriyorsunuz belediyeye Atatürk ün annesinin adi yakismiyormu bu merkeze türkan saylanin adı yakisiyorda . Parka bahçeye verin saylan ismini . Sizin kadın komisyonunuzun aldığı kararı ödemişe dayatmanizin anlamı ne şimdi durduk yerde sanki yeni yapılmış bir merkezmiş gibi ortalığı velveleye veriyorsunuz. Eğer belediyede size uyup istediğiniz izmi koyacaksa yeni bir tesis yapsın da koysun bakalım toplum olarak bizde alkışlayıp teşekkür edelim.'

Yazıda hiçbir değişiklik yapmadım. Adı da sahte…

Şimdi bu yazının neresini ele alayım. Muhtemelen benim bu yazımı okuduğunda bana da saldıracak. Ve buradan kendince prim yapmaya çalışacak. Zaten istediği de bu.

Şimdi yeri gelmişken tane tane yazayım.

Kent Konseyi, Ödemiş'teki 250 civarındaki kamu ve özel kurumun temsilcisinin bir araya gelerek yaptığı seçim sonucunda oluşan dokuz kişilik bir yürütme kurulu. Belediye var, Hastane ve İlçe Tarım gibi resmi kurumlar var, odalar var, muhtarlıklar var, dernekler var, vakıflar var…

Seçilen bu dokuz kişinin altında Kültür-Sanat, Engelliler, Tarım-Hayvancılık, İmar gibi meclisler var…

Ne yapar bu Kent Konseyi?

Özetle söylersek, Ödemiş'in sorunlarını tespit edip ilgili kurumlara çözüm önerileri sunar. Önerilerinin yaptırım veya bağlayıcılığı yoktur. Öneriler, ilgili kurumlara iletilir. İlgili kurumlar da dilerse kendilerine gelen bu önerileri tartışır ve karara bağlarlar.

Ödemiş'in atıksu ve arıtma sorunuyla ilgili yaptığımız çalışmaları sanıyorum basından da takip ettiniz. Yani kamu adına da yapılan işleri izlemeye ve halka bilgi vermeye çalışıyoruz.

Örneğin belediyeye de çeşitli önerilerimiz oluyor. Bu önerilerden biri de Kadın Yaşam Merkezi'ne Prof. Dr. Türkan Saylan'ın adının verilmesi. Neden? Çünkü Türkan Saylan'ın hayatında gençlere örnek olabilecek çok sayıda mücadele ve başarı örneği var.

Görüldüğü gibi öneriyi yapan, bir klavye bulup da oraya buraya isimsiz yazılar yazan Kaymakçı deyimi ile Havva'nın Ali değil…

Beğenir veya beğenmezsin. Fikrini söylersin. Sonuçta bir oylama yapılır ve çoğunluğun kararı eyleme dönüşür. Yaptığımız, sıradan bir iş: 'Önceki belediye döneminde yapılan ve alkışladığımız bir yere isim önerisi.'

Öneriyi Ödemiş'in en önemli meselesiymiş gibi ele alıp ortalığı germenin hiç anlamı yok… Hatırlatmak gerekirse annelerin okulda alınan eğitim kadar önemi vardır. Anneleri ve kadınları eğitebiliyor, onlara günlük yaşamla ilgili bilgiler verebiliyor muyuz! Eskilerin zarf-mazruf söylemi vardır. Eğer içini dolduramıyorsanız adı ne olursa olsun kimseye faydası olmayacaktır.

Öte yandan, bundan sonra bir yere ad verilecek olursa her seferinde 'Erkekse Mustafa Kemal, kadınsa Zübeyde Hanım' ile mi yarıştıracağız?

Bakmadan Geçme