Geç kendine karşıdan bak!
'Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma…' 'İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır.' Sevgili okurlarım… Bazen gazete yazısına nasıl...
'Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma…'
'İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır.'
Sevgili okurlarım… Bazen gazete yazısına nasıl başlayacağımı kestiremem. Kimi zaman yarım saatte biten bir köşe yazısı kimi zaman bitmek bilmeyebilir. Kimi zaman da yazıyı siler atarım.
Geçtiğimiz gün Ödemiş'te, 60'lı yılların ilerici/devrimci şairi Özkan Mert vardı. Ödemiş'teki bazı dostları aracılığı ile geldiği ilçemizde kendisini dinleme olanağı buldum. Ödemişli arkadaşları, şiire başlama yılları, anıları, şiirleri yüzünden aldığı hapislik cezaları ve ardından sürgün yılları.
Bu tarz söyleşileri severim. Az sayıda dinleyici olmamıza rağmen, kimi zaman soru cevap şeklinde geçen söyleşinin ardından Park Kafe'ye gidip bir de çay muhabbeti yaptık.
Özken Mert, şiir yazma konusunda çok önemli bir cümle sarfetti: 'Bir cümle ya da dize yakaladınız mı şiir kendini örer'
Yazı da buna benziyor işte. Esaslı bir konu bulduğunuzda harfler kendiliğinden diziliveriyor.
Bu yazıda size estetikten ve görüntüden bahsedeceğim.
Ama nasıl etsem de konuyu estetiğe getirsem diye cümleler kuruyorum.
Aristo'ya göre estetik; orantı, uyum ve düzen demekmiş.
Örneğin, Büyükşehir Belediyesi tarafından Saraçoğlu Caddesi'nin mezarbaşı kavşağı girişine diktiği ışıklı pano kesinlikle estetik değil. Bence caddenin güneyden görüntüsüne bir kama saplandı. Ne işe yarayarak ve yararlı olacak mı onu da bilmiyorum.
Siz ne derseniz deyin bence hiç mi hiç olmadı…
Ben zaten o eski tarihi tütün depoları duvarları tarafındaki Ödemiş Belediyesi'nin iki panosuna da takmış durumdayım. Karşılıklı iki tane var! Cadde girişini boğan iki tane panoya gerek var mı!
Avrupa meydanları tertemiz ve estetiktir. Bizde ise ne bulduysak tıkıştırılmış görüntüde…
Demem çok basit. Ödemiş'in yüzü gibi duran en merkezi kavşak meydanı gözümüz gibi bakmalı onu alabildiğinde güzelleştirebilmenin yollarını aramalıyız.
**
Bence belediye, esnafa ilişkin de bir kampanya başlatmalı: 'Geç kendine karşıdan bak!'
Yani, şöyle dükkanın bulunduğu yerin karşı kaldırımına geç ve karşıdan nasıl göründüğünü incele. Fotoğrafını çek. Ve gördüğün çıkıntılıkları törpüle. Sıvasızsa sıva yap. Boyasızsa boya… Bir sürü gereksiz kablo varsa temizle. Tabelan günlük cirondan daha büyükse bir düşün… Siz belki farkında değilsiniz ama insanlar artık sakin, temiz ve estetik görüntüler içinde yaşamak istiyorlar.
Cennetin anlamı saklı bahçe imiş.
Neden yaşadığımız yerleri cennete çevirmiyoruz!
**
Biliyorum bugün 18 Mayıs. Yarın da 19 Mayıs… Kurtuluş meşalesinin yanmaya başladığı yılların 100'üncü yıldönümü.
Atalarımız, bu vatanı bize güzel yaşayalım diye bırakmışlar.
Onları büyük saygı ve sevgi ile anıyorum.