GAZETECİLİK VE FELSEFE ÜZERİNE BİR SOHBET

' Gazetecilik, reklam toplamaktan ibaret olmamalı…' Gazeteci Gülten Kır gazeteciliğinin yanı sıra sanat, edebiyat ve felsefe...

' Gazetecilik, reklam toplamaktan ibaret olmamalı…'

Gazeteci Gülten Kır gazeteciliğinin yanı sıra sanat, edebiyat ve felsefe çalışmaları ile de haşır neşir olan, bu anlamda epey mesai harcayan ufku, gönlü geniş bir arkadaşım. İzmir'imizin hiç kimseye borcu olmayan şirin mi şirin ilçesi Ödemiş'ten önemli zamanlarda bana bildiriler gönderiyor. ÖSEM'in ve de UMUT tiyatrosunun çalışmalarını felsefeye, sanata yaptığı katkıları takip ettikçe bir derin nefes alıp; şükür böyle güzel yürekler hizmet eden gönüllü dostlar var diyebiliyorum. Felsefe profesörü merhum Ahmet Cevizci bizlere daha öğrenciyken,' felsefeye, düşünce dünyasına, insanlığa hizmet ediniz…' derdi. Ne zaman bir toplumda felsefe ve sanat siyasi konuşmalardan daha çok önemseniyor ise kültürel anlamda zengin olmuşuz demektir.

Bu anlamda felsefe, edebiyat sanat üzerine olan konuşmaları önemsiyorum. Emek verenler, bu topraklara öylesine paha biçilmez tohumlar serpiyorlar ki…

Felsefesi sanatı güçlü olan toplumların her bakımdan çok daha güçlü olacaklarını düşünüyorum. Siyasetin dili bile hırçınlıktan arınacak, daha kaliteli siyaset programları yapılacak diye düşünüyorum.

Yine 3 Aralık Engelliler Günü'nde görme engelli öğrencilerimden birkaçı ile görüşme fırsatım oldu. Kendilerini Tür Gök Vakfı'ndan tanıyorum. Dokuz yıl ne de çabuk geçmiş. Görme engelli öğrencilerimin pek çoğu üniversite eğitimlerini felsefe dalında yaptılar. Okumaya öğrenmeye, canımız kadar değerli vatanımıza hizmet etmeye, insanlığa faydalı olmaya hiç ama hiçbir engel olmadığını görme engelli arkadaşlarımız öğrencilerimiz bizlere çoktan ispat etti.

Eski okurlarım bilir, Küçükmenderes Gazetesi'nde ' Yerel Basın ve Gazetecilik' yazımı hatırlar. Basın- medya yerelden genele birbirini desteklemek zorunda; lakin görünen çok farklı… Bu sadece Ödemiş basını için de söz konusu değil.

' Bir dokun; bin ah işit bu kase-i fağfurdan…'

Gazete basmak; ego tatmininden çok daha fazlasını hak ediyor. Okura ulaşamayan, okur ile diyalog kuramayan felsefe, sanat, edebiyat haberlerini görmezlikten gelen basın- medya mı engelli yoksa gözleri görmediği halde okumak için çırpınan mı, hımmm?

Nasıl, sesiniz gelmiyorrr? Neyse, bu hamur daha çok su götürür, bir Çin atasözü ile sözlerimi aydın havası misali kısa keseyim: '' Birine beddua etmek isterseniz, o kişiye ilginç zamanlarda yaşayasın; deyiniz.'' Her kim olursa olsun beddua etmeyelim de sormadan edemiyorum; ilginç zamanlardan, zor badirelerden geçen ülkeme acaba kimler beddua etti ki?

Bugünün basın dünyasında kültürel, felsefi haberlere ne kadar yer veriliyor; ya da diğer bir açıdan soralım basın medya dünyasından kaç emektar reklam almadan toplumsal projeleri yayınlama cesaretini gösterebilecek vizyona sahip?

Eh canım, toplum böyle demeden topluma topu atmadan önce gazeteciyim yazarım basın medya dünyasındanım diyenlerin içsel bir hesaplaşma vakti gelmedi mi sorusunu sorsam fazladan yazmış haddimi aşmış olur muyum?

Topluma hizmet etmeyi dert edinen herkese selamlar…

Bakmadan Geçme