Futbol, din ve milliyet
İtiraf edeyim ki bir süredir Futbol Dünya Kupası maçlarına karşı bir ilgisizliğim söz konusu idi. Gençliğimde...
İtiraf edeyim ki bir süredir Futbol Dünya Kupası maçlarına karşı bir ilgisizliğim söz konusu idi. Gençliğimde futbol ile ilgilendiğimi hatta lise ile üniversite yılları arasında futbol oynadığımı arkadaşlarım bilirler. Fakat ilerleyen yıllarda futboldan koptum. Bunun en büyük nedeni konuyla ilgili dünya görüşümden dolayıdır. Ben futbolun kitleler üstünde büyük bir uyuşturucu rol oynadığını düşünenler arasındayım.
Takım da tutmam… Soranlara 'çok çalışan ve hak eden kazansın' derim. Futbolcu ile antrenör para karşılığında takım değiştirirken taraftarın yerinde çakılı kalmasını anlayamıyorum.
Neyse geçelim bunları…
2022 Dünya Kupası'nı da izlemezdim ama bazı görüntüler ve haberler nedeniyle kimi maçları izlemek geldi içimden.
Örneğin, Almanya ve İspanya gibi futbol ile öne çıkmış ülkelerin bulunduğu gruptan lider çıkma başarısı gösteren Japonya'nın taraftarlarının temizlik aşkı ilginç haberlerden biri idi. İnternet üstünden küçük bir araştırma yaptım ki meğer Japonlar bu hareketi önceki dünya kupası maçlarında da yapmışlar. Bence dünyaya verilebilecekleri en güzel mesajlardan biri oldu.
Japonlar bu hareketi yaparlarken bizde de sosyal medyada ikiye bölünmüşüz: Bazı kullanıcılar 'Bu kadar kirletmeseniz maç sonu temizlemek zorunda kalmazsınız.' ve 'Temizliğe düşkünseniz poşetle gezin, kirletmeyin. İşiniz gücünüz şov.' Gibi yorumlar yazarlarken bazıları da 'Kutlamayı bırakıp tribünleri temizlemek harika. Biz de böyle olabilsek keşke.' yorumunda bulunmuşlar. Bu turnuvada biz niye yoktuk bilemiyorum!
Ev sahibi Katar'ın grupta hiçbir maçı kazanamaması da bana göre ilginç geldi. Katar gibi zengin bir ülke maç kazanamazken, Senegal gibi yoksul bir Afrika ülkesi gruptan çıkıyor.
Futbol artık önemli bir ekonomik bir sektör diyoruz ama demek ki bu iş tamamen zenginlikle ilgili değilmiş.
İran-ABD maçı ilginçti ama ülkelerindeki başörtüsü zorunluğuna karşı direnen kadınlara destek için ulusal marşlarına eşlik etmemeleri de bana göre takdir edilmesi gereken bir davranıştı. Ben çıksınlar istedim ama onlar da gruptan çıkamadılar.
Bir aile devleti olan Suudi Arabistan takımı vücuduna Che Guevera dövmesi yaptıran Maradona'nın takımı Arjantin'e ilk maçta şok yaşattı ama Arabistan gruptan çıkamazken, Arjantin grup birincisi oldu. Demek ki bazen her şey beklediğimiz gibi sonuçlanmıyormuş.
Bir maçta attıkları golden sonra namaz kılar gibi sevinç gösterisi yapan Fas takımı da gruptan çıkarken, sporun dini gösteriye dönüştürülmesi de bana göre ilginç görüntülerden biri idi. Kimi sosyal medya kullanıcıları da bu görüntüleri 'maşallah' ifadeleri ile paylaştılar. Sporun namaz kılmak ve dua etmek ile ilgisinin olduğuna inansak diğer Müslüman ülkelerin de gruptan çıkmaları gerektiğini düşünebilirdik.
Hemen her milletten insanın yaşadığı, hoşgörünün en güzel yaşandığı ülkelerden biri olarak görülen zengin Kanada takımı da üç maçını kaybederek, ciddi bir varlık gösteremedi.
Ayrıca, bütün takımlarda her coğrafyadan, inançtan ve milliyetten futbolcunun bulunduğunu da göz ardı etmememiz gerekiyor. Yani aslında takımlar da ulusal takım olmaktan çıkmış durumdalar.
Fakat şunu kabul edelim: Futbol en güzel şekliyle Avrupa'da oynanıyor. Turnuvadaki futbolcular farklı takımlarda birbirlerine karşı oynasalar da birçoğu Avrupa takımlarda birlikte top koşturuyor.
Sizi bilmem ama ben sporda başarının para, yetenek ve çalışma ile elde edildiğini düşünenlerdenim.
Ben sporun para tarafını değil amatör yanını seviyorum…