FOKURTU

Üzerinde buharı tüten çayımız yarım kaldı. Kaldı tadımız da onunla birlikte. Hep nedense kalandaymış asıl tat gibime gelir. O yüzden yarım kalanı da pek sevmem. Eksikli, eksiltili gibi.

Cümleler bitmeden gitmek gerekti bazen, sohbetler yarıda kaldı. Geride kaldı sanki sohbetin asıl güzeli. Söylenecekler, dinlenecekler eksikli.

Yarıda kaldı gülüşler, gidişlerin ardında. Bazen de sararmış eski fotoğraflarda yarım gülüşler.

Soğuyan çayın, biten sohbetin, yiten gülüşlerin ardında yarım kaldık biz de…

Düne hayıflanırken daha yeni yarını bulduk avuçlarımızda. Yarının getirilerini merak ederken zamanı anlayamadık çoğu. Aktı aktı aktı. Biz yarım kalmışlıklarımızla avunurken, 'tam olsa nasıl olurdu acaba?' sorusunu cevaplamaya çalışırken yitti gitti tamamlama düşleri. Takıldı dilimize geçmişten bir melodi, nerede ne zaman dinlediğini hatırlatma makamında terennüm edip durdu. Neler neler çağırdı uslarımıza. Çok gerilerde kalan ve gerçekten geride kalması gereken. Çapa yaptı belleğimize minicik bir melodi. Mırıldandıkça büyüdü, büyüdü…

İçimizdeki sokaklar dar geldi haliyle. Taştı dışarıya içimizde kaynayan kazanın fokurtuları. Pişenin kokusu sardı her yeri. Kimse olmasa da etrafımızda meknı doldurdu söylemlerimiz. Dinledi sözcüklerimizi eşyalar, insan siluetleri sinmiş duvarlar.  Hem de hiç bıkmadan, söylenmeden öylece dinlediler. Zaten lazım olanda bu değil midir insana? Yormadan, yorumlamadan sadece dinleyen. Bu ha eşya olmuş ha çiçek ne fark eder konuşabiliyorsa insan…

Hani patlak verir bazen fırtına. Toz bulutları yükselir yerden. Savrulur sokaklarda her ne varsa, rüzgarla birlikte havalanır insan atıkları. Göz gözü görmez neredeyse. Ürkütür korkutur, tedirgin eder. Bazen de hırpalar. Sonra ardından bir yağmur gelir ve sükuna erer ortam. Durulur, sakinleşir, dinginleşir. Arınır, temizlenir tozundan, kirinden hava. Yıkanır sokaklar. Işılar sanki her yer. İnsan da öyle galiba. Yaşadığı büyük, sarsıcı ve de etkileyici yaşanmışlıklarının ardında bir noktada aynı durumu deneyimleyip sükuna erdirir yüreğini. Konuşabildiği sürece…