Etlik piliç yetiştiriciliği

Dünyada sürekli nüfus popülasyonunun artması, sınırlı olan gıda üretimi kaynaklarına karşı ciddi boyutlarda beslenme sorununu gündeme...

Dünyada sürekli nüfus popülasyonunun artması, sınırlı olan gıda üretimi kaynaklarına karşı ciddi boyutlarda beslenme sorununu gündeme getirmektedir. Bu durum karşısında dünya üzerindeki bütün ülkeler, özellikle sağlıklı beslenme açısından önem arz eden hayvansal gıdaların üretiminin arttırılması için büyük çabalar içerisine girmektedirler. Bunların içerisinde ise geleneksel hayvansal gıda üretimi yapılan sığır, koyun, keçi vs. gibi hayvanların dışında daha kısa sürede ve daha fazla ürün elde edilebilen hayvanların üretimine yönelik çalışmalar süregelmektedir. Tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de bu konuda çeşitli seçenekler üzerinde durulmaktadır. Bu özellikleri taşıyan hayvan türlerine tavuk, domuz, tavşan ve balıklar örnek verilebilir. Bunlar içerisinde en önde geleni, şüphesiz tavuklardır. Çünkü diğer hayvanların tüketimi, ülkemizde hem inanç hem de kültür açısından yaygın değildir. Ayrıca tavuk ürünlerine karşı Türkiye'nin hiçbir yerinde en ufak bir isteksizlik yoktur. Toplumumuzun gelir düzeyi artışına paralel olarak tavuk eti ve yumurta talebinin de arttığı belirtilmektedir.

Tavuk eti ve yumurta, en iyi hayvansal protein ürünleri olarak gösterilmektedir. Tavuk yetiştiriciliği, üretime küçük sürüler halinde başlayıp kısa sürede büyük sürüler haline gelebilen bir yetiştiricilik şeklidir. Örneğin 2.5 kg canlı ağırlıktaki tavuğun yılda 200 yumurta verebileceği, bunlardan 150 civciv çıkartabileceği, her birinin sekiz hafta gibi kısa sürede 1.5-2 kg'a ulaşabileceği, kısacası 1-1.5 yıl içerisinde kendi ağırlığının 100 misli kadar ürün verebileceği düşünülürse tavuğun üretim gücü daha iyi anlaşılır.

1900'lü yılların başlarında tavuk yetiştiriciliğinde 1.5 kg canlı ağırlığa ulaşmak için geçen süre 120 gün iken bugün bu süre, 33 güne kadar inmiştir. Dört aylık olan süreç, bugün neredeyse bir ay gibi çok kısa bir sürede gerçekleşmektedir. Bunda en büyük etken, çok kısa sürede kesime gelen ve melezleme yapılarak elde edilmiş tavuk ırkları ile yetiştiricilik yapılmasıdır. Bu olay, tavuk ırklarının ıslah edilmesi olarak da açıklanabilir. Yani daha kısa sürede gelişen ırkların yetiştirilmesiyle tavuklar çok kısa sürede kesime gelmekte ve tüketime sunulmaktadır.

Ülkemizde etlik piliç yetiştiriciliğinde her üretim periyodu, 6-7 hafta gibi kısa bir sürede gerçekleşmektedir. Bir yıl süresince etlik piliç yetiştiriciliği yapan bir ticari işletme, 6 ya da 7 üretim periyodu gerçekleştirebilir. Ancak zaman zaman görsel basında çıkan hormon ya da farklı başlıkları bu olaylara mal etmek yanlıştır. Bu tür spekülasyonlar, her zaman üreticileri ve tüketicilerin tavuk etine bakış açılarını olumsuz etkilemektedir. Etlik piliç yetiştiriciliğinde hormon kullanımı söz konusu değildir. Türkiye'de yetiştiricilik süresince hormon kullanımı, bulundurulması, üretilmesi veya satılmasına yasak getirilmiştir. Ülkemizde etlik piliç yetiştiriciliğinde hormon kullanılmamaktadır. Aynı zamanda araştırıcılar, hormon kullanımın ekonomik olmadığını söyledikleri gibi uygulanabilirliğinin de olmadığını belirtmektedirler. 

Etlik piliç yetiştiriciliği, tamamen entansif bir duruma girmiş olup hayvanlar, tüm yetiştirme dönemi boyunca kümes içinde kalmak zorundadırlar. Bu nedenle tavukların verimlerine, sağlığına ve yemden yararlanma yeteneklerine; yetiştirme materyali ve yemlemenin yanında kümes içi çevre koşullarının kontrolünün de önemli etkisi vardır. Kanatlı hayvanlar diğer hayvanlara göre daha hassas yetiştiricilik şekline ihtiyaç duyarlar. Dolayısıyla etlik piliç yetiştiriciliğin de çevre koşullarının diğer yetiştiricilik uygulamalarına göre daha kontrol altında tutulması gereklidir. Çevre koşullarının kontrolü deyimi; kümes içinde uygun sıcaklık, nem ve sağlık koşullarının sağlanması, hava içinde asılı toz ve istenmeyen kokuların yok edilmesi, aydınlatmanın düzenlenmesi ile kümes içerisinde hayvan yoğunluğu konularını içermektedir. Bu konulardan bir veya birkaçı ihmal edildiğinde hayvanlar hastalanabilmektedirler. Biz nasıl hastalandığımızda ilaç tedavisiyle kendimizi iyileştirmeye çalışırsak aynı durum tavuklar için olduğu gibi aslında tüm canlılar için de geçerlidir. Tavuk yetiştiriciliğinde de zaman zaman sadece ve sadece hastalık tedavisinde antibiyotik uygulanmaktadır. Büyütme amaçlı bir antibiyotik kullanımı söz konusu olmadığı gibi aynı zamanda yasaklanmıştır. Özellikle soğuk algınlığı ve benzeri belirtilerde tavuklar için de antibiyotikler hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Etlik piliç yetiştiriciliğinde antibiyotik kullanıldığı zaman antibiyotiklerin vücuttan atıldıktan sonra kesime gitmesi hususuna dikkat edilmelidir. Çünkü antibiyotik kullanmış hayvanları kesime göndermek ve bu hayvanları tüketime sürmek doğru değildir. Ancak bu hayvanlar vücutlarından antibiyotikleri attıktan sonra kesilip tüketime sunulması doğrudur. Burada dikkat edilmesi gereken husus, antibiyotik uygulamasının vücuttan atılma süresinin bilinmesidir. Kanatlıların vücutlarından antibiyotik atılımı, kullanılan ilacın arınma süresine bağlı olarak yaklaşık bir hafta sürdüğü araştırıcılar tarafından belirtilmektedir. 

Civcivler kümese alınmadan bir hafta önce kümeslerin hazırlanması, bakım ve temizliği yapılıp kontrollerinin tamamlanmış olması gerekir. İlk önce bütün ekipmanlar toplanır, kümesten dışarı çıkarılır, ampuller sökülür. Dışarıya çıkarılan tüm ekipmanlar (yemlik, suluk vb.) yıkanıp dezenfekte edilir. Daha önceden kalma altlık/yataklık varsa kaldırılarak kümesten uzak bir yere taşınır. Kümesin tüm iç yüzeyi ve ekipmanları basınçlı suyla yıkanır, ardından yıkama suyuna dezenfektan madde katılarak dezenfekte edilir. Bu işlemlerden sonra kümes, havalandırma ve kurumaya bırakılır.  Kuruma işleminde sonra kuşların ve farelerin kümese girmelerinin önlenmesi için kümesler kapalı tutulmalıdır. Kümes hazırlanacağı zaman kümes zeminine toz kireç serpilir ve tüm kümesin tabanına iyice dağıtılır. Kirecin dağıtılmasından sonra zemine altlık olarak yonga (talaş), saman vb. malzeme serildikten sonra ekipmanlar dikkatlice ve orantılı bir şekilde yerleştirilir. Civcivler kümese gelmeden 24 saat önce kümes sıcaklığı ayarlanmalıdır. Bu sıcaklık, civciv seviyesinde 33-35 derece, oda içerisinde 26-27 derece olmalıdır. Ayrıca kümesin girişine toplam civciv adedini, ölen civciv adedini, yem tüketimini, aşılamaları, kullanılan ilaçları yazmak için kümes kontrol kartı konmalıdır.
 

Günlük olarak kümese getirilen etlik civcivler için hazırlanan kümeste sıcaklığın 26–27, civciv seviyesinde sıcaklığın ise perde sistemi ile bölünerek veya daraltılarak 33–35 derece sıcaklıkta bulundurulması gerekmektedir. Etlik civcivler büyüdükçe perde sistemi ortadan kaldırılır. Kümesin içerisinde termometre asılarak sıcaklık değişimleri sürekli izlenmelidir.
 

Etlik piliç kümeslerinin havalandırması, havalandırma bacaları, hava giriş-çıkış delikleri ve vantilatörler aracılığıyla yapılır. Havalandırma yaparken içeride bulunan civcivleri/piliçleri üşütmeden, hayvanların yeterli oksijeni alacağı şekilde yapılmalıdır. İyi bir havalandırma ile amonyak, karbondioksit ve su buharının kümes içinde aşırı derecede kalması önlenir. Hava yolu ile bulaşacak virüs ve bakterilerin bozuk kümes havasında yoğunluk kazanıp etkin hale gelmelerine mani olunur. Islak altlık nedeniyle meydana gelebilecek koksidiyoz (kanlı dışkı) vakalarının çıkışı önlenir. 
Civcivlerin kümese geldiği ilk iki gün hava bacaları/pencereler ve perdeler kapalı tutulmalıdır. Üç günden sonra, eğer koku hissedilirse havalandırma yapılır. Açık kümeslerde, perde ve kepenklerin günde birkaç kez açılıp kapatılması gerekmektedir. Civcivler, 2-3 haftalık olunca perdeler kaldırılır.

Bakmadan Geçme