Enerji kaynakları masum mu!
Farkında mısınız bilmiyorum ama artık meyve ve sebzelerin eski tatlarını bulamamaktan şikayet ediyoruz. Benimki de soru...
Farkında mısınız bilmiyorum ama artık meyve ve sebzelerin eski tatlarını bulamamaktan şikayet ediyoruz. Benimki de soru mu! Elbette belli yaşın üstündekiler bu durumun farkındalardır.
Eski incirlerin, narların ve ayvaların kalmadığını söylüyor insanlar. Zeytinler de kurtlanıyor artık…
Örnekleri çoğaltabiliriz.
Peki ama neden?
Bu sorunun da yanıtını biliyor herkes…
Herkes biliyor ki iklimler değişiyor. Toprak eski özelliğini kaybediyor. Su artık o eski kuyulardan kovalarla çekip içtiğimiz su değil…
Kıyamet bildiğiniz gibi 'hesap günü' anlamına gelen Arapça kökenli bir sözcük… Dünyanın sonunun geleceğine ve tüm insanların mahşer (toplanma) günü hesap vereceğine inanılan zaman.
Kıyametin zamanı ile ilgili çok sayıda inanç, öngörü ve kehanet bulunmaktadır. Hıristiyanlık ve İslamiyet gibi yaygın dinlerde ölülerin dirilerek mahşerde (toplanma yeri) toplanacağına, hayattayken yaptıkları iyilik ve kötülükler için hesap vereceklerine ve haklarında hüküm verileceğine, bunun sonucunda iyilerin cennete, kötülerin ise cezalarını çekmek üzere cehenneme gideceğine inanılır.
'Dünya merkezli evren' anlayışında dünyanın sonu evrenin de sonu olarak algılanmıştır.
Durum böyle iken yani insanların çoğu mahşere yani dünyanın sonunun geleceğine inanırken, kendi eliyle bu zamanı kısaltmaktadır…
Peki nasıl? Tabii ki dünyanın kimyasını bozarak! Nasıl bozarak! Yeraltı ve yerüstü dengeleri altüst ederek.
İnsan her geçen gün daha iyi yaşam adına enerji bulma ve harcama derdindedir.
Bilindiği gibi üstünde yaşadığımız dünya gezegeninde yenilenmeyen ve yenilenebilen enerji kaynakları vardır.
Kömür, linyit, petrol ve doğalgaz gibi yeraltının bilmek kaç yüz veya bin metre altından büyük çabalarla çıkarılan madenler.
Bir de nükleer enerji var: Toryum, uranyum gibi radyoaktif maddelerden elde edilen enerji. Elektrik, uzay teknolojisi ve büyük tonajlı gemilerde çekirdek enerjisi olarak kullanılıyor.
Başka neler var?
Baraj sularının hidroelektrik santrallerini çalıştırmasıyla elde edilen hidroeletrik enerji.
Yeraltından çıkan sıcak su ve buhardan elde edilen jeotermal enerji. Özellikle fay hatlarının olduğu yerlerde yeryüzüne çıkar.
Ve güneş enerjisi. Jeotermal enerji.
Ve rüzgr enerjisi.
Odun, bitki, hayvan, orman endüstrisi ile tarım endüstrisi atıkları ve çöplerden elde edilen biyoenerji…
Yeraltını hızla boşaltıyor, yerüstünü de aynı hızla bozuyoruz.
Balkanları gezdim. Öğretmenlik görevim gereği İç Anadolu'da bulundum ve oraları da az çok biliyorum. Karadeniz'in dağlarını bilmeyen yok. Eylül başında bir haftalığına Güney Doğu Anadolu'nun şehirlerini dolaştım.
Size bir şey söyleyeyim: Bizim bölgede yapılan tarımsal faaliyet gezdiğim hiçbir yerde yok.
Ee diyeceksiniz, nereye geleceğiz!
Geleceğimiz yer şurası: Basından da takip ettiğimiz gibi son yıllarda bölgemizde rüzgar enerjisi ve jeotermal enerji çıkarma çalışmaları artıyor. Ovada ağaç çeşitliliği ve sayısı azalıyor.
Üstünde yaşadığımız topraklarımızı atalarımızdan miras değil ödünç aldığımıza inanıyorum. Çünkü nasıl aldı isek öylece de devretmek zorundayız.
Geçtiğimiz günlerde Koza-Der'in genel kurulu vardı. Koza-Der, Ödemişli çevre dostlarının kurduğu bir dernek ve ben de kurulduğu günden bu yana bu derneğe üyeyim. Dernek, kısıtlı ve yasal olanaklar çerçevesinde bir takım etkinlikler yapıyor.
Vatansever veya yurtsever olmak lafta çok kolay. Ama sadece uğruna 'ölmeyi kutsamak' vatan ve yurt için yeter mi!
Toprağımızı, suyumuzu ve havamızı gelecek kuşaklar için koruyamayacaksak ve korumak için bir çaba harcamayacaksak… Derelerimizi akıtamayacak, bitki çeşitliliğimizi saklayamayacaksak…
İncirimizi, zeytinimizi, cevizimizi, üzümümüzü yaşatamayacaksak…
Ne anladım ben bu yurtseverlikten!