EN BÜYÜK ZENGİNLİK…

Denizin ortasında koskocaman bir adamız olsa, ayrıca içerisinde onlarca odası olan havuzlu bir villa ve kapısında...

Denizin ortasında koskocaman bir adamız olsa, ayrıca içerisinde onlarca odası olan havuzlu bir villa ve kapısında da son model bir araba. Ayrıca yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızda. Çok mutlu olurduk değil mi? Ama ne kadar sürerdi bu mutluluk sizce? Ayağımıza bir diken batıncaya kadar mı yoksa her gün aynı şeyi yapmaktan sıkılıncaya kadar mı? Bu mutluluğunuzu paylaşacak eşiniz, dostunuz, sevdikleriniz yoksa bir anlamı olur muydu tüm bu zenginliğin? Öte yandan bir de düşünsenize, adanın her köşesinde cıvıl cıvıl çocuk sesleri yankılanıyor. Villanızda sevdiklerinizle birlikte sohbet edip çayınızı içiyorsunuz. Arabanızla birlikte eşinizle veya kız arkadaşınızla geziyorsunuz. Siz olsaydınız hangisini tercih ederdiniz?

Onca zenginliklerin ortasında yapayalnız bir yaşamın ne değeri olabilir? Eğer onu paylaşacak kimse yoksa!

Demek ki, zenginliği değerli kılan en önemli şey çevrenizde onu paylaşacak kişilerin olmasında saklıdır. Yoksa paylaşılmayan zenginlik, fakirliğin ta kendisidir. Aksi takdirde tüm zenginlerin mutlu olması gerekmez miydi? Sizce tüm zenginler mutlu mu? Evet, bence de hayır.

Zenginlik güzel bir şey, buna hiç kuşku yok ancak öte yandan tüm sorunlarımızı çözecek sihirli bir değnek de değil. Eğer öyle olsaydı, dünyaca ünlü milyarder, iş adamı David Rockefeller gibi insanlar asla ölmezdi. Hele ki 6 kez kalp, 3 kez böbrek ve 2 kez de ciğer nakli olduktan sonra. Adam 200 yaşına kadar yaşamak için, elinden ne geliyorsa yapmıştı. Ama ne yazık ki (!) 101 yaşında kendinden önceki tüm insanlar gibi o da bu dünyadan göçüp gitti. Bu dünya ona da kalmadı. Tek derdi dünya imparatorluğu ve yeni bir dünya düzeni kurmaktı fakat başaramadan son nefesini verdi. İyi mi oldu kötü mü oldu tartışılır tabi. Mutlu muydu dersiniz? Bence hayır. Ömrünü hastalıklarla boğuşmakla ve hırsı ile kibrine hizmet etmekle geçirmişti. Son nefesini verirken bile yapmak isteyip de yapamadıklarından dolayı gözleri açık gitmiştir bana sorarsanız.

Bir insanın en büyük zenginliği, en başta da dediğimiz gibi her şeyden önce çıkarsızca ve karşılıksız hayatını paylaşabileceği dostlarının olmasıdır. Ona sadece onun iyiliği için her düşündüğünü açıkça ifade edilen arkadaşlarının bulunmasıdır.

Diyebilirsiniz ki; en önemli şey sağlıktır diye. Ancak hasta olduğunuzda yaptığımız paylaşımlarımız en az sağlıklı iken yaptığımız paylaşımlar kadar değerlidir bence. Bir şeyin mutluluğunu anlayabilmek için tam tersi durumu da deneyimlememiz gerektiği muhakkaktır. Yoksa her günümüz bayram havasında geçmiş olsa akla ne ihtiyacımız olurdu?

En mutlu yaşam, sade bir yaşamla elde edilebilir. Her şeyin en basitiyle ve en azıyla da mutlu olabiliriz. İlla ki her şeyin en iyisini, en güzelini tatmamız gerekmez. Zaten mutluluğun sonu yoktur. Her zaman daha fazlası için bizi kendine çekmeye çalışır. Yaşanan her mutluluk, standart halini alır ve üzerine yeni bir şeyler koymamızı bekler. Sonu olmayan bir yola girmeye hiç gerek yok. Elimizde olanların kıymetini bilerek özgürce bir yaşam en büyük zenginliktir. Bunu asla unutmayalım.

Bakmadan Geçme