EKER 'BİR DAHA BÖYLE ACILAR YAŞAMAMAYI DİLİYORUZ'

Ödemiş Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı Bülent Eker, aralarında CHP Ödemiş Belediye Başkan adayı Mustafa Turan'ın...

Ödemiş Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı Bülent Eker, aralarında CHP Ödemiş Belediye Başkan adayı Mustafa Turan'ın da bulunduğu ilçe teşkilatı ile birlikte 6 Şubat deprem felaketinin yıl dönümü sebebiyle bir basın açıklaması yaptı.

Bülent Eker şu ifadeleri kullandı:

'6 Şubat 2023 tarihi ülkemizin en acı günlerinden birisi olarak yüreklerimizde bir sızıya dönüşmüştür.

Ülkemiz, 6 Şubat 2023 günü saat 04.17'de Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde meydana gelen 7,7 büyüklüğündeki depremle sarsıldı. Ardından saat 13.24'te merkez üssü Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesi olan 7,6 büyüklüğünde ikinci bir deprem daha meydana geldi. Depremler, 11 ilde yıkıma neden oldu. Binlerce canımızı yitirdiğimiz bu deprem felaketlerinde şehirler, ilçeler ne yazık ki yok oldu.

Bu büyük acının üzerinden 1 yıl geçti. Bir yıldır yüreğimizin bir yanı hep buruk oldu. Deprem felaketlerinde yitirdiğimiz canlarımızı bir kez daha özlem ve rahmetle anıyoruz. Bir daha böyle felaketlerin yaşanmamasını diliyoruz.

Ancak gerek 22 yıllık AKP iktidarının deprem gerçeğini göz ardı eden rant odaklı anlayışı, gerekse de depremin hemen sonrasında yaşanan çaresizlik konusunda bazı gerçekleri yüksek sesle dile getirmemiz gerekiyor.

1999 Marmara Depremi gibi şehirleşme ve konut üretiminde bir milat oluşturan büyük bir acıyı yaşamamıza rağmen 22 yılda AKP'nin rant odaklı, beton odaklı anlayışı yüzünden değişen hiçbir şey olmadığını hep birlikte gördük.

1999'da sınıfta kaldığını hep birlikte gördüğümüz ve yaşadığımız deprem sonrası kriz yönetim süreci, maalesef ki aradan geçen 24 yıla rağmen Kahramanmaraş depremlerinde de sınıfta kalmıştır.

İnsanlarımız günlerce enkaz altından 'Sesimi duyan var mı' diye bir yardım eli beklemiş ve ne yazık ki görülmemiş büyüklükte bir can kaybı yaşanmıştır.

Devletin ilgili tüm kurumları müdahaleye hazır oldukları halde, Garabet başkanlık sistemi sebebiyle iki dudağın arasından çıkacak talimatı saatlerce ve hatta günlerce beklemiş sonucunda da müdahalede geç kalınmıştır.

Sonuç olarak AKP iktidarının israfa dayalı, sadece yandaşlarını zengin etmeye dayalı sisteminin faturasını yine masum vatandaşımız ödemiştir. Depremle birlikte AKP iktidarının algıdan öteye geçmeyen şehircilik anlayışı da çökmüştür.

Tüm bunların yanında dolaylı vergilerle tüm faturayı halka kesmeye devam eden AKP iktidarı, pandemide olduğu gibi bu felaketin ardından da vatandaşa IBAN yollamaktan, SMS ile yardım istemekten geri durmamıştır.

Deprem gibi ortak bir acıya rağmen ayrıştırıcı söylemlerde bulunan AKP iktidarının temsilcilerine rağmen Cumhuriyet Halk Partili Belediyelerimiz, devletin şefkat elini ve yardım elini deprem bölgelerine ulaştırmış, yaraları sarmak için devletin tüm kurumlarıyla el ele vermiştir. Millet olmanın en büyük özelliklerinden birisi de zaten budur, acıda da üzüntüde de bir arada olmaktır.

Geride kalan 1 yıla baktığımızda ise AKP iktidarının deprem bölgesine verdiği sözlerin ne yazık ki tutulmadığını görüyoruz.

Şehirlerin köylerin boşaldığı, gençlerin işsiz kaldığı, barınma ve eğitim sorunlarının büyüdüğü deprem bölgesinde yıkılan 872 bin bağımsız bölümün yerine 1 yılda verilen sözlere rağmen %5'inin bile yapılamadığını görüyoruz.

Genel seçimlere sayılı günler kala Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın verdiği normal hayata dönüş sözü ne yazık ki yerini bulamadı.

Zaten deprem acısıyla yürekleri yanan depremzede yurttaşlarımızın adeta umutlarıyla oynanırken halen çadırlarda, konteynır kentlerde yaşam sürmeye çalışan insanlarımız çaresizliğe mahkum edildi.

O bölgedeki üreticimiz de adeta unutuldu. Toprağını işlemesi, dalındaki narenciyeyi koparması imkansız hale gelen üreticimiz de ne yazık ki doğduğu topraklardan kopup doymaya çalıştığı büyükşehirlere göç etmek zorunda kaldı.

Tüm bu yaşananlardan ders almamız gerektiğinin bir kez daha altını çiziyoruz. Ülkemiz deprem ülkesi ise devletimizin önceliği depreme dayanıklı, dirençli, afetlere hazırlıklı, hızlı ve etkili karar alabilen, organizasyonda zaaf göstermeyen bir yapıya kavuşmak olmalıdır.

Rantı değil insan yaşamını öncelik olarak belirlemeli, şehirleşmeyi ve yapılaşmayı depreme dayanıklı bir anlayışla gerçekleştirmeliyiz.

22 yıllık AKP iktidarı elindeki tüm güce rağmen bu gerçekleri göz ardı ederek adeta insanlarımızın hayatlarıyla oynamakta, bağıra bağıra gelen felaketleri duymazdan gelmektedir.

Tüm bu kötü gidişe dur demenin yolu ise vatandaşın elindedir. İnsan hayatını yok sayan, felaketlerden ders almayan, felaketleri bir fırsata çevirmeye kalkan bu anlayışa dersini vermenin en güzel yolu sandıktan geçmektedir.

Depremler aynı zamanda ülkemiz için bir milli güvenlik sorunudur. Daha fazla çaresizlik yaşamamak adına tüm siyasi partiler, deprem başta olmak üzere doğal afetler konusunda birer politika belgesini vatandaşımızla paylaşmalıdır.

Hükümetin de yerel yönetimlerin de önceliği dinazorlu parklar, israf boyutunda elektrik tüketiminden öteye geçmeyen aydınlatmalar değil depreme dayanıklı kentler ve deprem sonrasına hazır devlet yapılanması olmalıdır.

'Deprem değil ihmal öldürür' sözü yöneticilerin de vatandaşların da asla aklından çıkmamalıdır. Rant için çürük binalara taviz veren anlayış kesinlikle cezalandırılmalı, her yaştan insanımızı afetlere karşı bilinçlendirmek için okul sıralarından itibaren eğitimlere öncelik verilmelidir. Devlet eliyle hakça kentsel dönüşüm sağlanmalıdır.

Bir daha böyle acılar yaşamamayı diliyor, depremde yitirdiğimiz canlarımızın acısını ilk günkü gibi yüreğimizde taşıdığımızı tüm kamuoyu ile paylaşıyoruz.'

Haber Merkezi

Bakmadan Geçme