Dünya dönüyor!

Takip edenler bilir, yaklaşık 10 gündür yeni yazı yazmıyorum. Köşemde yayınlanan yazılar da gazetemizin editörü tarafından...

Takip edenler bilir, yaklaşık 10 gündür yeni yazı yazmıyorum. Köşemde yayınlanan yazılar da gazetemizin editörü tarafından önceki yıllarda yayınlanmış yazılardan.

Yeni yazı yazmamamın nedeni de annemin her geçen gün kötüye giden sağlık durumu ve ölümü idi.

'Ölenle ölünmüyor' sözü her ölümün ardından söylenen klasik cümlelerden biridir.

**

Bir tanıdık, gazetede yayınlanan yazılarıma dayanarak, 'Adamın annesi öldü; hala yazı yazıyor' şeklinde düşünmüş. Ben de 'Anlaşıldı, sen yazılara bakmış ama okumamışsın' dedim.

**

Ölüm, kamuoyuna iki şekilde duyuruluyordu. Bunlardan en eskisi minarelerden okunan sela, sonra da belediye hoparlörü ile yapılanı duyuru idi. Şimdi bunlara bir de e-sosyal medya eklendi ve kabul etmek gerekir ki en etkilisi de bu yöntem oldu. Annemin geceye doğru ölümünün ardından bir yakınımızın paylaştığı başsağlığı mesajı 'Acı haber tez duyulur' atasözünde olduğu gibi hemen yayıldı. Çok sayıda telefon ve mesaj aldık. Biz aile olarak paylaşımı ertesi günü cenaze bildirimi ile birlikte yapmayı kararlaştırmıştık. Konuyla ilgili daha sonra yazacağım.

Annemin ölümü nedeni ile arayan, soran, cenazeye katılıp acımızı paylaşan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz.

**

Annem 4-5 yıl öncesi, tıpta 'alzmaymır' adı verilen bir beyin hastalığına yakalanmıştı.

Son dönemde sıkça duyduğumuz 'Alzheimer' ile ilgili olarak tıp sözlükleri şunları söylüyor: 'Yaygın görülen bir demans türü olup beyin hücrelerinin yok olmasına neden olan ilerleyici bir nörolojik hastalıktır. Düşünce, hafıza ve davranış fonksiyonlarında azalmaya neden olan bu hastalıkta belirtiler yaşla birlikte yavaş yavaş ortaya çıkar. Hastalığın ileri evrelere gelmesi yıllar sürebilir.'

Kurban Bayramından sonra tamamen yatağa bağımlı hale gelen annem, hepimizin gözü önünde eridi gitti. 17 Ağustos tarihi ailemiz için sarsıcı bir darbe oldu. Bu tür ölüme 'uzun veda' adının verildiğini duymuşsunuzdur. Sonuç olarak yine halk arasında söylendiği gibi, 'Yatana da bakana da daha fazla eziyet olmaması açısından dinlendi' diyoruz.

**

Söylemeye gerek var mı bilmiyorum: Elbette üzüldük ve üzülüyoruz ama ne yapalım ki yaşamın doğası doğmak ve ölmek üzerine kurulmuş. Facebook'ta yazdığım bilgilendirme yazısında şunları yazmıştım. 'Anne giderse, çadır gider. Anne kelimelerle anlatılamaz… Sevgili annemiz bir süredir rahatsızdı, 17 Ağustos akşamı saat 23.00'te dinlendi. İlk nefesimizde bizimleydi, biz de son nefesinde onunla…'

**

Gelenek ve görenekler biliyorsunuz bir toplumun yüzlerce hatta binlerce yıldan bu yana getirdikleri davranış biçimleridir. Cenaze töreni öncesi ve sonrası yapılan işlerin toplamı.

Güzel geleneklerimiz var… Bir de anlamını kaybeden ve dostlar alışverişte görsün cinsinden olanlar… Ve mahalle baskısı olarak adlandırabileceğimiz girdaplar…

Düşünüyorum da sanki hepimiz Nasrettin Hoca'nın 'Dostlar alışverişte görsün' oyununun içinde rol almış 'bugün var, yarın yok' türünden birer kahramanız.

Küçük bir toplumda yaşıyoruz… Alınanlar olur, ayıplayanlar olur… Çok şey yazabilirim. Hatta kendimi Nuri Bilge Ceylan'ın uzun bir filmi içinde hissedebilirim. Ama belki daha sonra… Biraz soğuduktan sonra…

**

Bu yıl yurdumuzun düşman işgalinden kurutuluşunun 100'üncü yıldönümü…

Haftaya biz öğretmenler için yeni bir eğitim öğretim yılının başlangıcı. Uzman öğretmen olabilmek adına sınava girmiyorum. Ben zaten alanımda uzmanım, ve bir sınav bunu ölçemez.

Asbestli gemiye izin verilmemiş. 'Hanım kızımız' Gülşen, gündeme bomba gibi düşmüş…

Dünya dönüyor… Ve biz bu kocaman dünyada bir toz parçası kadar bile değerli değiliz… Ve keşke bunu bir anlasak…

Bakmadan Geçme