Dört yapraklı yonca
Oyunun en heyecanlı dakikaları. Oyunun dışında kalan her şey silinmiş. Evler, arabalar, yollar, ağaçlar ve insanlar....
Oyunun en heyecanlı dakikaları. Oyunun dışında kalan her şey silinmiş. Evler, arabalar, yollar, ağaçlar ve insanlar. Bir oyun var, bir de oyucular. Her oyuncuda bir telaş. Bir kazanma isteği. Herkes dikkatini toplamış. Oyuna odaklanmış.
Kiminin yüzünde diğer oyuncuya karşı alaylı bir tebessüm. Bir diğerinde küçümser bir bakış. Anlatmak istediği, 'Benim hamlem hepinizi alt edecek. Hele oyun sırası bana bir gelsin, o zaman görürsünüz siz. Bu oyun nasıl oynanır, nasıl kazanılırmış.'
Her bakışta farklı bir ifade.
Herkes kazanmak istiyor.
Oyun devam ediyor. Kimsenin ummadığı bir anda bir şeyler oluyor. Kısa boylu bir oyuncu, oyunu bozmaya çalışıyor.
Mızıkçı işte.
Mızıkçılık ediyor yine.
Oyuncular buna fena içerliyor. Biri öfkeleniyor. Mızıkçılık edenin dikkatinden kaçmıyor bu öfkenin yükselişi.
Tabana kuvvet kaçıyor. O önde, diğeri peşinde.
Her biri, neredeyse nefes almadan adımlarını atıyor.
Koşuyor, var gücüyle koşup bir yerlerde ardındakileri atlatmaya çalışıyor.
Tam kurtulduğunu düşündüğü bir anda ileriye bakıyor. Gördüğü bir duvar. Vardığı yer, bir çıkmaz sokak.