Diaspora veya gurbet!

Cehalet, ‘bilmezlik ve bilgisizlik’ demektir. Arapça kökenli cahil kelimesi ile akrabadır. Cahil de ‘eğitim ve öğrenim...

Cehalet, 'bilmezlik ve bilgisizlik' demektir. Arapça kökenli cahil kelimesi ile akrabadır.

Cahil de 'eğitim ve öğrenim görmemiş kimse' demektir.

Ahkam da Türkçeye Arapçadan geçmiş, 'hükümler ve yargılar' demektir.

Bilmediğimiz konularda ahkam kesen çok sayıda insan var çevremizde. Bir de her şeyi bilen TV yorumcuları. Onlar kadrolu… Yani bildiğim kadarı ile 'katıldıkları program başına para alan' veya birileri tarafından 'Bu kişiler, bu programa çıkarılacak' denilen propagandistler. Modern deyimle algı yöneticileri. Patron ne isterse o konuya doğru fener tutup halkın da o yönde ilerlemesini isteyen paralı askerler…

Örneğin; diaspora kelimesini sık sık duyarız ama bir cümle ile açıkla deseler eminim çok sayıda insan, kendi içinde tutarlı düzgün bir cümle kuramaz.

Diaspora, Ermeni kelimesi ile birlikte anılan bir sözcük. Ermeni diasporası; Ermenistan, Türkiye ve İran dışında yaşayan Ermenilere verilen genel ad. Ermenistan dışında 3-4 milyon kadar Ermeni'nin yaşadığı iddia edilmektedir. Kaynakların belirttiğine göre Ermenilerin en yoğun olduğu ülkeler arasında Rusya, ABD ve Fransa yer alıyor. Ermenistan, bildiğim kadarı ile fakir bir ülke ama her üç ülkede de etkinler.

Kültürü, tarihi ve siyaseti ile ilgili yeterli bilgim olduğunu söyleyemem… Bir konuda yazı yazarken araştırır, öğrendiklerimi de sizinle paylaşırım.

Öğrendiklerime göre Ermenistan ekonomisi, bölgede ciddi bir zenginliğe sahip değil.

1920'lerde kurulan Sovyetler Birliği döneminden 1990'lara kadar 'sosyalist' blok adı da verilen 'doğu bloğu' içinde yer aldı. Bağımsızlığı da bu yıllardan sonra tanındı.

Azerbaycan Türkleri ile tarihi akrabalık bağlarımız var. Azerbaycan, 10 milyon nüfuslu ve Ermenistan'a göre daha varlıklı bir ülke. Doğalgaz gibi zenginlikleri var. Her iki ülkede de milliyetçi merkez sağ siyasetçiler egemen. Uluslararası sermaye güçleri milliyete değil, kaynaklara bakar. Bu kadar basit…

Ne zamandan beri veya hangi nedenlerden dolayı 'düşmanlığımız' vardır onu da bilemiyorum ama dünyada aralarında kavga etmeyen komşu ülke de yok gibi.

Ama özellikle 1900'lerin başlarındaki 1'inci Dünya Savaşı yılları, bizi birbirimize kırdırmış. Muhtemelen bizdeki 'Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur' sözü, diğer uluslarda olduğu gibi Ermenilerde de var.

ASALA; yetmişlerde Filistin mücadelesi çerçevesinde Orta Doğu'da kurulmuş, hem 'solcu' hem de 'milliyetçi' görünümlü, 'Büyük Ermenistan hayali' peşinde mücadele eden bir Ermeni örgütü. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, İtalyan Kızıl Tugaylar, İrlanda Kurtuluş Örgütü ve PKK gibi örgütlerle işbirliği içinde çalışmış.

Bu tür örgütler, bilirsiniz her zaman soğuk ve sıcak savaş dönemlerinin kullanışlı maşaları olmuşlardır.

1980 ile 1985 yılları arasında çok sayıda Türk resmi/sivil kurum ve kişilere düzenlenen saldırılarla adını duyurdu. Bu eylemlerin başlarında yapılan Ankara-Esenboğa saldırısı hala hafızalardadır. ASALA'nın Türkiye içindeki ilk eylemi, Ankara-Esenboğa Havalimanı'nda gerçekleştirdiği bombalı saldırı olmuş. Saldırı sonucunda dokuz kişi hayatını kaybetmiş, 72 kişi yaralanmış…

Ben, bu tür olaylara şu açıdan yaklaşırım: Olaylar, kimlerin işine yarıyor veya kimlerin ekmeğine yağ sürüyor? Yanıtım da özetle şudur: Genellikle uluslararası büyük çıkar çevrelerine ve her iki tarafın milliyetçi çevrelerine.

Uzatmayalım; tarihi tarihçilere bırakarak Atatürk'ün, 'Savaş, zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir' sözüne de gönderme yaparak insani ve evrensel değerlerle barışı savunmamız gerektiğini düşünürüm: 'En kötü barış, en iyi savaştan iyidir.'

Uluslar veya aynı vatanda yaşayan 'ötekiler', sorunlarını çözmesini ve barış içinde yaşamasını öğrenmelidir. Bunun için de ellerinde savaş baltaları ile gezenlere değil, barış çubuğu tüttürenlere destek vermelidir.

Milyonlar anlamadı veya anlamak istemedi ama örneğin öldürülen Hrant Dink, bu saydığım ilkeler çevresinde siyaset ve gazetecilik yapan Ermeni idi ama her iki tarafa da yaranamadı. Barıştan korkan uluslararası güçler, onu yok ettiler.

Benim de fakülte yıllarından kalan bir iki Ermeni arkadaşım oldu. Hala görüşmeye devam ediyoruz. Ben halkların kardeşlikten, ulusların da düşmanlıktan beslendiğine inanırım.

Ermenilerin diasporası varsa bizim de gurbetteki soydaşlarımız var.

Herkes, bulunduğu yerde mutlu olmasını öğrenmeli…

Sonuç olarak. Her iki ülke vatandaşlarının yaraları kısa sürede sarmasını dilerim.

Bakmadan Geçme