DEĞİŞİM

Çocukluğumuzda bir film karakteri vardı istediğini sihirli güçleriyle değiştiren. Çocuk aklımızla biz de onun gibi istediğimizi...

Çocukluğumuzda bir film karakteri vardı istediğini sihirli güçleriyle değiştiren. Çocuk aklımızla biz de onun gibi istediğimizi yapabileceğimizi hayal ederdik. Hayal işte. Ondan ötesi yok. Gerçek hayatta 'değiş tonton' deyince hiçbir şey değişmiyor. Değişim için önce karar vermek, sonra kararlı olmak ve sonra da harekete geçmek gerekiyor.

Hepimiz hayatımızda güzellikleri istiyoruz, daha iyisi olsun diye umut ediyoruz. Çok faklı isteklerimizin hayatımızda yer almasını arzuluyoruz. Lakin öyle istemek, arzu etmek, umut etmek tek başına yeterli olmuyor. Ne zaman ki onlar için harekete geçip, adım atıyoruz o zaman isteklerimiz vuku bulmaya başlıyor. Atılan o küçük adımların neticesinde yol kat edip dileklerimize erişebiliyoruz. Yani istediğimize göre göze alacaklarımıza da bakmak gerekiyor. İyi bir manzara zor tırmanışların ürünüdür. Eğer tırmanışı göze alamıyorsak manzarayı hayalden öteye geçiremeyiz.

Zaman zaman da şansımıza kızıyoruz. Ona atıfta bulunup 'hiç şansım yok' vurgusunu yapıyoruz. Oysa ki sürekli dillendirerek onu kaçırmak yerine şansını arttırabilmenin yollarını aramak daha mantıklı. Gerekeni yapmadan şansın kapıyı çalacağı gibi boş bir umuda da kapılmamak gerekir biraz da. Ya da kapıyı çaldığında hazır olmak için gerekenleri yapmak.

İnsan elbette hayatının belli dönemlerinde bazı şeylerden vazgeçebilir, önemli ve yeni kararlar alabilir. Bunlar hayatının yönünü değiştirecek derecede de önemli olabilir. Hatta aldığı kararla önünü tam göremeyebilir de. Ama cesur olanlar bu hayatta hep bir yerlere gelip önemli işleri başarabilmiş, yol katedebilmiş. Yolun engebesini, havanın rüzgarını, nemini, varacağı yerin durumunu çok düşünüp, bu noktalara takılıp hareket edemeyenler elbette bulunduğu yerde kalakalmış ve ilerleyememişler. Tabi ki var olanı, eskiyi geride bırakmak ve radikal kararlar alıp ileriye dönmek yüzünü çok da kolay değil. Ama denemeden nereden bilebiliriz ki yeni rotamızın daha keyifli olacağını, daha mutmain olacağımızı, mutlu ve huzurlu adımlarla ilerleyebileceğimizi?

Acabalarla, keşkelerle yol alacağımıza, iyi kilere prim vermiş olabiliriz değil mi? Neden olmasın…

Eylül değişimlere gebe. Öyleyse hoş geldi.

insan kendisinden yola çıkmalı önce
yine kendisine olmalı seyahati
aştıkları içinde
buldukları içinde
söylemleri, eylemleri
önce kendiyle, önce kendine
mevsimleri de renkleri de
uçuşan kelebekleri de
içinde
açan çiçekleri
sararan yaprakları da
insan önce kendinden başlamalı
yine kendinde nihayete ermeli

 

Bakmadan Geçme