Çok geç kalmadan gerekli önlemler alınmalıdır
Yaşama hakkı, insanların en temel hakkıdır. Tüm hakların özünü oluşturmaktadır. Anayasa ve yasalarla insanlara verilmiş diğer...
Yaşama hakkı, insanların en temel hakkıdır. Tüm hakların özünü oluşturmaktadır. Anayasa ve yasalarla insanlara verilmiş diğer hakların kullanılabilmesi için öncelikle bireyin yaşaması gerekir. Sağlıklı olmayan veya sağlığı korunamayan bir insanın yasalarla elde ettiği güvencelerin bir anlamı olmaz.
Batı demokrasilerinde ortaya çıkan ve bazı ülkelerde başarı ile uygulanan 'Sosyal Devlet' kavramı, bizim 1961 ve 1982 anayasalarımıza da girmiştir. Anayasanın amir hükümlerine göre, 'Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Devlet; herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.'
Ülkemiz, bir yıla yakın süreç içinde tüm ülkelerde olduğu gibi Covid-19 salgını ile uğraşmaktadır. Geçen yıl alınan ciddi önlemlerle hastalığın yayılma hızı azaltılmıştı ama Haziran ayında başlayan ve 'yeni normalleşme' adı verilen uygulamalarla hastalık, yeniden tırmanışa geçmiş durumdadır. Bu artış, Sağlık Bakanlığı'nın verdiği rakamlarda açıkça görülmektedir. Muhalefet; Sağlık Bakanlığı tarafından verilen rakamların doğru olmadığını, gerçek rakamların bunun çok üstünde olduğunu söylemektedir. Birçok vatandaşımız gibi ben de öyle olduğunu düşünüyorum.
Nitekim Denizli'nin Acıpayam ilçesinin AKP'li Belediye Başkanı Dr. Hulusi Şavkan, belediye hoparlöründen halka seslenerek, 'Size bir doktor olarak sesleniyorum. Hastaneler doldu, yoğun bakımlar yetmiyor. Önlem almazsak ölümler artacak. Başkanınız olarak değil, hekim bir kardeşiniz olarak dinleyin beni. Salgın, korkutucu boyutlara geldi. Sağlık çalışanlarımız, çok hasta ve yorgundur. Ne hastanelerde ne de sahada personel yetmemektedir. Tez zamanda ciddi önlemler almazsak ölümler, hepimizin canını daha çok yakacaktır. En az 15 gün kadar kenara çekin, lütfen evlerinizden çıkmayın' demiştir.
Aynı şekilde Manisa Devlet Hastanesi'nde korona tedavisi gören Dahiliye Uzmanı Dr. Canan Sabay'ın sosyal medyadaki paylaşımında da, 'Hiç maskesiz, sipersiz çalışmadım. Çok korundum ama olmadı. Kalabalık ortamlara girmeyin, teması azaltın. Bu işin şakası yok. Sağlıkçılar da hastalanırsa bakacak kimsemiz kalmayacak. Şu anda sadece Soma'da üç doktor, bir aile hekimi ve bir acil servis hekimi tedavi görüyor' demiştir.
Görüldüğü gibi salgında durum, tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Saklanacak, gizlenecek tarafı kalmamıştır. Sağlık Bakanlığı'nın ve hükümet yetkililerinin rakamları saklaması gerçekleri değiştirmemektedir. 'Maske-Mesafe-Temizlik' demekle de bu işin önlenemeyeceği anlaşılmıştır. Zaten bunlara vatandaşlarımız yeterince uymamaktadır. Devleti yönetenler, anayasanın kendilerine yüklediği görevleri acil olarak yerine getirmeli, halkın sağlığını korumak için acı da olsa gerekli her türlü tedbirleri almalıdır.
Anadolu kültürünün önderlerinden Şeyh Edebali, Osman Gazi'ye nasihatinin bir bölümünde 'Ey oğul! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' der. İnsanların daha fazla kırılmaması, sağlıklı kalması için ekonomik olarak biraz sıkıntı çekilse bile önleyici her türlü tedbir, gecikmeden hemen alınmalıdır. Devlet; sosyal devlet olma sorumluluğunun gereğini yapmalı, ihtiyaç sahiplerine gerekli yardımlarda bulunmalıdır. Yöneticilerin temel ve kaçınılmaz görevi, vatandaşlarının sağlığını korumaktır.
Not: Yazı, bazı tedbirler alınmadan yazılmıştır.