Çıkıntı!

Bu kez yazıma kelime anlamını açıklayarak başlamayacağım. Çünkü Türkçe kökenli kelimelerin anlamını yazarsam boşuna yer kaplamış...

Bu kez yazıma kelime anlamını açıklayarak başlamayacağım. Çünkü Türkçe kökenli kelimelerin anlamını yazarsam boşuna yer kaplamış yazıyı uzatmış olurum…

Mecazi anlamı 'Her şeye itiraz eden, huzursuzluk çıkaran kimse.'

Yazımda kelimenin üstte yazdığım mecazi anlamı ile de ilgilenmeyeceğim.

Baştan söyleyeyim: Yazıyı son birkaç yazımda olduğu gibi yine depreme bağlayacağım.

**

Büyük bir acı yaşadığımız felaket günlerini henüz atlatamadan 'kan' ve 'şeref' gibi kelimeleri kullanan siyasetçilerin akıl almaz açıklamaları beni çıldırtıyor. Nasıl olur da böyle siyasetçilerin şu kadar takipçisi olur diye mantık yürütmeye de çalışıyorum. Ve bir türlü yanıt bulamıyorum…

Ne olur gönüllü yardımseverleri üzmeyelim, küstürmeyelim. Onların şevklerini kırmayalım. 'Devleti küçük düşürüyorsunuz' demeyelim…

Bana göre gönüllü kuruluşların topladığı yardımların hesabını, sadece yardım yapan kişi ve kuruluşlar sorabilir. Adamlar kimseden zorla bağış ya da vergi toplamıyor ki!

Bu konu daha çok tartışılır ama şimdi derin sulara girmeyelim.

**

Gelelim çıkıntı'ya…

Tarla sahibi, yola çıkıntılık yapar: 5 metrelik yol 3 metreye düşer…

Köşedeki büfe kaldırıma çıkar: Yaya yola inmek zorunda kalır…

İnşaatçı balkona veya terasa çıkar: Enkaz altında kalırsınız…

Burada bir tespit yapalım: Çıkıntıyı gören çoktur; şikyet eden yoktur, denetleyen yoktur, yanlışı veya yasa dışılığı yıkan yoktur.

**

20 yılda 9 kez imar barışı gelmiş. Paralar alınmış, çıkıntılar yasallaşmış.

10'uncu imar barışı da önümüzdeki seçim öncesi yolda imiş ama enkaz altında kalmış.

Şimdi tam burada şunu merak ediyorum: Hukuki durumu tam olarak bilmiyorum ama sanıyorum 2022 sonuna kadar yapılan bütün hukuksuzluklar ihbar edilmiş durumda! Ne olacak şimdi?

Çıkıntı, sıkıntı verir ama üzüntü verdikten sonra fark edilir…

**

Bir fizik profesörü şöyle demiş: 'Deprem veya binalar öldürmez, Allah öldürür. O da eceli geleni. Depremde ölenler aynı anda Mars'ta bile olsalar yine öleceklerdi.'

O zaman soralım: 'Tedbir' nedir?

Arapça'dan dilimize geçen tedbir kelimesinin Türkçe açıklaması şöyle: 'Bir işin arkasını düşünme, planlama, tasarlama.' Yani 'bir deprem olursa, ne yaparız?' sorusunu sorduktan sonra ona uygun önlem alma…

İslami inançtan devam edelim: Uzmanlık alanım değil ama konuyla ilgili şöyle üstün körü bir araştırma yaptım. En çok karşıma çıkan söz 'Önce tedbir, sonra tevekkül' oldu.

Bilim adamı diyor ki 'Bakın burada fay kırığı var. Otoyol ve havaalanı gibi önemli yatırımlarla yüksek binalar yapmayın… Yaparsanız da sağlam yapın'

**

Yazıyı burada keselim. Daha fazla yazamayacağım.

Yazarsam bana da birileri 'çıkıntı' diyebilir…

Milletin aklını niye karıştırıyorum ki!

'Allah-u Ekber!' ve 'Takdir-i İlahi' de geç…

**

Yazıyı İstiklal Marşı'mızın şairi Mehmet Akif'in, Fatih Kürsüsünde adlı dizelerinden bir alıntı ile bitirelim:

'Çalış dedikçe şeriat, çalışmadın, durdun / Onun hesabına birçok hurafe uydurdun! / Sonunda bir de 'TEVEKKÜL' sokuşturup araya / Zavallı dini çevirdin onunla maskaraya!'

**

Bu yazının son cümlesi: 'Biz daha çok yardım yaptık! Sizin yardımları da biz dağıtırız!'

 

Bakmadan Geçme