Büyük usta Neşet Ertaş’ı saygı ve rahmetle anıyoruz
Merhaba kıymetli okurlarım. Bu haftaki makalemde Bozkırın Tezenesi, tok sözlü, mert, gönlü zengin, büyük ustamız rahmetli...
Merhaba kıymetli okurlarım. Bu haftaki makalemde Bozkırın Tezenesi, tok sözlü, mert, gönlü zengin, büyük ustamız rahmetli Neşet Ertaş'ı anlatıp anacağım.
Anadolu'nun birçok bölgesi gibi Kırşehir yöremiz de bozlak ve uzun havalarıyla ünlüdür. E tabi türkü olur da okuyanı olmaz mı? Kırşehir yöresinden çok güzel türkülere ses olan ozanlarımız çıkmıştır. Bunlardan en çok bilineni ise rahmeti Neşet Ertaş'dır. Anadolu'da yetişmiş en büyük halk ozanlarımızdan biri olan Neşet Ertaş, 25 Eylül 2012 tarihinde hayata gözlerini yumdu.
Neşet Ertaş, 1938'de Çiçekdağı-Kırşehir'de doğdu. 25 Eylül 2012'de İzmir'de vefat etti. Abdallık geleneğinin son büyük temsilcisi. Yaşar Kemal, Ertaş'ı 'Bozkırın Tezenesi' olarak adlandırmıştır. Babası bağlama ustası Muharrem Ertaş, annesi Döne Ertaş'tır. 8 yaşına kadar doğduğu köy olan Kırtıllar'da yaşamış, sonrasında ailesi ile birlikte İbikli köyüne yerleşmişlerdir. 12 yaşındayken annesi Döne'yi kaybetmiştir. Babası Muharrem Ertaş, Yozgat'ın Kırıksoku köyünden Arzu isminde bir kadınla evlenince bir süre bu köyde yaşadıktan sonra Yozgat'ın Yerköy ilçesine yerleşmişlerdir.
Zorluklarla dolu bir yaşamın insanı olan Ertaş, gençlik yıllarında bir türküyle babası büyük usta Muharrem Ertaş ile atışmış, tatlı bir kırgınlık yaşayan baba-oğul sonrasında barışmıştır. Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte yörenin düğünlerinde sazı ile türküler söylemeye başladı. Ertaş, etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söyler. Bu durumu şu şekilde ifade eder: 'Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız.'
Yaşamının bir kısmını Almanya'da mecburi geçiren Ertaş, Türkiye'ye döndüğünde 'Sıla hasreti gibi yok' diyerek memleketine olan özlemini dile getirmiştir. Neşet Ertaş, Kırşehir ve ardından iki yıl da Kırıkkale'de bulunduktan sonra 1957 yılının sonunda İstanbul'a gelerek Şen Çalar Plak'ta ilk plağını Neden Garip Garip Ötersin Bülbül adı ile babası Muharrem Ertaş'a ait bir türküyle çıkarır. İki yıl İstanbul'da çalıştıktan sonra Neşet Ertaş, Ankara'ya yerleşir ve sahne hayatına burada devam eder. 1962'de İzmir-Narlıdere'de askerliğini yapar. Askerliğini yaptıktan sonra Ankara'da çalıştığı gazinoda Leyla isminde bir kızla tanışır ve hemen evlenir. Babası Muharrem Ertaş, Neşet'in bu evliliğine şiddetle karşı çıkar. Bu olaylardan sonra Neşet Ertaş ve Muharrem Ertaş, uzun yıllar konuşmazlar. Neşet Ertaş ve Leyla Ertaş'ın bu evlilikten Döne ile Canan adında iki kız ve Hüseyin adında bir erkek çocukları olur. Yedi yıl evli kaldıktan sonra 1970'lerin başlarında ayrılırlar.
1978 yılında alkol ve sigara kullanımından dolayı parmaklarından felç geçirir ve işsiz kalır. Kardeşinin daveti üzerine Almanya'ya gider. Tedavi olur. Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı uzun bir süre Almanya'da kalan sanatçı, 2000 yılında İstanbul'da verdiği konserle sahne hayatına geri dönmüştür.
Demirel zamanında kendisine sunulan 'devlet sanatçılığı' unvanını 'O dönem Süleyman Demirel cumhurbaşkanıydı. Devlet sanatçılığı bana teklif edildi. Ben, 'Hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor' diyerek teklifi kabul etmedim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdadımız adına aldım' diyerek geri çevirmiştir.
Halk, bu tavra destek vermiş ve Neşet Ertaş, adeta yaşayan bir efsane olmuştur. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında yapılan ulusal envanterlerden Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanteri'ne alınarak yaşayan insan hazinesi kabul edilen Ertaş, 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet Konservatuvarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görülmüş, bağlamadaki tavrı ve türküleri, konservatuvarlarda ders olarak okutulmuştur. Hayatı ve eserleri, Doç. Dr. Erol Parlak tarafından iki ciltlik bir kitap hlinde yayımlanmıştır. 25 Eylül 2012 tarihinde İzmir'de tedavi gördüğü hastanede ileri evrede prostat kanseri nedeniyle yaşamını yitirmiştir. Cenazesi, Kırşehir Bağbaşı Mezarlığı'nda toprağa verilmiştir. Mezarı ise babası Muharrem Ertaş'ın yanındadır. Mezar taşında ise 'Sakin ol ha, insanoğlu. İncitme canı, her can bir kalp, Hakk'a bağlı. İncitme canı, incitme' yazılıdır.
İşte Neşet Ertaş albümleri
1957-Neden Garip Garip Ötersin Bülbül, 1960-Gitme Leylam, 1979-Türküler Yolcu, 1985-Sazlı Oyun Havaları, 1987-Türkülerle Yaşayan Efsane Deyişler Bozlaklar Türküler, 1988-Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde, 1988-Kendim Ettim Kendim Buldum, 1988-Kibar Kız, 1989-Hapishanelere Güneş Doğmuyor, 1989-Sazlı Sözlü Oyun Havaları, 1990-Gel Gayri Gel, 1992-Şirin Kırşehir, 1993-Kova Kova İndirdiler Yazıya, 1995-Seçmeler 2, 1995-Seçmeler 3, 1995-Seher Vakti, 1995-Altın Ezgiler 3, 1995-Benim Yurdum, 1997-Nostalji 1, 1998-Ölmeyen Türküler 2, 1999-Ölmeyen Türküler 3, 1999-Gönül Yarası.
Büyük ustamıza tekrardan Allah'tan rahmet diliyorum. Sevgi ve saygılarımla, sağlıcakla kalın.