BU KADAR MI ÇÜRÜDÜK!

İnsanların iyilik yapmaya kendilerini mecbur hissettikleri güzel aya girmek üzereyiz. Dünkü yazımda gösteriş adına iftar sofraları...

İnsanların iyilik yapmaya kendilerini mecbur hissettikleri güzel aya girmek üzereyiz. Dünkü yazımda gösteriş adına iftar sofraları kuranların ve ihtiyacı olandan daha çok olmayanlara caka satanların olacağından duyduğum rahatsızlıkları dile getirmiştim. Bu Ramazanda aslında bu söylediklerimin zıttında durumlarla karşılaşmayı ve bu kez yanılmışım demeyi çok isterim.

Eski topraklar bilir, 'Allahtan korkmaz, kuldan utanmaz' diye bir tabir vardı. Bunun ne anlama geldiğini hepimiz okuduğumuzda zaten anlayacak zekdayız. Zekdayız da peki bunu uygulayacak ahlakta mıyız? İşte orası uzun uzadıya tartışılır. Bu zamanda Allah korkusunun minimalize edildiği, hele hele kul utanmasının esamesinin okunmadığı ahir zamanı yaşıyoruz.

Anlatacağım konu fazlasıyla aslında şiddetli sözler içerecek olsa da, yazarken sakin ve de sinirlenmeden yazmaya çalıştığımı bilmenizi isterim.

Beni okuyanlarınızın bir çoğunun anne baba dede ya da nine olduğunuzu düşünüyorum. Ah keşke gençler de okusa diyeceğim ancak maalesef ki şu ellerinde ki akıllı telefon dedikleri şeyden ne zaman kendilerini soyutlayıp, dışarıdaki hayatı solumaya başlarlarsa o zaman bazı durumların da farkına varacaklardır. Neyse bu da ayrı bir köşe yazısı olacak bir konu. Ben asıl konumuza dönmek istiyorum.

Sevgili okuryazar, okuyup anlamaya çalışan, anlayıp hayatına geçirmeye çalışan dostlarım. Nasıl bir ahlak çöküntüsü içindeyiz ki bunca ahlaksızlığı içimize sindirecek kadar şahsiyetsiziz!

Masum insanlara atılan tokattan, kalabalık bir toplu taşıma aracında kadının tekine ahlaksızca meyil eden itten, kadını sokak ortasında hunharca delik deşik eden pislikten, erkek ya da kız evladı demeden, küçüğü büyüğü, kendi çocuğu ya da komşunun evladını ya da ya da akrabasının çocuğuna meyil eden şerefsizlerden neden rahatsız olmuyoruz. Ya da ailelerin koruma altına verdikleri evlatlarına yapılan sarkıntılıklardan neden neden rahatsız olmuyor sokaklara dökülemiyoruz. Bunların hepsi mi artık normalleşti. Eğer öyleyse zaten iyice çürüdüğümüz resmidir.

Ey ahali, bizler ki dini bütün, yeri geldiğinde Müslümanlığı kimseye bırakmayan, o kuş beynimizle en derin doğru bilgiye sahip din görevlilerinin sözlerini beğenmeyen bizler, iş toplu ahlaksızlığa gelince susmayı yeğliyoruz. Nasıl bir çürümüşlük ve ahlak zafiyeti içindeyiz ki; tecavüze uğrayan küçücük bir beden ölmedi diye sevinir, bunu yapan iti kurşungeçirmez yelekle olay yerine getirip, yasa gereği onun kişisel haklarını korumaya çalışıyoruz. Peki, o minik bebeklerin, o kadınların, o hayvanların hakları ne olacak. Tanrı bunların hakkını kimden soracak. Eskiden bir korku, günah diye bir gerçeklik vardı. Oysa şimdi günahı da, dini de, suçu da, suçluyu da araziye uydurmaya çalışan ve bunların da her birine muhakkak ki bir çözüm bulduğunu sanan bir adaletsiz toplulukla birlikte yaşar olduk.

Etmeyin beyler, hanımlar, adalet terazisinin üstüne oturan vicdansız ruhlar etmeyin. Çocuklarımızı sokaklara salamaz, bahçelerde (varsa tabi) oynayamaz, akrabalara güvenip bırakamaz olduk. Eskiden kapılarımız açık yaşar, komşulara güven tam geçinirdik. Şimdi geldiğimiz duruma bakın Allah aşkına. Her haber düştüğü yeri yakar oldu, bizler bir iki gün vahlanıp, balık hafızalılar gibi unutur oluyoruz.

Rica ediyorum, çocuk bahçelerine sabıkalı üstelik çocuğa istismardan sabıkalı bireyleri değil, ufacık bir meyil ya da şiddeti olanı evlatlarımızdan uzaklaştıracak bir yöntemi bulun artık. Ortaya konuşuyorum. Alanın olması dileğimdir.

Bir toplum anormalliklere, toplum değerlerine ters düşen durumlara ses çıkarmamaya başlar, normal karşılar olursa, tecavüz edilen çocuğun iyi ki ölmediğinde sevinişimiz gibi, kötünün iyisi durumu misali, bu durumları ortadan kaldırmak yerine, oluştuğu durumlarda şiddetle karşı durmamaya başlarız. Bir kereden bir şey olmaz zihniyetini savunup, keyif verici maddeler, küçük çocuklara istismar suçlarının konuşulacağı platformları üstü kapalı yapar hatta yapılmasına engel olunursa. Halk da 'aman bana dokunmasın' mantığında pislikler için yaşar durur.

Yazık etmeyin çocuklarımıza, iyi insanlara, geleceğimize, adalete inanan insanlarımıza yazık etmeyin.

Tanrı, yüreğinin ve beyninin harmanını dilinden dökülen insanlarla karşılaştırsın inşallah

Sevgiler

Bakmadan Geçme