Birgili doktor mustafa enver bey – İz bırakanlar

Birgi tarihi yapısıyla bir kentsel müze görünümündedir. Tarihi ve kültürel yapısının bozulmaması için kentsel sit alanı...

Birgi tarihi yapısıyla bir kentsel müze görünümündedir. Tarihi ve kültürel yapısının bozulmaması için kentsel sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Birgi bir açık hava müzesidir. Aydınoğulları beyliğinin baş kenti olup bu beldenin insanı tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlamaktadır.

Ödemiş ilçesine 15 km mesafedeki birgi ilçenin büyük mahallesidir. 1847-1932 yılları arasında izmirin ilk türk doktoru birgidendir 1847 yılında birgide dünyaya gelmiş 1877 yılında izmir devlet hastanesine operatör doktor olarak göreve başlamıştır. Göreve başladığında izmirde hiç türk doktor bulunmuyordu.

Hastanenin başhekimi dr.nikoloki nalbutoğlu canı gönülden çalışan dr. Nikoloki bu ilk izmirde türk doktorunun çalışmalarını beğenince İngiliz usulü cerrahlığından memnun olunca hastane yönetimine kendisinin baştabip olarak görevlendirilmesini tavsiye etmiş bunun üzerine baştabip olmuştur.

Kimdir bu türk doktor birgili dr. Mustafa enverden başkası değildir.

Dr.mustafa enver bey gayet çalışkan halka itimat telkin eden bir şahsiyet olmasından dolayı. Dönemin izmir belediye başkanı dr. Behçet uz Alsancak semtine dr. Mustafa bey adına bir heykel yaptırmıştır.

Caddeyede aynı şekilde dr. Mustafa enver bey ismini vermiştir.

Mustafa enver beyin mesleki anılarından iki tanesini sizinle paylaşayım.

Günlerden bir gün dr. Mustafa enver bey doğduğu köy birgide yaşayan dul bir kadın hastalanın 13 yaşındaki oğlunu dr. Mustafa enver beyin muayene etmesi için ona göndermiş. O zamanlar birgiden izmire haftada bir minibüs kalkıyormuş yokluk ve sefalet içerisinde yaşayan bu anne borç harç para bulup çocuğunun cebine bir miktar para koymuş ve hadi git oğlum dr. Mustafa bey bizim köylümüzdür selamımı söyle seni şöyle bir muayene etsin  demiş. İzmire giden diğer tanıdıklardan da oğluna sahip çıkmaları yönünde yardım istemiş. 13 yaşındaki hasta ve cılız çocuk sorup soruşturmuş ve sonunda dr mustafa beyin muayenesini bulmuş annesinin söylediği sözleri doktora olduğu gibi anlatmış.

Çocuğu dinleyen doktor bir güzel muayene etmiş. Çocuk, doktor amca annem dedi ki doktor amcan ilacını da yazıversin oradan ilaçlarını da al gel dedi benim ilacımı söyle alayım demiş. Dr mustafa bey sana yazacak ilaç yok senin ilacın kabak suyu sana kabak paklar demiş çocuk aynı gün akşamüzeri geldiği aynı minibüs ile köyüne geri dönmüş merakla oğlunu bekleyen anne sormuş ne oldu buldunmu doktoru seni muayene ettimi ilacını aldın mı diye sormuş oğlunun cevabı ise anne dr bey amca muayene ücreti almadı ilaçta yazmadı ama ben ilaç sorunca kabak paklar dedi bana demiş anne kızmış oğluna oğlum insan sormaz mı hangi kabağın suyu diye ben ne yapayım şimdi bal kabağı var su kabağı var asma kabağı var var da var demiş neyse bakarız deyip kolları sıvayan anne birgi köyünde kimde ne kabak yetiştiyse bunlardan topladığı gibi oğluna kaynatıp kaynatıp bol bol kabak suyu içirmiş. Aylar sonra sonbahar kışa kış da mevsimi ilkbahara bıraktığı aylarda bahçelerde meyve ve sebzeler yetiştirmiş anne bahçesinden topladığı meyve ve sebzelerden bir sepet (lap,üzüm) doldurmuş ve o hafta izmire giden minibüsle oğlunu yeniden izmire göndermiş. Hadi git oğul bak doktor amcan senden par almadı seni iyileştirdi ama bir kere daha seni güzel bir muayene ediversin doktor amcan demiş malum çocuk doktorun adresini bildiği için hiç zorlanmadan bulmuş doktorun muayenesini muayeneden elinde meyve ve sebze sepetiyle içeri girince doktor oğlana sormuş ne için geldiğini çocuk doktor amca beni tanımadınız mı demiş ben birgi köyünden gelmiştim ya size siz beni muayene etmiştiniz para almamıştınız. Ama annem sağ olsun doktor bey amcan dedi ama size yinede kızdı demiş doktor hem şaşkın hemde merak içinde niye kızdı deyince siz bana ilaç yazmadınız kabak suyu dediniz ama hangi kabak söylemediniz. Annem köyde kabak bırakmadı o mu bu mu şu mu diye bulduğu kabağın suyunu kaynatıp içirtti bana demiş . doktor çocuğu muayene etmiş ve  8 9 ay evvel evvel tedavisinin mümkün olmadığını düşündüğü kişinin karşısında hastalıktan arınmış bir şekilde gelmesine şaşırmış ve notları arasında şunu yazmış ben aslında çocuğun tedavisinin mümkün olmadığı için kabak suyu dedim çünkü bizim yörede cenaze yıkanırken kabaktan yapılan tas ile cenazeye su dökülür  ben senin yaşamanı mümkün görmediğim için ilaç gereksiz demiştim ama öldürmeyen allah demek ki yaşatıyor notları bulunmuş.

İkinci anı: mustafa bey in not düştüğü diğer bir anı şudur bir hafta sonu bahçemde oturuyorum bir tanıdığımın gönderdiği hasta geldi oldukça varlıklı bir aile eşi ve yanında 9 yaşında bir kız çocuğu buyur ettim oturdular adam geliş nedenlerini kısaca anlattı hatta birkaç avrupa ülkesine bile tedavi amacıyla gittiklerini ama bir türlü kızının hastalığına teşhis konulamadığından yakındı. Kızının bir anda bayılıp yere düştüğünü son çare olarak kendilerine geldiğini söyledi. Biz bu durumu konuşurken kız yanımızdan hızla koşup bizim bahçedeki gülden bir gül koparıp burnuna yaklaştırdığı gülün kokusunu içine çektiğini farkettim ve anında kızın hastalığına teşhisi koydum bu düşüncemde de haklı çıktım kızın beyninde böcek olduğunu ve ameliyatı gerektirdiğini söyledim aile kabul etti ameliyatı ama asıl sorun beyine zarar vermeden böceği bulunduğu yerden nasıl çıkaracağım iki şık var ya beyni açtığımda yanımda dut yaprağı bulundurup böceği onunla almam gerekiyordu veya dilimle beynin üzerinden alınması uygun görünüyordu böceğin dut yaprağına gelmesini beklemek zaman kaybıydı tercihim dilimle beyne zarar vermeden böceği alıp kapatmaktı. Ve bunu başarıyla yapıp kız çocuğunun sağlığına kavuşmasını sağladım diyor hatıralarında birgili dr. Mustafa enver bey.

İzmirimizin ilk türk doktoru olan birgili mustafa enver bey 1932 yılında vefat etmiştir. Doktorumuza Allahtan rahmet diliyorum mekanı cennet olsun.

Bakmadan Geçme