Bir oyun var…

Abidik gubidik tivis. 2010 yılında yine bir anayasa değişikliğine gidilmişti, temel değişiklik ne idi anımsarsak Cumhurbaşkanı'nın...

Abidik gubidik tivis. 2010 yılında yine bir anayasa değişikliğine gidilmişti, temel değişiklik ne idi anımsarsak; Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesi ve HSYK'nın yani Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısının değiştirilmesi idi.

Sonra ne oldu? HSYK değişti, hakim-savcılar atandı, Ergenekon, Balyoz, Kumpas davaları devam etti, sonra yüzlerce general asker ve sivilimiz aklandılar ama iş işten geçti, ömürleri tükendi…

Cumhurbaşkanımızı seçtik %51,79 oranla… Tarafsızlık yemini yaparak hepimizin Cumhurbaşkanı oldu.

Sonra 15 Temmuz oldu, HSYK üyeleri de dahil yargının içinden 4.000 civarında hakim savcısı FETÖ üyeliği iddiasıyla görevlerinden uzaklaştırıldı, çok az bir kısmı geri döndü.

Sonra HSYK yapısı ve seçimi konusunda hata yapmışız dendi…

O vakitler de anaysa değişikliğinin hukuk devletine güçler ayrılığı prensiplerine uygun olmadığına dair yazılar da yazmıştık, hani şimdi Ödemiş ve İzmirlilerin oyladığı gibi haklı çıkmak dahi kötü bir duygu oluyor bazen.

Şimdi yine bir Anayasa değişikliğine gidiyoruz. Bu sefer değişen çok şey var, bakmayın 18 maddeden ibaret olduğuna, Anayasa'nın 70 maddesini etkiliyor ve kabul edilirse parlamenter sistemden ayrılıyoruz. Abidik…

Bunun adını ister sistem değişikliği deyin, ister rejim değişikliği, ister başkanlık sistemi, ister Cumhurbaşkanlığı sistemi ya da tek adam rejimi… Esaslı bir değişiklik isteniyor bu açık… Bu getirilmek istenen sistem en çok tek parti rejimine benziyor mesela.

Şimdi de herkesin Cumhurbaşkanı seçilen kişi, herkesin parti başkanı mı olacak faraziyede? Çünkü Cumhurbaşkanı'nın siyasi parti üyesi ve siyasi parti genel başkanı olmasına bir engel ve mahsur görülmüyor.

Parti genel başkanlığı, başbakanlığı, başkomutanlığı birlikte yapacak kişiyi, ilçemizde siyasi partisinin ilçe başkanı mı, garnizon komutanımız mı yoksa sayın kaymakamımız mı temsil edecek?

2010 değişikliği ile halk tarafından Cumhurbaşkanı seçtik ama bu sistemle devam edersek, genel seçimlerde halk tarafından bir başbakan seçilir gelirse yani şimdiki 'iktidar partisi dışında bir başbakan ya olursa'nın önü kapatılmak isteniyor aslında. Gubidik…

Kusursuz sistem elbette yoktur ama bu anayasa değişikliği geçse bile şu da olabilir hiç düşünülmeyen: Farz edelim milletin sevgisini kazanmış bir lider çıktı. 2.turda iki partinin desteği ile Cumhurbaşkanı seçildi ama mecliste çoğunluk olan birinci partinin desteklemediği bir Cumhurbaşkanı, o zaman ne olacak? Azınlık olan bir kişi ülkeyi yönetecek, çoğunluk olan meclisi feshedebilmesi de iki dudağının arasında… Bir oyun var… İleriyi düşünerek oy vermeliyiz.

Yani demem o ki, kusursuz sistem yoktur, beşer şaşar ama nasıl bir köyde ihtiyar heyeti, İslam'da şura, atalarımızda aksakallılar, kurmaylar var ise ülkemizin de Türkiye Büyük Millet Meclisi vardır…

Bir kişinin hata yapma ihtimali, çok kişinin konuşup tartışarak vereceği karara göre çok daha fazladır.

Biz evimizde dahi tek başımıza her şeye karar verebiliyor muyuz, tarlaya ekilecek mahsule, perdenin rengine, pişecek yemeğe, çocuğun ayakkabısının rengine kim karar veriyor? Hep bir kişi mi?

Evin büyük oğluna ya da mahallenin en güvenilir komşusuna mahallece tüm tapularımızı ve aracımızı beş yıllığına istese verir miyiz? Tivis…

Mesela Esat şimdi tek adam ülkesinde, tek adamlar gidince yeri kurduğu dengeler doldurulamayacağı için sistem çöker, bir ülkenin bir milletin geleceğinin yol haritası tek adama göre belirlerseniz o yolda bu millet ilelebet yürüyemez. Bunun yakın tarihte de uzak geçmişte de örneği çok.

Esat, 'Seçimleri 5 yılda bir değil 15 yılda bir yapacağım derse yapar mı, yapar…

Esat, 'Benim Türkiye'de 4 milyon vatandaşım var, Yenikapı'da onlara seslenmek istiyorum' derse yapar mı, yapamaz… Burası Esat'ın ülkesi değil… Bölgemizde demokrasi olsa zaten Suriyeliler olmazdı ülkemizde, demokrasiye inanacağız, milletin iradesine ve bu iradenin tecelli ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne inanacağız. Bir olacağız, ayrışmayacağız.

Evet diyen de Hayır diyen de ülkesi, geleceği için bir oyunu kullanıp tercihini yapıyor, kimse Sarı Çizmeli Mehmet Ağa için oy kullanmıyor. Ne ihanet, ne teröristlik değil bu, bir tercihtir sunulan. Sadece neye oy verdiğimizi bilelim. Kişilere oy vermiyoruz, milletvekili, belediye başkanı, cumhurbaşkanı seçmiyoruz… Gelecek kuşakların, torunlarımızın, onların çocuklarının nasıl yaşayacağını belirliyoruz.

Cumhuriyet başka bir şey, demokrasi başka bir şeydir. İran da bir cumhuriyettir ama demokrasi insana saygı, vatana hizmettir.

Yeri gelir kör olur, topal olur ama işler yinede badem gözlüdür demokrasi, şaşmaz doğrudan, yanılıp aldatılmaz, çünkü hepimizin iradesi hepimizin kararıdır. Abidik gubidik oy vermez, abidik gubidik insanları seçmez bu millet, abidik gubidik işler Meclis'te olmaz.

Tek adam bir kişidir, dünyada anıtları dikilen, caddelere meydanlara adı verilen, yedi düvele saygı duydurtan, sömürgeciliğe karşı ilk savaşan, dünya barışının simgesi, örnek alınan ve egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyen…

Bu referandum abidik gubidik bir oylama değil, iyi düşün…

Bir oyun var…

Bakmadan Geçme