Bazı borçlar ödenmez…

1000 yıldan beri Türk yurdu haline gelen Anadolu’nun emperyalist güçler tarafından işgal edilmesi karşısında varımızı yoğumuzu...

1000 yıldan beri Türk yurdu haline gelen Anadolu'nun emperyalist güçler tarafından işgal edilmesi karşısında varımızı yoğumuzu ortaya koyup kurduğumuz Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını kazanmasında en büyük pay sahiplerinden biri, hiç şüphesiz Mustafa Kemal Atatürk'tür.

Bağımsızlığın elde edilmesinden sonra gözünü çağdaş uygarlık düzeyine diken Atatürk, Ortadoğu halkları tarafından örnek alınan, Batılı uluslar tarafından da değer verilen bir insan ve büyük bir liderdir.

Atatürk'ün 90 yıllık genç cumhuriyeti bugün hala ayakta ise bunda onun bu topraklara kazandırdığı ilke ve devrimlerinin büyük payı vardır.

Başta kadın haklarına verdiği değer sonucunda bugün kadınlarımız birinci sınıf vatandaş olma hakkına kavuştu ise bunu cumhuriyete, demokrasiye ve laikliğe borçlu olduğumuzu söyleyebiliriz.

'Fikri Hür, Vicdanı Hür, İrfanı Hür Nesiller' sloganı ile özgürlüğü kendisine ilke edinen Atatürk, 10 Kasım 1938'de hayatını kaybetmiştir. 10 Kasım; büyük bir insanın, büyük bir devrimcinin, büyük bir devlet adamının bu dünyadan ayrıldığı gündür.

10 Kasımlarda ülke olarak hüzünlü olmanın yanı sıra Atatürk'ü anmak gibi gelecek kuşaklara Atatürk'ü taşıyacak, onun fikirleri ve onun ışığını taşımaya devam edecek kuşakları yetiştirmenin gayreti içinde olan öğretmenler, onun geliştirdiği ve benimsettiği düşüncelerin taşıyıcılarıdır.

Atatürk'ü ve Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan temel kavramları en iyi ve en doğru şekilde anlamalı ve anmalıyız.

Atatürk ve devrimci mücadele arkadaşları olmasaydı Türkiye'nin hali de şu an savaş halinde olan Ortadoğu ülkelerinden farklı olmayacaktı.

Kadınların ikinci sınıf vatandaş olduğu, temel hak ve özgürlüklerin kullanılamadığı ülkelerin insanları bilinmelidir ki sömürülmeye mahkumdur.

Her şeye rağmen bugün çağdaş ve insanca yaşayabiliyorsak ve özgürce, adam gibi, insan gibi kendi geleceğimize kendimiz karar verebiliyorsak, neye inanıp neye inanmadığımız sadece kişinin kendisini ilgilendiriyor ve bu konuda kimseye hesap vermiyorsak yine bu durumu o büyük insan Atatürk'e borçluyuz.

Yaşadığı dönemde emperyalist, sömürgeci, yayılmacı güçlere karşı vermiş olduğu mücadele ve zafer ile ezilen sömürülen birçok ulusa umut ve yol gösterici olmuş olan Atatürk, sözleri ve eylemleri ile hala yol göstermeye devam etmektedir.

Atatürk'ün yaşam öyküsü bir kurgu değil, gerçektir. Bu gerçeği değiştirme çabalarının yenik düşeceği bilinmelidir. Atatürk; elinde hemen hemen hiç imkan yokken, tüm Anadolu büyük bir umutsuzluğa düşmüş iken kendisine inanan bir avuç kişi ile beraber tarihin gördüğü en büyük örgütlenmeleri gerçekleştirmiş ve bağımsız bir şekilde yaşamamızın önünü açmıştır.

Kendini Türk ulusunun bir ferdi sayan herkesin kalbinden Atatürk sevgisinin ne olursa olsun eksilmeyeceğini ve her 10 Kasım sabahı her vicdanlı insanın kalbinde yepyeni bir Mustafa Kemal Atatürk'ün açacağını ve yeşereceğini herkes bilmelidir.

Atatürk ve mücadele arkadaşlarına borcumuzu ödeyemeyiz.

Anıları, mücadeleleri ve kazandırdıklarının unutulmaması dileğiyle…

Not: Bu yazı, gazetemizin 9 Kasım 2016 tarihli sayısında yayınlanmıştır.

Bakmadan Geçme