Hatay unutuldu mu?

Berivan KAYA/ YENİ İZMİR- 6 Şubat günü Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerin ardından yaralarımız unutuldu. Depremden...

Berivan KAYA/ YENİ İZMİR- 6 Şubat günü Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerin ardından yaralarımız unutuldu.
Depremden en ağır hasarı alan illerden biri olan Hatay'da çözülemeyen barınma sorunu ve
beraberinde getirdiği hastalıklar artarak devam ediyor.
Hatay'da sorunların giderek arttığına dikkat çeken Antakya Mor Dayanışma Üyesi Selver Büyükkeleş,
'Depremin ikinci ayındayız. Burada çadır bulmak en elzem durumlardan biriydi. Mahalle aralarında
direk ve brandalarla yapılan derme çatma çadırlar var. Gıda, hijyen ve çadır ihtiyacı hala tam olarak
karışılanmış değil. Dayanışma TIR'ları azaldı. Halktan halka gelen bir dayanışmaydı. Üretim olmadığı
için başka handikaplar yaratıyor. Yardımların azalacağını öngörüyorduk, ama dayanışmanın sürmesi
gerekiyor. Gönüllülerin gelmesi gerekiyor. Ulaşamadığımız ve yardımların gitmediği mahalleler, köyler
mevcut. Ülkemizdeki yoksulluk giderek derinleşiyor, bu durumdan ötürü gelen yardımlar azaldı.
Hatay'da market açılmaya başlandı ancak hayat pahalılığı devam ediyor' ifadelerini kullandı.

SEVGİ PARKI'NDA PSİKOLOJİK ŞİDDET

Hatay'da dayanışma noktalarından biri olan Sevgi Parkı'nın politik nedenlerle boşaltıldığını vurgulayan
Selver Büyükkeleş, 'Çadır kentler ve konteyner kentler, şehre ve sosyal alanlara uzak yerlere yapıldı.
Hatay'da direniş noktalarından olan Sevgi parkından insanları psikolojik şiddet uygulayarak
uzaklaştırdılar ve kendi kurdukları çadır kente göç ettirdiler. Sevgi parkında, TBB, sağlık emekçileri,
psikiyatr arkadaşlara kadar bir çok kurum vardı ve yaklaşık 400 aile yaşıyordu. Antakya ve Defne
arasında olan Sevgi parkını, politik sebepten ötürü bir bahane uydurarak boşalttılar. Götürdükleri
çadır kentte tuvalet banyo hazır değildi, öğünlerin azaldığı ve yemeklerin az verildiğini biliyoruz.
Çadırlarda kalan aileler kalabalıklar. Hatay'ın nüfusu çok fazla, ihtiyaçların azlığı ise burada bir makas
farkı yarattı. Bu yıkımı kendi sermayesine dönüştürmeye çalışan insanlar var. Bu süreçte yandaş
medya üzerinden Hatay'daki tüm sorunların çözüldüğünü ve Hatay'ın normale döndüğünü lanse
ediyor' ifadelerine yer verdi.

DEPREM BÖLGESİNDE ŞİDDET VAKALARI

Deprem bölgesinde kadına yönelik şiddetlerin yaşandığına dikkat çeken Büyükkeleş, 'Burada şiddet
vakaları oluşmaya başladı. İstanbul Sözleşmesi'ne yönelik ısrarlarımıza rağmen, çadır bile
gönderemeyen devlet, bireysel silahlanmanın önüne geçmedi ve bir kadın, geçtiğimiz hafta Salı günü
babası tarafından öldürüldü. Deprem bölgesinde kadın cinayetleri devam ediyor. Çadırlar zaten
güvenli değil, kadınlar kendi çabalarıyla taş koyuyor. Çadır bulamayan insanlar hasarlı evlere giriyor.
Çadırkentlerde 10 kişi olmak zorundasın, eğer tek başına yaşayan bir kadınsan zaten çadır temini yok.
Yaklaşık 2 aydır kadınlar bu şartlarda yaşamak zorunda kalıyor. Ya derme çatma çadırlarda ya da
hasarlı evlerinde yaşamaya devam ediyorlar. . Hijyen ürünleri ve iç çamaşırlarına çok ihtiyaç var.
Hijyenik pedden alınan vergilerden dolayı artık temel değil lüks bir ihtiyaç haline geldi. Kadınların
birçok ihtiyacına hala erişim çok az' dedi.

İSHAL, KIL KURDU, UYUZ

Gönüllü sağlık çalışanı Leyla Kalın ise deprem bölgesindeki sağlık sorunlarına ilişkin yaptığı
açıklamada, 'Düzensiz çadırlar çok fazla ve bu çadırların organizasyonda sorun var. Suya, hijyene,
tuvalete erişim problemli. Çadır kent olarak kurgulanmayan bu yerlerde ilaçlanma tamamlanmadığı
için böcek, haşere ve yılanlar ortaya çıkıyor. Havalar ısındıktan sonra böcek, yılan ısırması gibi
durumlarla uğraşacağımız bir sürece evrilecek. İçme suyuna erişmekle ilgili bir sorun var. Paket sular
dağıtılıyor ama azalma var. Bu azalma sonucunda da insanlar şebeke suyunu kaynatıp içiyor. Şebeke
sularında klor bazı yerlerde planlanmaya başlanmış ama klorsuz su da ayrı bir soruna neden oluyor.
Yer yer ishal vakaları var. Kıl kurdu(bağırsak) artmaya başladı. Bağırsak kurdunun artmasının da temel
nedeni ise, KYK yurdunda ortak kullanım alanları. Uyuz vakaları çok arttı. İnsanlar yıkanamıyor,
kıyafetlerini yıkayamıyor. Konteyner ve çadırlarda çok fazla insan barınıyor, bu sebeple de uyuz
vakaları ve bitler artıyor. Enkazlardan hala insan çıkartıyorlar. Asbest sorunu başını alıp gitti. Asbeste
bağlı bir şekilde çok fazla solunum yolu rahatsızlığı yaşayan insanlar var. Kadınların hijyen sorunu
bitmiş değil, bu sebeple çok fazla mantar başvurusu var' dedi.

Bakmadan Geçme