Atatürk

Dün, Atamızın ölümünün 83. yıl dönümü idi. Atamız, Türkiye'nin her yerinde ve dış temsilciliklerinde olduğu gibi...

Dün, Atamızın ölümünün 83. yıl dönümü idi. Atamız, Türkiye'nin her yerinde ve dış temsilciliklerinde olduğu gibi Ödemiş'te de törenlerle anılacaktı. Hükümet Meydanı'nda düzenlenecek törene yetişmek için her zamankinden biraz daha erken kalkıp yola koyuldum. Endüstri Meslek Lisesi'nde de anma töreni düzenlenmişti. Tüm öğretmenler ve öğrenciler okul bahçesinde toplanmış, Atamızı anlatan konuşmacıyı dinliyorlardı. Hızlı hızlı yürüyüp tören yerine yaklaştığımda Mezarbaşı taksi durağına vardığımda saat dokuzu beş geçiyordu. Sirenler çalmaya başladı.

Siren sesini duyan Saraçoğlu Caddesi'nde hareket halindeki tüm arabalar durdu. Sürücüleri, araçlarından inip saygı duruşuna katıldılar. Bir elleri ile de araçlarının kornalarına sürekli olarak basıyorlardı. Siren sesi ile birlikte çeşitli korna sesleri, bir çığlığa dönüştü. 83 yıl önce yitirdiğimiz Atamız için herkes yas tutuyordu. Arabalarla birlikte hareket halindeki tüm yayalar da benim gibi durup sirenler susuncaya ve İstiklal Marşımız bitinceye kadar saygı duruşuna devam ettiler.

Sonra tören alanına ulaştım. Kaymakam, belediye başkanımız, garnizon komutanımız, ilçemizde bulunan siyasi partilerin başkan ve yöneticileri, belediye meclis üyeleri, daire müdürleri, muhtarlarımız, öğretmenlerimiz ve Atasını seven tüm Ödemişliler, meydanı tıklım tıklım doldurmuşlardı. Atamızı anlatan bir konuşma ve küçük bir öğrencimizin okuduğu güzel şiir ile meydandaki tören sona erdi.

Atamızın bedenen aramızdan ayrılmasının üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen vatandaşlarımızın Atamızı artan bir saygı ve sevgi ile böyle anması, sıradan bir olay değildir. Geçen haftaki yazımda belirtiğim gibi dünyada iz bırakmış hiçbir lider böyle bir sevgiye, saygıya sahip olamamıştır. Birçoğu, kendi ülkelerinde bile unutulup gitmiştir ama Mustafa Kemal Atatürk, ülkemizde ve dünyada artan bir hayranlık ve sevgi ile anılmaya devam etmektedir.

10 Kasım 1938 tarihinde Atamızın kaybını öğrenen genç-yaşlı, kadın-erkek tüm vatandaşlar çok üzülmüş, gözyaşı dökmüştür. Cenazesine katılmak, ona son bir defa saygı göstermek isteyenlerin yarattığı kalabalıktan 11 kişi ezilerek yaşamını yitirmiştir. O'nun kaybı, dünyada da büyük bir üzüntü ile karşılanmıştır. Törene çok sayıda dünya liderinin yanında Çanakkale'de yenilgiye uğrattığı İngiliz general bile hasta yatağından kalkarak İstanbul'daki cenaze törenine katılmış, Ata'ya son defa selam durmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk'ü insanlarımız neden bu kadar çok sevmiştir ve aradan bunca zaman geçmesine karşın O'nu neden unutmamaktadır?

Birincisi Mustafa Kemal Atatürk, 57 yıllık ömrünün tamamını ülkesine ve Türk milletine adamıştır. Çok kötü koşullarda, savaş meydanlarında, çadırlarda zor bir hayat sürmesinden dolayı çok hastalık geçirmiş, doktorların dinlenmesi ve tedavi olması isteklerini hep geri çevirmiştir. O dönemde yaygın olan sıtma hastalığına en az on kez yakalanmış; hep ateşler içinde, ayakta geçirmiştir. Göğsüne şarapnel parçası isabet etmiş, kanamayı gören arkadaşı 'Komutanım yaralandınız' dediğinde 'Yavaş konuş, askerler duymasın, moralleri bozulmasın' diyerek kanlar içinde cephede savaşmaya devam etmiştir. Trablus'ta uçaktan atılan bir bombanın şarapnel parçası gözüne gelmiş, ameliyat gerektiği halde olmamış, savaşmaya devam etmiştir. Özetle ülkesi ve Türk halkı için kendini feda etmiştir.

İkincisi, çok zeki ve kendisini iyi yetiştirmiş bir komutandır. Yeteneklerini ve yetkilerini ülkesinin tam bağımsızlığı ve dünya barışı için kullanmış, emperyalist devletlere karşı kazandığı zaferlerle dünyadaki diğer mazlum ülkelere örnek olmuştur. Savaşta yendiği, esir aldığı komutanlara karşı bile insanca yaklaşarak tüm dünyanın hayranlığını kazanmıştır.

Üçüncüsü, işgalci devletleri ülkesinden kovduktan sonra tüm komşu ülkelerle barış anlaşması imzalamış, 'Yurtta barış, dünyada barış' diyerek barış içinde bir arada yaşama politikasının önünü açmıştır. 'Haklı olmadıkça savaş bir cinayettir 'diyerek barışı savunmuştur.

En önemlisi, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra kurduğu laik, demokratik, çağdaş cumhuriyetle, yaptığı devrimlerle, kadınlarımıza sağladığı haklarla, kurduğu fabrikalarla, köylümüze ve çiftçimize yönelik yatırımlarla, eğitimde yaptığı yeniliklerle 'En hakiki yol gösterici bilimdir' diyerek gençlerimizi bilimsel düşünmeye sevk ederek, inanç ve etnik köken ayrımı yapmadan herkesi kucaklayarak tüm vatandaşların gönlünde taht kurmuştur. Ölümünden önce tüm mal varlığını hazineye bağışlamış örnek bir liderdir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün bunca özverisine, yaptığı çalışmalara rağmen halen içimizde bazı vefasızlar ne yazık ki vardır ama onlar, Atamızın özellikle gençler arasında giderek artan sevgisi ve onun ilkelerine inanan insanlar sayesinde geçmişte olduğu gibi gelecekte de yenilmeye mahkumdurlar. Vefa; usta sanatçımız Müjdat Gezen'in dediği gibi sadece İstanbul'da bir semtin adı değildir. Vefa; insanlıktır, yapılanlara saygı duymaktır, insan olmaktır. Ülkemizi düşman işgalinden kurtarmış, bağımsızlığını kazandırmış, tüm dünyanın saygı duyduğu bu büyük insana karşı olmak, onun aleyhine bir şeyler söylemek, kabul edilecek bir davranış değildir.

Ata'mızın ölümünden 83 yıl geçmesine rağmen ona olan saygımız ve sevgimiz artarak devam etmektedir. O'nun düşünceleri, aynı zamanda ülkemizin umudu olmaktadır. Ekonomide, sanayide, askeriyede, tarımda, kültürde tam bağımsızlık, emperyalizme karşı mücadele bilinci, laik ve demokratik toplum düzeni, yurtta ve dünyada barış politikaları bugün de yolumuzu aydınlatmaktadır. Ata'mızın düşünce ve ilkeleri halkımıza iyi bir şekilde anlatıldığında ve uygulandığında inanıyorum ki ülkemiz, çağdaş uygarlık düzeyine en kısa zamanda ulaşacaktır.

Ölümünün 83. yılında sizi artan bir özlem ve minnetle anıyoruz Atam. Mekanın cennet olsun.

Bu yazı gazetemizin 11 Kasım 2021 tarihli sayısında yayımlanmıştır.

Bakmadan Geçme