Aspirin ile bıçak

Yazının konusunu belirledikten sonra rahmetli Mustafa Erdal abimizi anımsadım. Eskiler 'rahmet istedi' derler ya sanırım ara...

Yazının konusunu belirledikten sonra rahmetli Mustafa Erdal abimizi anımsadım. Eskiler 'rahmet istedi' derler ya sanırım ara ara telepati ile birbirimizi anımsıyoruz.

Neden anımsadım onu da söyleyeyim: Bir yazıya girerken önce bazı açıklamalar yapar asıl söylemek istediğini ondan sonra yazardı.

Kızı Deniz de bazı yazılarımdan sonra beni arar, 'Sayın hocam yine babamı hatırlattınız' der.

Ansiklopedik bilgilere bakılırsa Aspirin'in ortaya çıkması, kimyager Felix Hoffmann'ın 1897'de saf asetilsalisilik asit (ASA) üretmesiyle mümkün olmuş. ASA, ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılan Aspirin'in etken maddesiymiş. Dünyada en yaygın kullanılan tıbbi ilaçlardan biri Aspirin imiş. Başlangıçta yalnızca ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak yararlanılan aspirin bugün kalp krizi, felç ve bazı kanser türleri ile mücadele de dahil pek çok hastalığa karşı koruma amaçlı kullanılıyormuş.

Yine ansiklopedik bilgilere bakılırsa bıçağı da çeşitli şekillerde ilk üreten topluluk Romalılar olmuş. Romalılar at tırnağı kesmek, avlanmak ya da ayakkabı yapmak için çeşitli bıçaklar geliştirmişler.

Ne güzel değil mi? Biri ağrı kesici olarak kullanılırken diğeri de alet edevat kesmek için kullanılıyor…

Ama doğru ve yerinde kullanıldığı takdirde…

Bir avuç aspirini yutarsanız, sonucu ne olur bilmiyorum!

Evdeki ekmek bıçağını da başka bir insana saplarsanız onun da sonucunda ne olur bilirsiniz; bıçağı yiyen hastaneye veya mezarlığa, bıçağı saplayan da cezaevine.

Gelelim şimdi açıklamaları fazla uzatmadan konumuza.

Ne demiş atalarımız? 'Azı karar çoğu zarar!'

Biliyorsunuz teknoloji ve bilgi çağında yaşıyoruz. Çok değil 50 yıl önce hayatını kaybeden biri şimdi yeniden gözlerini açsa herhalde uyum sağlamakta zorluk çeker.

Televizyonlar, cep telefonları, bilgisayarlar, hızlı araçlar falan filan…

Bir de e-sosyal medya ortamları var. Yani en yaygın olarak kullanılan, Facebook, WhatsApp, Twitter ve Instagram gibi. Hepsinin de birbirinden farklı takipçisi ve ilgilisi var. Örneğin ben genellikle Facebook sayfalarından paylaşım yapıyorum çünkü ilgi alanımdaki insanlar genel olarak buralarda dolaşıyor. Twitter haber, Instagram da güzel fotoğraf paylaşımı için ideal.

Bir de Whatsapp var ki orası adeta 'aspirin' ve 'bıçak' kullanımı gibi.

Doğru kullanırsanız çok güzel ama olur olmaz paylaşımlar yaparsanız; mesaj, fotoğraf ve video çöplüğüne dönüşüyor ve bir zaman sonra ilgi çekmiyor.

İlgili ilgisiz her şey, bilinçsizce paylaşıldığında insanı çileden çıkarıyor ve bunları yapanlar bizim arkadaşlarımız.

Birisinin hastalığı veya ölümü duyuruluyor! Onlarca başsağlığı…

Birisi güzel bir yazı mı paylaşmış! Onlarca alkış ve gülücük…

Bunun gibi bir sürü olumsuz örnek… İster istemez bakıyorsunuz.

Her seferinde bakmak zorunda kalıyorsunuz. Bazı gruplardaki paylaşımları otomatik olarak bakmadan 'okundu' olarak işaretliyorum.

Nazikçe uyarıyorsunuz ama okunmuyor veya aynı gün unutuluyor.

Çıksan bir türlü çıkmasan başka türlü…

Hatta bir etkinlikle ilgili olur olmaz yerlerde paylaşım yapan biri, bakıyorsunuz etkinlikte yok!

Görünür olmak, varlığını kanıtlamak…

Bu yazıyı bu gruplarda paylaşmak isterim ama faydası olacağını da sanmıyorum.

Ama benimle birlikte aynı duygular ve düşünceler içindeyseniz yazı kaynağını belirtmeden siz paylaşabilirsiniz.

Lütfen biraz daha bilinçli ve duyarlı davranalım.

Bakmadan Geçme