Alegorik Bir Öykü Denemesi
'Geçmişten adam hisse kaparmış Ne masal şey Beş bin senelik kıssa Yarım hisse mi verdi 'Tarihi...
“Geçmişten adam hisse kaparmış
Ne masal şey
Beş bin senelik kıssa
Yarım hisse mi verdi
“Tarihi tekerrür” diye tarif ediyorlar
Hiç ibret alınsaydı
Tekerrür mü ederdi.”
Safahat- Yedinci kitap
Mehmet Akif Ersoy
Bizim komşu, geçen kış koltuk takımının yüzünü değiştirdi. Zaten uzun zamandan beri şikâyet ediyordu.
“Bu yeşil renk de artık içime baygınlık veriyor.”
“Kumaş da nasıl eski görünüyor gözüme. Lime lime dökülüyor sanki.”
“Bu odaya girince psikolojim bozuluyor.”
“Sen de ne cimrisin. Cebinde akreple dolaşıyorsun sanacaklar bu kadar sıktığını gören duyan.”
“El âlemin evinde neredeyse her gün değişikli oluyor. Senin dünyadan haberin yok.”
Adamcağız ne yapsın? “Peki” dedi sonunda. Buz mavisi bir renkle değiştirdiler bütün koltukları. Şirinlik vakti uzun sürmedi elbet. Kısa bir süre sonra koltuğun üzerine dökülen vişne şurubu, yeni bir harekatın da ipucuydu.
Mümkünü yok olmazdı. Yıkanmıştı leke gitmişti ama gölgesi kalmıştı.
Konu komşu dost düşman her biri bir laf etmez miydi bunun üstüne. Zaten iskeletleri bile çatırdıyordu. Modası çoktan geçti.
“Modası çoktan geçti” diyerek çıkardı ağzından baklayı kadın.
“Daha kumaş için bir sürü para ödedim. Daha iki üç ay öncesi bu koltukların çok sağlam olduğunu söyleyen sendin.
Ömürlük, diyordun
Ömürlük. Seni beni öldürür gömerdi hani.
Onların rengini değiştirmek için neler söyledin kaç defa bin dereden su getirdin” diye aklından geçirdi adam.
Ancak aklından geçenleri söyleyecek cesareti, güveni yoktu. Hoş, söylese de kim dikkate alırdı ki onun söylediğini?
Yine o bildiğini okuyacaktı vesselam.
Tüm bunları söylemek için deli olmak gerekirdi. “Ben deli miyim?” diye sordu kendine. “Hayır. Şükürler olsun ki deli değilim” dedi.
“Gül ağacı değilsem
Her geçene eğileme
Çek elini elimden
Ben sevdalın değilsem”
Bir uşşak türküydü bu. Kendini türküyü mırıldanırken bulan adam gülümsedi.
Deli de olabilirim, dedi gülerek.
Mahallede bir iki deli vardı zaten. Onların varlığı herkese yeter de artardı bile.
Bir deli az şey miydi? Ama akıllı bir adama da deli tavrı yakışmazdı hani.
Şimdi akıllı olma zamanıydı. Karısı “Bunun modası geçti” diyorsa geçmişti işte. Bunun itiraz edilecek tarafı yoktu.
Şimdi hır çıkarmanın, evliliklerindeki o birlik ve beraberliği sükûneti bozmanın zamanı mıydı? Ah. Dış güçler. Pusata bekleyenler de az değildi hani.
Bunlar öyle kolay elde edilir şeyler miydi?
Ne mi oldu?
Gerisi hikaye bunun.
Arada bir düşündüğümde ne çok buna benzer hikaye görüyorum etrafta.
Siz de görüyor musunuz?
Sevgi, dostluk ve umutla.