AKLIMIZI KULLANMAK

İnsanları diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği, akıllı olmaları ve aklını kullanmalarıdır. Bu konuda Bernard Shaw...

İnsanları diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği, akıllı olmaları ve aklını kullanmalarıdır. Bu konuda Bernard Shaw “Akıllı insanlar aklını kullanır, daha akıllı olanlar başkalarının aklını da kullanır”, Tolstoy “Tanrı insana aklı, dertlerinden kurtulması için vermiştir”,Decartes “Akıllı olmak bir şey değildir, önemli olan aklını kullanabilmektir”, Goethe, “Akılsız insanlar, hırsızların en zararlısıdır çünkü insanların zamanını ve neşesini çalarlar” der.

Hepsi, doğru ve özlü sözler.

O zaman aklıma şu soru geliyor: Bizi yönetenler, bunca yaşanmış acı olaylara rağmen kendi akıllarını veya alanında uzman kişilerin akıllarını kullanıyorlar mı? Ne yazık ki kullanmıyorlar.

Ülkemiz, deprem ülkesi. Kuzey Anadolu’da, Güney Anadolu’da, Doğu Anadolu’da, Ege Bölgesi’nde irili ufaklı aktif fay hatları olduğu biliniyor. Nitekim belli aralıklarla bu faylar kırılıyor ve yıkıcı depremler oluyor. Geçmişten beri aklımda kalanları sayacak olursam Kütahya, Van, Erzurum, Erzincan, Elazığ, Bingöl, Düzce, Gölcük, şimdi de İzmir…

Bunların hepsi, yıkıcı ve can alan depremler. Bu depremlerde binlerce insanımız yaşamını kaybetti. Binlercesi yaralandı. Binlerce çocuk, anasız babasız kaldı. Milyonlarca liralık maddi kayıp yaşadı Türkiye.

Felaketten sonra ne yapıyoruz? Yetkililer, devletin olanaklarıyla enkaz kaldırma ve kurtarma çalışmaları yapıyorlar. Mucize olarak kurtulanların yanında beyanat verip şovlar yapıyor, geçici yardımlar yapılıyor. İki üç ay sonra konu unutuluyor. Bir türlü kalıcı çözümler üretemiyoruz. İnsanları acıları ile baş başa bırakıyoruz.

Deprem Dede diye anılan rahmetli Ahmet Mete Işıkara, “Deprem öldürmez, çürük binalar öldürür” demişti. Son İzmir depremden sonra canlı yayına çıkan deprem profesörü Ahmet Ercan hocamız da konuya farklı bir açıdan bakarak, “Deprem öldürmez, yoksulluk öldürür. Siz hiç varlıklı insanların depremde öldüğünü duydunuz mu?” diye sormuş, işin sosyal yönüne parmak basmıştı.

Peki… Yaşanan bunca acı deneyimden sonra ülkemizi yönetenler ders çıkardılar mı? Akıllarını kullandılar mı? Kendi akılları yetmiyorsa konunun uzmanı olan bilim insanlarının akıllarından yararlandılar mı?

Ne yazık ki yöneticilerimiz, ne kendi akıllarını kullandılar ne de bilim adamlarının sözlerini kulak verdiler.

Açık söylemek gerekirse onlar, akıllarını sadece kendi kişisel ve siyasal gelecekleri için kullandılar. 1999 Depremi’nden sonra çıkarılan deprem vergilerini amacı doğrultusunda kullanmadılar. Toplanan bu paralarla ülkemizdeki tüm hasarlı binalar yıkılıp yenileri yapılabilirdi. Çıkarılacak yasalarla yeni yapılar denetlenip yıkılmayacak şekilde yaptırılabilirdi. Topluma hizmet veren okullar, hastaneler, kamu binaları, köprüler güçlendirilip sağlam hale getirilebilirdi. Geniş toplanma alanları belirlenip deprem anında insanların sığınacağı yerler yapılabilirdi.

Bırakın bu gibi önlemleri alarak depreme hazır olmayı; biraz daha iktidarda kalabilmek, daha çok kazanç sağlamak için seçim öncesi çıkarılan “İmar Barışı” yasasıyla kaçak yapılara ruhsat vererek, var olan toplanma alanlarına yüksek konutlar dikerek, AVM yaparak ölümlere davetiye çıkarıldı.

İzmir Depremi’nin en yıkıcı merkezi olan Bayraklı, denizden dolma bir alandır. Binalar, yumuşak toprağın içine oturtulmuştur. Burasını imara açmak, akıllı insanların yapacağı bir iş değildir. Hele hele çok katlı ve daha fazla para kazanması için yeterince denetlenmeden yapılan binalar, insanların sonunu hazırlamıştır.

Olanlardan dersler çıkarmazsak, aklımızı kullanmazsak daha çok acılar çekeriz. Yeri geldiğinde “Bu dünya geçicidir, asıl olan öbür dünyadır” diye nutuk atanlar, biraz vicdan ve akıl sahibi iseler bir an önce gerekli önlemleri alıp olacak depremlere ülkemizi hazırlamalıdırlar.

Burada bir konunun da altını çizmeden geçemeyeceğim. Depremden sonra başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere tüm ilçe belediyeleri ve Ankara, İstanbul, Adana ve yardımda bulunan belediyelere; anında yardıma koşan, ekmeğini, çorbasını, aşını ve evlerini paylaşan İzmir halkına gösterdikleri dayanışma için teşekkür ediyorum. İyi ki halkımızın bu dayanışma ruhu yaşıyor.

Dilerim bu son olur. Olanlardan gerekli dersleri çıkarırız. Yetkililerimizin bundan sonra alacağı önlemlerle Japonya örneğinde olduğu gibi aklımızı, olanaklarımızı ve bilimi kullanarak depremlerden en az zararla kurtulabiliriz. Kaybettiğimiz vatandaşlarımızı rahmetle anıyor, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Not: Bu yazı gazetemizin 5 Kasım 2020 sayısında yayınlanmıştır.

Bakmadan Geçme