Aklım karıştı…
Geçtiğimiz günlerde kimlik bilgilerim kullanılarak, benim başvurum olmadığı halde bir siyasi partiye üye yapıldığımızı ve ardından...
Geçtiğimiz günlerde kimlik bilgilerim kullanılarak, benim başvurum olmadığı halde bir siyasi partiye üye yapıldığımızı ve ardından gelişen olayları yazmıştım. Madem siyasetin içine bulaştık o halde birkaç siyasi kelam etmeden yazıya başlamayayım.
Hani şeytan ayrıntıda gizlidir derler ya!
İyi bir siyasi haber izleyicisi olduğumu söyleyebilirim. Cümle içlerindeki ayrıntılara dikkat kesilirim. Siyasetçilerin zaman zaman yaptıkları açıklamaları da karşılaştırırım.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri ile ilgili çıkışlarını biliyorsunuzdur. Sayın Erdoğan iki ülkenin NATO’ya üyelikleri konusunda çekinceleri olduğunu belirterek, üyelikler konusunda dikkatli adım atacaklarını söylemişti.
Venezuela Cumhurbaşkanı Nicolas Maduro ile yapılan açıklamayı bir haber sitesinden aynen alıyorum: “İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik sürecine ilişkin soruya yanıt veren Erdoğan, ‘Bu konuyla ilgili yanıtlarım çok net. İsveç ve Finlandiya heyetleri gelip görüştüler. Şunu çok iyi bilmemiz lazım. NATO bir güvenlik teşkilatıdır. NATO teröre çanak tutan bir yapı değildir. İsveç bildiğiniz gibi PKK/PYD ve YPG gibi terör örgütlerinin cirit attığı bir ülke.’ dedi.”
Terör konusunda yıllardır ABD’ye yaptığımız eleştirileri anımsatmama gerek yok sanıyorum. ABD, NATO’nun en üst komutasında bulunan bir süper güçtür.
Öte yandan Türkiye’yi ziyaret eden Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un mesajlarını da okuyorum: “Türk dostlarımızın, dış güçler tarafından Suriye sınırında oluşturulan tehditlerle ilgili hassasiyetlerini dikkate alıyoruz. Uluslararası toplum Suriye’deki şartları ağırlaştırıyor. ABD, Suriye’de gayri meşru şekilde birtakım örgütleri besliyor”
Sizi bilmem ama benim aklım karıştı…
**
Çatlak kısa, kırık uzun sürede iyileşir. İnsan zaman içinde daha kırılgan olabiliyor. Bir şeye kırıldım mı iyileşmesi nerdeyse mümkün olmuyor. İyileşse bile mutlaka kendini hatırlatan bir iz bırakıyor.
**
Ele alacak konu çok ama bildiğiniz gibi herkes barut fıçısı. Hele sosyal medya adı verilen kuyu tam bir felaket. İnsanlar birbirlerine saldırmak ve hakaret etmek için adeta fırsat kolluyor. Düşünce özgürlüğü ile hakareti birbirine karıştırıyoruz. Hani “yakarsa bu dünyayı garipler yakar” diyorlar ya, ben de “yakarsa bu dünyayı sosyal medya yakar” diyorum.
**
Siyasetten yumuşak bir şekilde yerele geçelim.
Geçtiğimiz günlerde Kaymakçı Ortaokulu mezunlarının buluşması vardı. Tüm mezunların değildi tabii, ilk mezunların. Yani 69-70 gibi. Ben 77 mezunuyum. İlk mezunların bir ‘watsap’ grubu var. Kendilerince günaydın, iyi akşamlar vs yanında ara ara ufak tefek bilgilendirmeler ve anı paylaşımları falan. Ben çok şey yazmıyorum.
Yıllar sonra bir araya gelmenin ve oturulan sınıfları gezmenin tadı başka oluyor. 70’lere merdiven dayasalar da yaşanmışlıklar insanları birden çocukluğa götürebiliyor.
Aramızda 8-10 yaş olsa da ben o grupta yardımcı oyuncu gibiyim. Bir ayağım Kaymakçı ’da, bir ayağım Ödemiş’te, bazen de İzmir’de.
Velhasılı, şimdiki Lise bahçesinde güzel bir buluşma oldu. Buluşmada dönemin bazı öğretmenleri de vardı. Pilav üstü tavuk eşliğinde sohbet, muhabbet.
Diyeceğim, arkadaş grupları azalırken, bir araya gelme ihtiyacı da artıyor.
Artık her yıl Nisan alında buluşacaklar…